1. ölmeden iki gün önce koltuğa zıplamaya çalışmıştı benim pamuğum, halsizdi, tutunamadı ve öylece düştü yere, "noluyor lan" der gibi bakmıştı öylece yerde yatarken bana. sanırım bir kedide beni en çok etkileyen ve gözlerimi yaşartan o garip an bu olarak kalacak.
  2. buraya yazılanları okuyunca imreniyorum ayrıca tanıma pek katılmıyorum. her kedide bulunmuyor. bizim kedi benden daha da düz. babamla kafa kafayalar hatta düzlükte. kedim konuşabilse bana gelip bak bakalım sayısal nereye çıkmış der maksimum. uyuyor uyanıyor. mama istiyor. sabahları peynir istiyor. yiyip bir yere yatıyor. arada kapıyı için tarzında miyavlıyor. şuanda da halının üstünde boş boş uzanıyor. hani derler ya kediler 555 ayrı tonda miyavlar, bizimkinde o sayı 2'dir. vazgeçtim imrenmiyorum. ben onu böyle seviyorum. ilginç denemez ama bu huyuvar.
  3. ufacık bir kağıt sesi duymasın hemen koştura koştura sesin kaynağına gidiyor. sayesinde kitap sayfasını çevirmeye korkar oldum. amacı da kağıdı top haline getirip önüne atalım o da oynasın.
  4. sokakta ölmek üzereyken bulup tedavi ettirip sonra bırakamadığım kedi var. bunlardan biri 10 yaşında, biri 2 ve öbürü de 9 aylık.

    en büyük kedim hali hazırda hanedanlığını yönetirken varisleri gelince kıskançlıktan ne yapacağını şaşırdı. otoritesini sarsmamak adına gece bana sarılıp yatıyor. ne biri bana yaklaşabiliyor, ne de ben ihtiyaçlarım için bile olsa kalkabiliyorum. uyku saatlerimi belirler oldu. zaten erken yatan bir insanım ama onun uykusu 9 gibi geliyor ve beni de yatağa sürüklemek için her şeyi yapabiliyor.

    bir de eğer kızdırırsam gönlünü almak pek zorlaştı. kıyamayıp tabağımın köşesinden ona verdiğim yemeklere öyle bir alıştı ki.. 3-4 çeşit bulunduran peynir tabağından aşağısı kurtarmıyor hanımefendiyi sinirlendiğinde. bir de peynir seçiyor ki hiç sormayın....
  5. bir yıl ortadan kaybolup geri döndüğünde ben aslında kayboldum bilmiyorum mafyanın eline düşmüş de olabilirim ayağı çekip herkese tek tek sarılması.
  6. kesinlikle kendini insan zannetmesi.

    -canı sıkılınca gelip bön bön yüzüme bakıyor. miyavlıyor ve anlamayınca sinirleniyor.
    -canı yatmak isterse illa ki gelip koluma yatıyor. ben bazen uyuzluk olsun diye kolumu uzatmıyorum, kafasını gelip kolumun altına sokuyor. sonra zorla uzattırıyor o kolu ve yatıp keyfine bakıyor.
    -ben kahvaltı ederken karşı sandalyeme oturup beni izliyor. canı mamadan başka bir şey yemek isterse miyavlıyor. ben anlamayınca yine sinirleniyor.
    -sevgilisini özleyen insan misali gidip bizim pis, kokulu tişörtlerimizin üzerine yatıyor.
    -koltuğun arkasına saklanıp biz geçerken sinsice ayaklarımıza zıplıyor. hain saldırılarda bulunuyor.
    -bütün tokalarımı kaçırıp yatağın altına saklıyor.
    -kardeşimin odası yasak buna. bunun farkında. kapıyı ne zaman açık bulsa sinsice içeri süzülüp çocukcağızın masasından bir şey aşırıyor.
    -sevdiği bir oyuncak var, bazen bütün gün onu ağzında dolaştırıyor.

    şu yaşıma kadar nerden baksan 30 tane kedi beslemiş, onlarla haşır neşir olmuş bir insanım. gözümü açtığım günden beri kedilerimiz var desem yalan olmaz ama hiç birbirine benzeyen kedi görmedim. hepsinin değişik değişik huyları var.

    ek: kediyle haşır neşir olunca aklıma geldi bak. tv izliyor bir de bu ama her şeyi izlemiyor. reklamları çok seviyor. kucağımda yatarken kafasını kaldırıp bakıyor öyle reklam bitene kadar.
    bir de isim seçti. hayvandaki lükse bak. ben bile ismimi seçemedim, bu hıyar seçti. başlarda spak diyorduk (kulakları kocamandı o zaman.) tepki vermiyordu hiç. annem severken "topişim, topakım..." diye sevmeye başladı bir baktık kulaklarını oynatıyor topak deyince. hıyar oğlan spak'ı beğenmedi de adını topak yaptı. isim değiştirmeyi bir bunda gördüm bir de adı kezban'ken nilay yapan bir kız vardı onda gördüm. ^:padişahım çok yaşa^
    duyk
  7. bilinmemesi ihtimaline karşın bazılarını açıklayabileceğim durumlar:

    kediler uzun zaman miyavladıklarında (hani videolarda olan konuşan kedi olayı) aslında insan sesini taklit etmeye çalışıyorlar (genelde) ve size bir şey anlatmaya çalışıyorlardır (açlık, hastalık vs.) kısacası bir dertleri var.

    kediler patilerini tırnaklarını çıkartıp bir yüzeye (muhtemelen kolunuz veya bacağınız olur) bastırıp bastırıp çeker, "masaj" a benzer bir hareket yaparlar. bu hareketin sebebiyse içgüdüsel bir reflekstir, kediler bu hareketi anneleri onları emzirirken süt bezlerine yaparlar ki süt daha hızlı aksın. bazı yerlerden ve kişilerden duyduğum kadarıyla "vücut sıcaklığınızdan dolayı kediler sizi annesi sanar" tarzı doğruluğu kesin olmayan bir fikir duysam da kesin olan şey kedinin bu hareketi yapıyorsa çok mutlu olduğudur.

    kedilerin sürekli kutuların ve kapalı yerlerin içine girmesinin sebebiyse kendilerini güvende hissetmeleridir. buna benzer olarak yüksek yerlere çıkmaları da bölgeyi kontrol etme istekleridir. kediler dominant hayvanlar oldukları için bulundukları bölge (onlara göre) onlara aittir. aynı şekilde size yaklaşırken duvarlara, koltuk kenarlarına sürünmesi vs. de bölgeyi sahiplenme hareketidir.

    bunun dışında kedilerin baygın bakması ve sonra gözlerini kırpması da "sana güveniyorum" demektir.

    umarım faydalı olmuştur
  8. biz onu değil mesut bizi buldu. önce 2 -3 gün yan evin çatısından evi gözledi sonra bir sabah annemlerin evinin kapısında bitiverdi. ilk günler yemeğini yedi gitti, sonra birgün yine kendi kararıyla gelip dizimin üzerine yatıverdi. ben dahil hiç kimseye 8 yıl boyunca patilerini elletmedi. bense 8 yıl boyunca türlü şaklabanlıklarla, yalvara yakara o patilere dokunmaya çalıştım.

    ne zaman tatil için eve gitsem kapıda karşıladı, her kavuşmamızda ilk yarım saat karşıma geçip dakikalarca yüzüme bakardı. sonradan bunun bir çeşit özlem giderme ve hafızaya kazıma yöntemi olduğunu okudum bir yerde.

    geçen şubatta ara ara yaptığı gibi ortadan kayboldu. dışarısı kar, buz. 5. gün sabah geldi, gören tek gözü de kapanmıştı, yaraları iltihaplıydı. ölecekleri zaman ortadan kaybolurlar denir ya, bizimkisi evine döndü.

    dönüş zamanım gelmişti, mecbur ayrıldım. yola çıkmadan önce vedalaştık. patilerini uzattı ilk kez, sevdim, okşadım.

    kedilere dokunamıyorum şimdi. bu da kedi sahiplerinin ilginç davranışlarından biri olsa gerek.
    mesut
  9. neymiş efendim, lodostan balkona tırmanan hamam böcekleriyle oynıycakmış. bak sen. oturdu balkonun önünde ağlıyor miyav da miyav, miyav da miyav. balkonda oynasa neyse, kapıp içeri getiriyor bi de arkadaşlarını.
  10. an itibariyle ben bunun içine insan kaçtığına artık inandım.
    arada tv izliyor, arada yastığa kolunu koyup yan yatıyordu, şu an resmen insan gibi oturarak yalanıyor. bildiğimiz oturuyor bu kedi çocuğu. zaten bence konuşuyor da bu. resmen "defol git elleme" diyor bazen. birden başını elleyince de "ne var ?" der gibi "mırk" diyor. zaten miyavdan çok mırk diyor bizimki. allahım, resmen oturuyor ya!