1. sen hayatı filmlerdeki gibi yaşamak istiyorsun diye, sadece kendi zihninde yazdığın sahneleri oynamak ve böylece yaşadığını zannetmek istiyorsun diye insanların hayatlarını alt üst edemezsin, sensiz devam edebilen hayatlarına istediğin gibi girip, çelme takıp çıkamazsın, yaşattıklarını görmezden gelemezsin; bu kadar bencil olamazsın, olmamalısın, olma!
  2. temiz tutmak temizlemekten daha kolaydır.
    kup
  3. ey kendim, bu yüzyıl bize göre değil!
  4. ortalığı toplayınca temizlenmiş kadar oluyor.
  5. kendinden emin ol.
  6. beni seni kaç defa affetmek zorunda bıraktığını unutmamalıyım.
  7. gereksiz yere endişeye düşme . zaten olacak olan olacak
    sen dogru yolda oldugunu bildiğin sürece kendi yoluna devam et.
    şimdi derin bir nefes al alfaya düş ve kendini geliştirmeye ,büyümeye ,yaratmaya devam et .
    sen elinden gelenin en iyisini yap , gene sev sonuna kadar sev en büyük duygu sevgi çünkü. nefret etme ,pişmanlık duyma , yanında olan değerlilere negatif enerji katma gidenler için, gül hep gül aşkla , sen aşık olmayı bekleme çünkü sen o'sun zaten her milimin aşk . ne demişler aşık alınmaz aşk olunur .
    bırak beşeriyi bırak seni yanlış sansınlar sen kendi önüne bak bugunku acıların geçecek ve sen gene herzamnkı gibi iyiki diyeceksin iyiki böyle olmuş ????
  8. gitme üstüne doktor.
    nedenmiş aq? neden lan? bu mu sizi kurtaracak? daha kendine hayrı yok bunun.

    gel vazgeç bu sevdadan.
  9. mutlu olmanın formülü kabullenmekten geçiyor.
    yaşadığın olaylar/durumlar ne olursa olsun onu kabullen ve sev.
    kup
  10. istanbul'a dün gece döndüm. valizlerimi eve bıraktım, tshirtümü değiştirip çıktım. arabama atladım, kanlı canlı ilk defa gördüğüm bir arkadaşımı evinden aldım. tenha bir yere park ettim, biraz muhabbet ettik. bana gitmeye karar verdik. 3-3.5 saat ben de kahve içip muhabbet ettik. kahvelerimiz bittikçe tadını iyice alabilmek adına dişlerimizi fırçalayıp yenilerini koyduk. kahve muhabbet diş fırçala, kahve muhabbet diş fırçala yine aynı döngü derken gün döndü. sonra onu evine bıraktım ve evime döndüm.

    apartmanın otoparkına arabamı park ettim, indim ve bahçede bir sokak köpeğiyle göz göze geldim. şaşırdım, yıllardır orada oturuyorum, ilk defa apartmanın bahçesinde sahipsiz bir köpek görüyordum. hiç bizim apartmanın bahçesinde ağzından salyalar saçarak havlayan köpekler olmazdı. zaten o apartmanı bir müddet gözlemleyip o yüzden tercih etmiştim.

    köpek bana havlamaya başladı. havlayan köpeğe havlamak mantıksız bir şey. sonuçta köpek doğası, yaradılışı gereği havlayan bir hayvan. havlayan köpeğe havlamamayı öğreneli yıllar yıllar oluyor. sonuçta köpek havlıyor, sen havlıyorsun, köpek daha yüksek sesle havlıyor, sen de havlıyorsun. sonra bir yerde sıkılıyorsun çünkü dediğim gibi köpek bu havlar. yapısı, tabiatı bu, yaradılışı ya da evrimi böyle. o havlıyor, sen havlıyorsun, sonra o havlıyor, sen de havlıyorsun. sonra sıkılıp havlamayı bırakıp ''ittir dit lem it'' diyorsun.

    köpeğin düşünsel bir kabiliyeti yok, iletişim becerileri sınırlı. ortaya bir argüman koyamaz. havlaya havlaya karşısındakini bastırmaya, sindirmeye çalışır. bazıları eğitiliyor ama belli ki bu eğitilmemiş. bir terbiye almamış.

    neyse, gereksiz bir şeydi. köpekle köpek olmak mantıksız.