1. bir klişe ile başlar:
    eğitim şart...
    olanak yoktu, ilköğretimden ileti gidemediniz, eğer orada güzel konuşan, güzel yazan, üstelik kitapları seven ve sevdiren öğretmenleriniz olduysa, hala sansınız var.
    eğitimden sonra, birçok meslekte olduğu gibi malzeme şart.
    yazarın malzemesi konular.
    ne kadar yetenekliyseniz, dağarcığınız o kadar zengin olur.
    çok okumak, çok dinlemek, çok görmek ve gözlemek, kısaca dar zamana çok hayat sığdırmak algı kapasitenizi genişletir, duyarlılığınız artar.
    bir mahkumun, bir sultanın hayallerinin, fantezilerinin, sevinçlerinin ve korkularının menzilinde gezinmeyi öğretir.
    başkalarını ne kadar iyi anlarsanız, kendinizi o kadar iyi ifade edersiniz.
    iyi yazar olmak için hapse girmeniz gerekmez ama zaten girmişseniz, onları daha iyi anlatabilirsiniz.
    okurlar, kendi düşüncelerinin, duygularının, hatta hayallerinin gizli koridorlarında karşılaştıkları yazarları severler.
    burada püf noktası, okur kitleniz ne kadar eğitimli ise sizin ününüzün sınırları aşma olasılığının da o kadar yüksek olmasıdır.
    sonuncusu, malzemeyi işleyecek araçlar...
    bilgisayar, klavye ya da kalem kağıttan değil, sözcüklerden, imla kurallarından bahsediyorum.
    onları çok iyi kullanmak şart. bunun bildiğim tek yolu, iyi yazılar, kitaplar okumak.
    açık fikirli olmak, öğrenmeye açık olmak, yazar olmak için değil ama çok okunmak için şart.
    bunlar sizde varsa, iyi bir yazar olma şansınız var.
    bunları bir yazar olarak yumurtlamadım, okuma kriterleri çok katı olan bir okur olarak, o kriterler ışığında düşüncelerimi yazdım.
    son bir şey, tembel olmamak... bende eğitim, bol malzeme, yeterince araç -gereç ve biraz açık fikirli zihin var, geçimimi de yazarak sağlıyorum. yine de tembel karakterim yüzünden ortada bir eserim yok.