1. kadın olmak da zor. ne diyorsun adam? dedi kadın.adam oralı bile olmadı, kahvesini yudumladı fazla şekerli gelmişti herhalde dudaklarını birbirinin üzerinden kaydırdı. kafasını kaldırdı kadının saçının neden omuzlarında takıldığına kafası takıldı. o uzun saçlar kıvrılmıştı omuzlarında. elini kadının omuzlarına götürdü saçlarını arkaya attı. kadın ofladı. adamın elinden tutarak biz seninle neden konuşamıyoruz diye çıkıştı. adam hafif gülümsedi dudaklarını yine birbirinin üstünden kaydırdı. başka gezegenden geldim ondandır dedi. ve devam etti. bizim gezegende bunlar konuşulmaz ki. gazete küpürlerine, dergi kapaklarına önem vermeyiz. bugün o kazlar meclisinde ne konuşulmuş umrumuzda olmaz ki. kadın adamın ağzını kapattı ve ‘’sizin gezegende güzel kadınları öpmezler mi? dedi. sesinde tahrik edici bir kıvrım vardı. öpmezler mi derken. kıvrımı oraya gizlemişti. adam aniden elini tutan eli ve kadının diğer elini kendi dudaklarına bastırdı. kadının elleriyle öpüşmeye başladı. kadın kıkırdamaya başladı gıdıklanıyorum yapma dedi. adam bir anda elleri aşağıya çekip çok hızlı bir refleksle kadının dudaklarına kendi dudaklarını yapıştırdı. bu sefer kendi dudaklarını kadının dudakları üzerinden kaydırıyordu. sonra kadın elini adamın boynuna attı ve fırsat bulduğu bir anda seni seviyorum diye fısıldadı. adam cevap olarak kadının alt dudağını ısırmıştı. kadın bir anda kanın sıcaklığını hisseti. adam kafasını geri çektiğinde dudaklarından aşağıya hafif bir kan sızıntısı vardı. masanın üstündeki peçeteyle adamın dudağını sildi. adam cebinden bir gazete küpürünü çıkarttı ucunu yırttı kadının kanayan dudağına koydu. konuşma dedi gazete kanı durdurur dedi. kadın dudağını öne doğru çıkarttı ve gazetinin ağzına girmesini engelledi. gazetenin tadının sevmiyordu. peçete yiyebilirdi ama gazete asla. adam kadın olmak da zor diye yineledi. bak dudağını ben ısırdım ve ben iyileştiriyorum. sen kendinin yaralarını saramazsın dedi. kadın iyice adama sokuldu adamın göğsüne kafasını iyice soktu. kale duvarlarının arkasına gizlenmiş asker kadar rahattı. adamın yüzüne bakmayarak yanımda ol yeter dedi. adam kahvesini aldı bitirdi ve masaya koydu. bu sefer dudaklarını diliyle kuruladı. kadını iki eliyle sarmaladı. kompartmanın penceresinden ormanı izlemeye koyuldu. kadın çoktan hafif bir uykuya dalmıştı bile. adam ayaklarını uzattı kadına rahat bir pozisyon oluşturdu ve kadın mırıldanmaya başladı rahatlıktan. adamsa bir elini kadının saçlarına daldırdı. diğer eliyle de kitabını çıkarttı. kaldığı sayfayı açtı. ‘’kadın olmak da zor yazıyordu.’’ devamında ise ‘’ama erkek olmak daha zor yazıyordu.’’ biran içinden bu kitabı bana kim verdi adı bile okunmuyor dedi. kitabın kapağına baktı silik yazılarla ‘’ormandaki kıvılcım’’ yazıyordu.