1. aslında çok kolay ama en zoru senin olmayan fakat hoşlandığın birini kıskanmaktır. çünkü ne kalkıp bişey yapmaya hakkın var ne de bişey demeye. işte bu çaresizlik koyar insana.
  2. hırs ve kıskanmak. nasıl duygular olduğunu hiç bilmiyorum. öğrenecek gibi de görünmüyorum
    bu iki duyguyu yoğun şekilde yaşayan insanlardan da hep korkmuşumdur.
  3. bana göre seven insanın güveniyle doğru orantılıdır. birini çok sevdiğin halde ona güvenmiyorsan eğer, burada devreye kıskançlık giriyor. bak bakıyım, nereye gitmiş, bak bakalım kiminle takılıyor, neden geç cevap verdi başkası mı var acaba gibi kafasında binlerce şey kurar. ama sen sevdiğin insana güvenirsen eğer, onun sana öyle bir şey yapmayacağını bilirsin. kıskançlık duygusu azalır.

    aşırı kıskançlık insanı boğar, yorar, yıpratır.
  4. kıskanmaya hakkınız olmadığı birini kıskanmak en berbat duygulardan biridir.
  5. kıskançlık duygusu duyguların en yücesidir derim ben hep. birini kıskanmak için değer vermek gerekir. insan değer verdiğini korumak ister sonuç olarak. korumak için değer vermek değer vermek için sevmek diye sonsuzluğa doğru gider.
  6. epey garip bir şey... rahatsızlık veriyor ama öyle güzel bir şey değil.

    sevdiğin için kıskanıyorsun tabi, kimseyle paylaşmak istemiyorsun. kimse senin sevdiğin, belki de kaç gece bir tane problemi için uykusuz kaldığın, beklerken kapısında kaç sigara yaktığın, sırf bir damla yaş geldi gözünden diye gönlünün dağlandığı insana, senin gözünle bakmaya çalışmalarına dayanamıyor insan. bir tek kendinin olsun istiyor o bakışlar. başka kimse öyle bakamasın, kimse senin gibi konuşmaya çalışmasın onunla, kimse arzulamasın senin gibi onu, kimse koluna girmeyi düşünmesin onunla, kimse aklının ucundan geçirmesin onu öpmeyi ve dahi eline değmeyi.

    öyle ki bir seni yer bu his. söyleyemezsin ki hem sevdiğine öyle kıskandığını her zaman. anlamaz çünkü...

    sen kıskanıyorum dersin, o beni kısıtlıyor anlar; sen kıskanıyorum dersin, o canımı sıkıyorsun der ; sen kıskanıyorum dersin, paylaşmaktan, sevmekten, özlemekten bahsedersin de o bir türlü dediğini anlamaz.

    şimdi kıskanmak var kıskanmak var tabi...
    etek giyme falan diyemezsin, velev ki sevgilin yokken bunu diyen insanlar gözünde nasıl iğrenç insanlardır. sonra sevmeye başlarsın birden o iğrenç insan içine kaçmaya başlar ama o kadar da sinmez içine. kudurursun da diyemezsin işte. kalkıp en barbarca halinle kavga etmek istersin.

    bir yandan da kıskanılmayı beklersin. kıskanılmayınca da üzülürsün keza bilirsin sen niye kıskanıyorsun. kimisi buna öz güven eksikliği der. küçücük çocuk bile annesi başkasına ilgi gösterince kıskanıyor kaybetmeyeceğini bile bile, bu öyle bir şey değil ki. kıskanana kadar anlamaz işte kimse. kendi oyuncağın etmek istersin, kimse oynayamasın onunla, bir tek seninle eğlensin, kimsenin elinde görmek istemezsin, görmesen bile kimsenin onunla oynamak istemesini dahi istemezsin.

    daha sonra kıskanmayı bırakmak istersin onca yaşanan tatsız olaydan sonra. tam kıskanmayı bırakıyorum derken bir şey oluverir. öyle arafta kalırsın.

    işte öyle boktan bir şey kıskanmak