1. 15 temmuz darbe girişimine dair binali yıldırım betimlemesi. çift yarık deneyi gibi. paralel dedikleri öbür yarık herhalde. birbirine girişmişleri girişeceği kadar, nasıl ayırt edeceğiz, gözlemeyerek mi?
  2. "nur"cu ismi de ordan geliyor zaten, ışıktan. ışığı gözlemlediğimiz zaman tanecikli yapıya geçiyor. gözlemi bıraktığımız zaman dalga tipine. meselam bir adet cemaatçiyi ele alalım. tek başına yakaladığımızda; sıradan bir müslüman, sessiz sakin, abdest alıp namaz kılmaktan başka bir şey arzulamayan bir insan olarak çıkıyor karşımıza.
    ama ne zaman ki gözlemi bırakıyorsun; o zaman başlıyor dalga dümen. hem zaten dalga bir davranış biçimidir. "amaç değil araçtır." bir odayı aydınlatmak istiyorsan kullanacağın fotonun dalga biçiminde olmasını istersin değil mi? bu konuda eyyorlamam bu kadar.

    gerekli açıklamayı iyi kötü yaptığımıza göre gelelim zamanın tanecikli yapı savunucularına. başlığın açılış nedeni de budur zaten. zamanında bizim ışığın tanecikli olduğunu, aksini söyleyenlerin kesinlikle bilime düşman, art niyetli insanlar olduğunu savunanlar; şimdilerde 360 derece (bkz: ahmet davutoğlu) döndüler.

    asıl mesele nasıl ayırt edeceğimiz değil, kim ayırt edecek? yıllardır hem tanecik, hem de dalga özelliği göstererek olayların bu raddeye gelmesine vesile olan abiler bu işe el atacaksa ki öyle oluyor, durum vahim. (bkz: akp'lilerin gülen ve cemaati öven sözlerini paylaşan kişinin tutuklanması)