1. birini övmekte hata yoktur, fakat iş yüceltmeyi alışkanlık haline getirmeye dönüştüğünde her türlüsü saçmalıktır, hatadır.

    insan yüceltmek, kişinin aklındaki soru işaretlerini atıp birini takip etmesini sağlamanın en güzel yoludur. onun dediklerini sorgusuz yapar, onun düşüncelerini doğrudan onaylarsınız. ne yazık ki bu, hedef kişiyi olguluktan kavramsallığa götürür, ki bugün yaşayan bazı insanlara yapıldığı kadar geçmişte yaşamış pek çok insana da yapılmıştır. birinin düşünce tarzını anlamaksızın alıntılar yapar insanlar. hayata mantık çerçevesinden bakmayan, bakmaya tenezzül etmeyen tembel bir zihin, yücelttiği kişinin dediklerini dogma haline getiren bireylikten uzak insan, onu yüceltmiyorsa ne yapıyordur? insan başkasını yüceltiyorsa, bilin ki tembellik ediyordur.

    ted talks'ta güzel bir konuşma dinlemiştim. konuşmacı "merhamet", "sevgi" gibi özelliklerin hep azizler, kahramanlar, peygamberlere yüklendiğini, bu özellikleri göklere çıkardığımız için bize artık bu oldukça insani olan duyguların "insanüstü" gözükmeye başladığını söylemişti. kendimizi merhametsizleştiriyoruz, çünkü merhamet bize göre değil o yüceltilmişlere göre diyoruz. oysa biz aciz, sefil varlıklar ne anlarız iyilikten? gerçekten küçük düşürücü, aşağılayıcı bir tutum değil mi bu?
  2. insanın kendi gücünden gelir. karşındakini çıkarabildiğin kadar güçlüdür kolların . tabi an gelir gücün biter ya da gıdıklanırsın, aniden dengen bozulur, yücelttiğin kadar yükseklerden potansiyel enerjinin, kinetik enerjiye dönüşmesi ve kohezyon kuvvetinin, beton etkisiyle öpüşmesinden dolayı , kendi eserinin altında kalabilirsin. çok da önemli değil. olur böyle şeyler ara sıra. düşe kalka öğreniliyor hayat. bugün yüceltirsin, yarın küçük görürsün ama eninde sonunda dengeye ulaşırsın.
  3. insan acizdir, muhtaçtır, çok artistlik yapmamalıdır.

    -ah muhsin ünlü

    o yücelttiğin varlığa dön bir bak derim ben.
  4. hiç aklına gelmeyen ve aynı zamanda sürekli aklında olan bir şeye sahip olmak kadar karmaşık bir durumum var. yüzeysel açıdan bu iki şey aynı şey. fakat iki şey dememden de anlaşılacağı gibi bunlar birbirinden fazlasıyla farklı. aslında hiç aklıma gelmeyen, bir kişi. hep aklımda olansa o kişiden temel alarak, başta o kişi sandığım fakat sonrasında o kişi olamayacak kadar saf bir kişiliğin üzerimde bıraktığı etki.

    bu karmaşayı kendi içimde çözümledikten sonra, insanları aklımda olduklarından daha iyi bir vaziyette düşünmeyi onu böyle düşündüğümden itibaren bıraktığımı farkettim. bu, bilinçaltımın bana yaptığı en güzel şeydi. bazılarımız bunu yapmaya farkında olmadan devam ediyor olabilir. insanları görün, tanıyın. insanları, oldukları raddeden yukarıya çıkarmak sadece hayat kırıklıklarınız olarak kalacaktır.
    tera