1. yazı tamamen izmir değil içinde aydın ve muğla da var. minik bir ege kıyıları gezisi.

    evet, insanı güzel kendi güzel izmir' den döndüm. öncelikle lake of the hell, ebruli, ismin -e hali ve munchkin' e sonsuz saygı, sevgi ve teşekkürlerimi belirtirim. her birini çok seviyorum, çok samimi, sıcak kanlı insanlar.
    izmir' de ilk günüm, gecem yukarıda ismi geçen canım arkadaşlarım sayesinde çok eğlenceli ve hareketli geçti. alsancak' ta bir kaç mekan gezip izmir' in güzel insanları ile dans ve müzik eşliğinde sabahı etmiş oldum. sabahı lake of the hell' in evinde poma ve pipi ile gördükten sonra karşıyaka' nın yukarılarında kalan mustafa kemal mahallesindeki bir sitede yaşayan arkadaşımın evine yol aldım.
    ikinci günü seyir tepesi olarak bilinen şehiri tepeden izleyebileceğiniz noktada kahvaltı ile açtık ve efes antik kent' e gidişimiz başladı. efes antik kent gidilmesi, görülmesi elzem yerlerden birisi. girişinde büyük tiyatro odeon görmem ile nefesim kesildi ardından liman yolunu gördüm gözümde şehrin canlı hali belirmeye başladı. 9000 yıl boyunca insanlar tarafından yerleşim alanı olan efes tamamen mermerden yapılmış. hamam, aşk evi, yamaç evler, kütüphane ve bir çok tapınak kentin içinde birbirine yakınlar. antik kentten çıktıktan sonra alaçatı delikli koy' a gittik güneşin batma zamanları olduğu için deniz boştu, suyu buz gibiydi fazla durmadım denizde. koyun girişi çimento fabrikası gibi çok tozlu.
    üçüncü gün bazı nedenlerden ötürü sitenin havuzunda zaman geçirdik, akşamında bornova küçükpark civarında gezindik.
    dördüncü gün kuşadası milli park' a gittik. milli park' ın içinde biri kumsal, üçü çakıl olmak üzere plajlar var. hem suyu, hem de plajları gayet temizdi. milli park olduğu için ateş yakmak yasak, içeride bulunan restoranlar pişirme parası ile yanınızda getirdiğiniz malzemeleri pişirebiliyorlar. yaban domuzu sürüsü milli parkta bir çok yerde karşınıza çıkıyor, insanlardan hiç çekinmeden aralarında gezip ziyaretçilerin verdiği yiyecekleri ve çöpleri yiyorlar. bir arkadaşımızın acil işinden ötürü akşam üzeri izmir' e geri döndük.

    beşinci gün tekrar kuşadası yaptıktan sonra, akşam üzeri didim' e gittik geç saatlerde didim' de kamp yapılabilecek yer bulamayınca yol kenarında dandik bir pansiyonda geceledik öncesinde didim merkez' e gidip gece hayatını görmüş oldum. altınkum plajı boyunca devam eden cadde üzerinde her yer mekanlarla dolu ve çok çok kalabalık. mekanlardan dışarı taşan müzik ve kalabalık sıcak hava ile birleşince dayanılmaz oluyor. sabah erkenden kahvaltı yaptık ve kendimizi didim 3.koyun temiz ve durgun sularına attık, didim 3.koy' da çokca vakit geçirdikten sonra bodrum için yola çıktık.
    bodrum yolu üzerinde akbük 'e ve daha sonra bafa gölü kenarında bir restorana uğradık ardından bodruma gitmekten vazgeçtik, neden mi vazgeçtik? bilmiyorum mk. arkadaşın birisi denize giremeyiz geç oldu vs. diyerek geri döndü ve o gecede bodrum' da deprem oldu.
    son gün çeşme ılıca plajına gittik gerçekten harika bir plaj ama şansımıza deniz çok dalgalıydı tam tat alamadık çeşmeden. alaçatıyı da şöyle bir turladıktan sonra izmir karşıyaka' ya yuvamıza geri döndük. ve yine gece bornova küçükpark taraflarına gittik neden bornova? neden küçükpark? tamam öğrencilerin bol olduğu, uygun fiyatlı mekanlar, genç, dinamik bir yer ama başka yer mi koca izmir' de.

    son sabah çantamı sırtlandım arkadaşım beni önce karşıyaka iskeleye bırakacaktı vapurla alsancak' a geçip lake ile buluşacaktım ancak deniz işçileri grevde olduğunda o da olmadı. arkadaşım beni alsancak' a bıraktı son gün bir izmirim kart edindim ^:swh^. lake ile alsancakta ferah bir mekanda biralarımızı içip muhabbet edip vedalaştıktan sonra beni izban' a bıraktı.

    gece çimlere yayılıp içmek için karşıyaka sahili güzel sakin oluyor.

    istanbul ile kıyas yapacağım bir iki nokta var birisi kadın sürücü istanbul' a göre çok fazla. diğeri genel anlamda yaşam olarak izmir rahat bir şehir. istanbul' da şortlu, askılı giyinen insanların nasıl bir muameleye maruz kaldıkları ortada ancak izmir' de resmi üniforma gibi şort ve askılı giysiler. bir de şu alkol satış saatini uzatın en azından yaz mevsimi için bir esneklik yapılması gerekli bence.

    izmir çok güzel bir şehir ah muhsin ünlü' nün yaşasın ne kadar da ideolojik yakalaşıyoruz birbirimize şiirinde " bir şiiri birkaç kalemle yazmak lazımdır geliyor bana " dizesinde belirttiği gibi izmir' de bir kaç kalemle yazılması gereken bir şehir. doymadım sana izmir yetmedi zamanım, eksik kaldı damağımda tadın.
  2. çılgınca gelen ilham ile yarın bilet alıp gitmeyi düşünüyorum, pazartesi günü gecesi de otobüse yeniden biner salıya olduğum noktaya geri gelirim. yanımda hep benle olacak bir rehberim olacak evet. çok para harcamadan bedevi misali gezmek istiyorum. öyle club/bar takılmaktan ziyade moda sahilinde oturup çekirdek çitleyip bira içmek tarzı.

    izmir izmir izmir ne var bu şehirde diye çok merak ettim. dönüşümde ne gördüysem yazacağım swh

    tavsiyesi olanlara mesaj kutum açık. "bak burası güzeldir buraya git" veya "şu hostel güzeldir oraya bakabilirsin" tarzı her şey olabilir.

    not: bu yorum gelecekte bir gezi yazısına evrilecektir.
    not2: öğrenciyim

    sabah 08.40 editi: giyindim şu an bileti almaya gidiyorum.
  3. hiç unutmam...

    o güzelim sahil kenarında herkesin oturduğu çimlerin ortasından geçiyoruz arkadaşlarla. ilk defa görüyorum orayı. sağıma dönüyorum birileri içiyor, eğleniyor. soluma dönüyorum birileri doğum günü kutluyor. ileride şarap bardağından şarabını içenler var. içinde insanların bulunduğu bu kadar güzel bir tabloyu, ülkemin hiçbir yerinde görmedim ben daha önce. girdim bu tablonun içine oturdum, ben de içiyorum biramı, arkadaşlarımla güzel bir sohbet çeviriyorum. biri yanaştı bize, "biz gidiyoruz da, bi' biramızı içemedik size ikram etmek istiyoruz, boşa gitmesin." dedi. ya güzel abicim, ne iyi dedin sen öyle be. kurban olsunlar bu izmir'e.

    edit: şarap bardağı ne ya... kadeh de olabilir. o birayı da ben içtim, heheheh.
  4. antidepresan işlevi olan şehir.

    bence izmir'in insanı mutlu etmesinde en büyük etken burada sosyalleşmenin çok kolay olması. izmir istanbul gibi devasa değil. arkadaşlarınızı görmek için insanüstü bir efor sarf etmeniz gerekmiyor. evden aşağı bir iniyorsunuz, aa ordalar. izmir'de insanlarla karşılaşıyorsun mesela, istanbul için ne garip bir şey. istanbul'da ben mağarama çekiliyorum, ne benim kimseyi görmeye halim var ne kimsenin beni. biri arasa bi yere çağırsa, oraya gitmem çoğunlukla bir saatten fazla sürüyor. insanlarla görüşmek önceden planlama ve organizasyon gerektiriyor, yazarken bile yoruldum. biz burada genellikle bir iş için bir yere giderken ancak "gelmişken göreyim" mantığıyla birbirimizi arıyoruz, zira mütemadiyen çok meşgulüz.

    burayı ağlama duvarı gibi kullandım ama bu aslında hüzünlü bir entry değil. tam aksine, sabahtan beri olduğum yerde zıplıyorum. istanbul'da artık hafiften sıyırdığım için işlerimi yazın tamamını izmir'de geçirecek şekilde ayarladım. bugün kesinleşti, daha gelmeden çiçekler gibi oldum resmen.

    izmir, seviyom kız seni.
  5. doğduğum, büyüdüğüm ve topraklarına gömülmek istediğim şehir.

    victor hugo'nun la captive şiirinde prenses olarak nitelendirdiği şehirdir ayrıca.

    dedem elli sene önce erzurum-erzincan arası bir köyden kalkıp gelmiş buralara. elli sene izmirliyim demek için yeterlidir. çünkü izmir'in burnu havada değildir. sizi kucaklar, aidiyet hissetmenizi sağlar. nihayetinde izmir kimsenin babasının malı değildir. aksine, izmir ona sahip çıkanlarındır.

    bir kürt olarak (bkz: izmir kürdü) izmir'e duyduğum bu sevgiyi garipseyen çok insan var. halbuki onlar bilmezler ki izmir'in esasında bir milliyeti yoktur. yakın tarihten incelemeye başlarsak, mübadele öncesi türk-rum nüfusu neredeyse eşitti. rumların gidişi, gelen balkan türklerinin trajedisi izmir'i daha "hisli" bir yere çevirdi. 60'lardan sonra da başta kürtler olmak üzere doğu illerinden insanlar izmir'e göç etmeye başladı. bu hisli şehir sonrasında da "emekçi" şehrine dönüştü. kentin hakim tepelerine kurulmuş gecekondu semtlerinden aşağı sabah beşte işçi orduları rap rap inmeye başladı her sabah... dolayısıyla izmir, ona ayak basan herkesin oldu. şeyh bedreddin'i kucakladığı gibi, yüzyıllardır herkes kucaklar. kimseyi mutsuz göndermez. kimisini de hiç göndermez, bağrına basar.

    izmir'i sevin, çünkü o bizi seviyor.
  6. neredeyse son bir haftanın her günü 26 derece ve üzeri hava sıcaklığı yaşandığı canım şehrimdir.

    büyük çoğunluğunu gezdim, gördüm denebilir fakat karşıyaka'da doğup büyüdüğümden midir nedir karşıyaka'nın yeri bambaşka benim için.

    ayrıca yaptığım küçük bir araştırmayı da burada paylaşayım. aşağıda geçecek veriler 2014 yılına aittir.

    izmir'in toplam nüfusu = 4,113,072
    nüfusu izmir'e kayıtlı olan 1.954.845 kişi var.
    bunların 1.703.729'ü izmir'de yaşıyor.
    2.409.343 kişi izmirli değil.
    eğer hesaplamam yanlış değilse izmir'in %58.57'sini izmir'e göç eden insanlar oluşturuyor.

    tabi yukarıda yazdığım gibi bu veriler 2014 yılına ait veriler. bir miktar artık veya azalış göstermiş olabilir.
  7. o kadar çok seviyorum ki bu şehri sizlere anlatamam. en yakın arkadaşımı bu şehirde tanımıştım. sonra o kadar çok sevip istanbul'dan izmir'e üç defa gezmek için kaçtım.

    karşıyaka çarşıda yürürken bi kadın gördüm. bu hani milli piyango bileti satıyorlar ya, onlardan satmak için tezgahını hazırlıyordu. saat sabahın sekizi. kadın bana baktı "günaydın" dedi ve gülümsedi. yani ne bileyim, bunu istanbul'da göremiyorum ben. gülümseyen kadın göremiyorum hatta. fakat oradakiler gülüyor arkadaş. her şeye rağmen gülüyorlar. benim için dünyanın en güzel şehri izmir dostlar.
  8. en güzel anılarımı gömdüğüm şehir, güzel insanların şehri.

    bir kış günü gitmiştim izmir'e. yalnız başıma çıktım yola, bir sevdiğime sürpriz yapmak için uzun bir yolculuğa çıkmıştım. onu görüp göremeyeceğim bile belli değildi yola çıktığımda, vardığımda haber vermiştim yanına geldiğimi. konaklamak için okuldan bir arkadaşımın karşıyaka'daki evini ayarlamıştım. otobüsten indiğimde karşıyaka'ya nasıl gideceğimi bilmiyordum bile, o denli plansız çıkmıştım bu maceraya. bir servise bindim^:dolmuş da olabilir, terminalden kalktığı için servis olarak yorumlamıştım ama bildiğimiz dolmuş gibi bir şeydi^ ve inmek istediğim yeri şöföre tarif ettim. izmir'de ilk muhabbet ettiğim insan o servisin şöförü oldu ve kendisi çok eğlenceli biriydi, ne sorduysam cevap verdi. ineceğim yere geldiğimde "senin durağına geldik" dedi ve beni bıraktı ama hala bilmiyordum nereye gideceğimi, bir bankayı arıyordum arkadaşımla buluşmak için. servisten benimle inen güleryüzlü orta yaşlı bir amca yanıma gelip "sen buralarda yenisin galiba, nereye gideceksin" diye sordu. ankara'da bir amca bana böyle bir şey dese huylanırım çünkü kaç yıllık yaşayanı olarak ankara insanına pek güvenmem ama o amca çok iyi birine benziyordu, ona güvendim ve gitmek istediğim yeri anlattım. adam işini gücünü bıraktı ve bana oraya kadar muhabbet ede ede eşlik etti, sonra iyi dilekleriyle beraber beni uğurladı ve beni bıraktığı yere baya ters bir yere doğru yürümeye başladı. o an anlamıştım izmir insanının mükemmel insanlar olduğunu.

    ondan sonra sevdiğim insanla ve arkadaşımla her karışını gezdim izmir'in. en sevdiğim yer karşıyaka olmuştu çünkü yerleşim şekli cidden hoşuma gitmişti. içkili mekanı bol olan bir sahil, arkasında bir çarşı, arkasında yaşamak için çok güzel duran bir çok uzun cadde, onların da arkasında uzun uzun binalar ve siteler vardı. her şey vardı karşıyaka'da, bu yüzden bir gün emekli olursam oraya taşınma kararı almıştım. karşıyaka'dan sonra alsancak'ı sevmiştim ben de çoğu kişi gibi. diğer yerleri pek beğenememiştim çünkü şehrin bakımsızlığı diğer yerlerde oldukça gözüme batmaya başlamıştı, rahatsız ediyordu beni.^:özellikle bornova'yı sevememiştim^

    izmir belki de sevdiğim insanla orada anılar paylaştığım için bu kadar güzel gelmişti bana. türkiye'de gördüğüm en sıcakkanlı ve güleryüzlü insanlar izmirliler oldu her zaman, onları hep daha bir çok sevdim. özledim de karşıyaka'yı, uzun zaman oldu güzel havasını solumayalı. muhtemelen oraya bir daha gidersem iskelede hüngür hüngür ağlayacağım o anıları oradan alıp yanımda götüremediğim için be sözlük. keşke hiç dönmeseydim o zaman izmir'den, dönünce sevdiğim her şey ellerimden akıp gitti, yalnız ve mutsuz kaldım ankara'nın gri sokaklarında. yine de bunun suçlusu izmir değil, ben hiç değilim. bir gün yeniden görüşeceğiz izmir ile, cesaretimi topladığım bir gün o güzel topraklara ayağımı tekrar basacağım.
  9. memleket, aşk, aile gibi kelimelerle eş anlamlı şehir
  10. doğma büyüme izmirliyim. yazı inanılmaz sıcak, kışı ne kadar soğuk olabilir ya denilse de soğuğu harbi soğuktur.
    boyoz, gevrek kahvaltılıkların şahıdır.
    alsancak, kordon, karşıyaka deniz havasıyla sizi çarpar.
    ulaşımı basittir.
    insanları sevecendir.
    kaybolursanız çevirin birini sorun hemen size tarif eder.
    yazın kordon çimlerinde yer bulamazsınız.
    yakınında bir sürü tatil beldesi vardır denize girmekten de mahrum kalmazsınız.
    şimdilik aklıma gelenler bunlar ama kısacası izmir yaşanılan şehir yaşayan şehir diyorum ve şiddetle bir uğramanızı tavsiye ediyorum.