1. karar vermek insana aittir. kararın sonuçları kadere aittir ve olasılık halinde bulunur.

    1 - doğru karar.
    2 - doğru yöntem.
    3 - doğru eylem.

    bu üç kıstas kaderi lehinize çevirmenize yarayabilir.

    kaderin çabalarımız dışında bizim lehimize olması ise şanstır, diyebilirim.

    insan kararlarında özgürdür fakat sonuçlarında özgür değildir. yapılabilecek en insansı davranış eylemlerimizin sorumluluğunu alabilmektir. buradan jean-paul sartre'ın özgür insan tanımına varıyoruz.

    "insanın özgürlüğü, kendisine yapılanlara karşı takındığı tavırda gizlidir."^:jean-paul sartre^

    insanın kendisine yapılanlar eylemlerinin sonucudur. takınacağımız tavır ise sorumluluktur.
  2. bizim gibi toplulukçu kültürlerde kader ortaktır, ortak yazılır. bireylerin kaderinde özellikle yakın çevrenin azımsanaz bir payı vardır. o yüzden bizler bireyci kültürlerdeki gibi bireysel hak iddia etmek konusunda çekingeniz. babanın kızında, annenin çocuklarında ve daha sadist olanlarda amcanın yeğeninde hakkı vardır. durum böyle olunca kişiler yanlış yaptığında, hataya düştüklerinde sitra ahradan mıdır bilinmez bir bilinçlilikle yanlışlar hasır altı edilmeye daha yatkındır.
  3. kader diye bir şeyin varlığını kabul edersek; geleceğimde değiştiremeyeceğim, mutlaka yaşamak zorunda olduğum bir şeylerin olduğu-ve bu şeylerin beni mutsuz edecek korkunç şeyler olabileceği- düşüncesi beni korkutuyor.
    diğer yandan, kader diye bir şeyin yokluğu da beni korkutuyor. hayatımın, belki de yaşamak için bana verilmiş tek şansın tüm kontrolünün benim elimde olması, benden daha bilge ve üstün bir varlığın benimle ilgili hiçbir planının olmadığını düşünmek çok ürkütücü. eğer hayatımın tüm ipleri benim elimdeyse her şeyi mahvedermişim gibi geliyor.
    yani varlığıyla da yokluğuyla da beni korkutan bir kavram kader. ama şahsen ben varlığını kabul etmeyi tercih ediyorum. yaşadığım, yaşayacağım her şeyin sorumluluğunu üstüme alabilecek kadar cesur değilim sanırım.