1. yaşadığım ülke. kimsenin karışmadığı, gece rahatça sokaklarında yürüdüğüm ülke. metroya binmeden sıra yapan insanlarla dolu, inenlere öncelik verilen ülke. işkolik ve yalnız ama saygılı insanların ülkesi. doğaya. tarihe. insanlara saygılı ülke. ölene dek yaşamaya devam etmek istediğim ülke.
  2. "liberal" bir ülke olarak görülse de özünde ırkçı bir ülkedir.

    dünyada iki japonya vardır. birisi yabancılara görünen japonya, diğeri de gerçek japonya.

    gerçek japonya olabildiğince ırkçıdır. hatta bu ırkçılık kasaba ölçeğinde bile vardır. mesela bir kasaba diğer kasabaya kız vermez (şaka yapıyorum sanıyorsunuz değil mi?). hatta hocalarımdan birinin anlattığına göre, kendisi bir iş sebebiyle bir köye gittiğinde kendisi japon olmasına rağmen "hangi ülkeden geldin?" tarzında bir soru sorulmuş kendisine.

    bu ülkede "ya bizdensin ya değilsin" anlayışı vardır. istediğiniz kadar japonca'yı çok güzel konuşun, hatta japondan bile iyi japonca bilin bir japona bir şey söylediğinizde anlamamazlıktan gelebilir. hatta size "japonca konuş" bile diyebilir siz japonca konuşuyor olmanıza rağmen.

    genelde büyük şehirlerde bu türden olaylarla pek karşılaşılmaz ama yerele inildiğinde karşılaşmak mümkündür. hatta büyük şehirlerde bile bazı dükkanlarda "yabancılar giremez"tarzında uyarılar mevcuttur.
  3. hakkı'nda çok şey okuduğum gitsem hiçbirşeye şaşırmayacağımı düşündüğüm ülke.
    eğitim seviyesi %100 hayal bile edemiyorum.
    ilkokul 3. sınıf dahil sınav yok. öğrenciler geleneksel eğitim çizgileri ile dolu temel becerileri kapsayan bir eğitimden geçiyor.
    su oluklarından tren raylarına kadar her yerde çiçek yetiştirilen ülke.
    toprak azlığından yer altında hava limanları olduğu doğru mu? (buna inanamıyorum; görsem şaşırırım.)
    en büyük dertleri boyu kısa ırkları ama yapılan çalışmalarla 17 cm uzamışlar.
    arabaları gemiye yükleyip deniz yolculuğu sırasında monteleyip geldikleri ülkeye pırıl pırıl teslim etmeleri.
    yaşlı nüfus yüzünden üzülmeleri.
    bir intihar ormanına sahip olmaları ve ormanın girişinde bekleyen sahipsiz arabaların, yalnız insanların çok olduğunu düşündürmesi...
    küp şeklinde karpuzlar, topraksız tarım ...
    onca pirinç yemelerine rağmen zayıf insanları, beyaz hırka giyen naif kadınları...
    seviyorum japon'ları ya!
    belki görürüm bir gün...
  4. eğitim için mangalar hazırlanan ülke.

    daha düne kadar okula manga sokmak yasaktı, ilginç bir gelişme bence.

    demek ki çocukların mangaya olan ilgisini görüp eğitim alanında kullanmaya karar verdiler.

    okumak için (japonca):

    http://ekrits.jp/2016/11/2170/
  5. iberalizmin hukuk bazında egemen olduğu ülkelerdeki bireysel hak ve özgürlük, refah seviyesi hiç bir devletçi ülkede olmadı.

    japonya'da liberal kültür yarım yüzyıldan beridir var.

    ekonomiyi geliştiren şey kapitalizmdir. kapitalizmi geliştiren de bireysel özgürlüklerdir.

    bir ülkedeki refah seviyesi, suçla mücadele, bilim, teknoloji, sanat, demokrasi kapitalizmle tamamen bağlantılıdır.

    norveç, isveç, kanada, japonya güney kore vb.
  6. 2. dünya savaşında yediği atom bombasının yaralarını 40 yıl gibi kısa bir sürede sarıp sanayisini üst düzeye getirmiş refah seviyesi yüksek ülke.
  7. moğollar, 13. yüzyılda bu ülkeye zipangu diyorlardı.
    kubilay han çin'i yönetirken, japon imparatoru kubilay han'a vergi veriyordu ama ona bağlı değildi.

    meşhur kamikaze hikayesi de bu dönemde olmuştur. kubilay han'ın donanması japonya'yı istilaya giderken, aniden ortaya çıka bir tayfunla donanma dağılmış, bir çok gemi batmıştır.
  8. pokemonun anavatani oldugu halde pokemon go'nun hala cikamadigi ulke. mutsuzum.
  9. muhafazakar insanların imparatora hala biat ettiği ülke.

    geçenlerde muhafazakar bir japon arkadaşımla imparator hakkında konuşuyorduk. ben çünkü çok merak ediyordum şu anki gücü ne durumda diye.

    arkadaşımın cevabı "ben hükümetten önce imparatorun sözüne bakarım" oldu.

    bir de liberal bir japon bulduğum zaman soracağım aynı soruyu. bakalım o nasıl cevap verecek.