1. kitap okumayan insan kendi fikirlerini söyler.

    okuyan insan ise dostoyevski'nin, shopenhauer'in, nietzsche'nin ve daha bir çok aydın düşünürün fikrini, kendininkine dahil ederek söyler.

    ve bu insanların fikirleri daha sağlam, konuşması daha tatlı olur. konuştukça konuşasınız gelir. çünkü bu konuları, daha önceden okurken, defalarca düşünmüş, kendini geliştirmiş, kendince bir sentez oluşturmuştur. olaylara "insan maymundan evrildiyse bugün maymunlar neden insan olmuyor" seviyesinden bakmaz.

    dünyaya bakışı farklıdır. cem yılmaz'ın dediği gibi: "kimisi istanbula bakar, yahya kemal olur; kimisi bakar 'senin dıdını dıdıcam(*:sansür) istanbul' der".
  2. yapılan bir araştırmaya göre kişinin insanlarla iletişim kurma yeteneğini arttırmasıdır. bunu söylerken tabi ki isveçli bilim adamları söylüyor diyerek değil kendimde ve çevremde yaptığım gözlemlere dayanarak söylüyorum.

    insan beyni kitaplardan okuduğmuz şeyleri kendinde hapsediyor ve kullanıyor. kaliteli roman okuyan insanların ilişkileri genelde daha sorunsuz yürüyor. aynı şekilde kendi gözlemime dayanarak söylüyorum çevremdeki dan brown, jean-christophe grange, :arthur conan doyle`, agatha christie gibi isimleri küçük yaşta okuyan insanlar genel olarak çevremdeki en zeki insanlar. bunların bu kitaplardaki kahramanlardan bir şeyler kapmış olması muhtemel.

    yani faydasına gelecek olursak, bizi biz yapıyorlar, kullandığımız sözcük sayısını artrırırken ikili ilişkilerimizi iyileştirip bizi daha da zeki yapıyorlar. vicdanımıza sesleniyorlar ve bir zulme dur demeyi öğretiyorlar. gerektiğinde muhalefet olmayı, isyan etmeyi ayaklanmayı; gerektiğinde ılımlı olup, beraber çalışmayı öğretiyorlar.

    biz kitaplarız, kitaplar da biz.
  3. okuduğun kitap hayatını değiştirir diyemem. böyle şeyler kitaplarda olur...

    ancak öyle bir an, öyle bir kitap denk gelir ki, o zamanlar içini sıkıştıran, içinden çıkamadığın ne varsa kafanda, kalbinde o kitabın arasındaki bir cümlecik onu çözmene yetebilir. öyle güzel denk gelişler olamaz mı olabilir...

    - seni boğan- ses çıkaramadığın aşk acını anlatır mesela birisi. (bkz: benim adım feridun - mahir ünsal eriş)
    - istediğin motivasyon senelerdir o kitaplıktadır aslında ama nedense o zaman öylesine başlayıvermişsindir (bkz: simyacı - paulo coelho)
    - içinde bir yerlere gitmek isteği vardır bir yeri çok özlemişssindir mesela ama okuyana kadar ankara olabileceğini düşünmezsin (bkz: bizim büyük çaresizliğimiz - barış bıçakçı)
  4. yaşadığımız bir hayat var edebiyatla birçok hayat yaşayabiliriz.
  5. derin bir yalnızlığı yaşamaya seve seve gönüllü olmak
    bu bir fayda mı bilmiyorum lakin tanpınar'ın sözü kafamda hep sarkaç gibi sallanır durur:
    okuyan insan yalnızdır.