-
kitap okumaya zaman ayıramamak diye bir şey yoktur, kitap okumak istememek vardır sadece. çünkü kitap okumak isteyen birisi ne olursa olsun zaman bulur. hiç olmazsa yarım saat az uyur ama o kitabını okur. hiçbirimiz 7 gün 24 saat uğraşan insanlar değiliz. "kitap okumak istiyorum ama zaman ayıramıyorum" diyenler zaten hiç böyle değil. -
kurumsal hayatın sık görülen defolarındandır.
her ne kadar günde 8 saat çalışma süresi ve hafta sonu tatili, standart üstü olarak görülse de bu acı gerçek değişmez.
şöyle bir hesap yapalım. bir saatlik öğle arasıyla birlikte hafta içi 9 saatlik zaman iş yerinde geçer. ortalama ihtimalle 30 ila 45 dk yol ve 15 dk giriş çıkış süresini sabah ve akşam olarak hesaba katarsak 11 saat. ölmeyelim diye bir de uyursak 18 saat. kişisel temizlik, tıraş, makyaj vb 1 saat desek 19 saat. sabah kahvaltısı, akşam yemeği kısmen de hazırlığıyla birlikte 2 saat olsa 21. hafta içi dolu dolu 3 saatiniz kaldı. bir de yanında 2 günlük hafta sonu tatili. ev işleri, alışveriş, kuru temizleme gibi prosedürlere de bir vakit ayırmak lazım.
artık kalan zamanda kitap okur, sinemaya ve tiyatroya gider, günlük gazeteleri ve haftalık mizah dergilerini takip eder, ilginiz varsa sporunuzu yapar, bisiklete biner, sevgilinizle ve arkadaşlarınızla vakit geçirir, ailenizi ziyaret eder hatta internette bile zaman öldürürsünüz.
bu yazıyı okumak yerine yeni bir kitaba da başlayabilirsiniz tabi.
yukarıdaki yorum ne yazık ki ortalamanın üstü bir hayat süren yine ne yazık ki şanslı addedilebilecek azınlık üzerinden yapılmıştır. gerisini siz düşünün.
tabi ülke ortalamasını göz önünde bulundurup, bu yukarıdaki adamlara baktığımızda, kitap okuma oranının/isteğinin çok düşük olduğunu da editlemek gerekiyor. şu bir gerçek ki herhangi bir şey okumak çok büyük bir çoğunluğun aklının ucundan bile geçmiyor. -
ayıramamak değil de ayırmamak aslı, a fazla olmuş. dünya devi şirket ceo'su falan da olsa mesela eninde sonunda uyuyor bu dar zamanlı insanlar. demek ki yatmadan önce biraz okur istese. kindle & trafikte geçen zamanlar vs. oralara hiç girmiyorum bile. kitap okumayı o kadar da istememekten kaynaklı sanırım. -
kitap okumak vakit alan bir uğraş olduğu için ancak dizi izlemekten daha çok marjinal fayda sağlaması durumunda ikame edilebilecek bir hobidir. -
sınava hazırlanıyosundur, derste çalışmazsın ama kitapta okuyamazsın böyle iğrenç bi durum -
yemek yemeye, hacet gidermeye, uyumaya zaman ayıramamak gibidir. -
zaman ayrılır. her türlü ayrılır. misal benim başetmem gereken onca şey varken dahi, tuvalette, otobüste, metroda, metro beklerken hatta, ders çalışmaya ara verdiğimde sürekli kitap okurum. asıl mühim olan zaman ayıramamak değil, neden zaman ayırmadığını anlamak. onu kavradığın an zaten otomatik olarak kendini kitapların üzerine atarsın.
ha bir de okuyun ki, yarın bir gün çoluğunuza çocuğunuza anlatacak bişileriniz olsun. -
ygs öğrencisiyseniz çok da normal olan durum. her gün 9 saat okulda vakit geçiririp 30 40 sayfa konu çalışıp bir de üstüne 450 500 soru çözüyorsanız kitap okumaya vakit bulamamanız gayet normaldir.. -
eğer okuma alışkanlığı edinirseniz bir yerden sonra başka şeylere zaman ayıramamaya dönüşebiliyor. hatta çok okuduğu için asosyal bilinenler var. zaman ayıramamak bahane değil bence. -
ciddi bir yoğunluk söz konusu ise uykudan çalınmak suretiyle zaman ayırılabilir. normal bir iş düzeni içinde zaman bölüşümlerini yazarsak şöyle olabilir;
sabah 7:30 uyanış, 8:00 evden çıkış, 9:00-18:00 iş, 19:00 eve dönüş, 19:00-21:00 yemek, duş, dinlenme, internet, sosyal hayat. işte bundan sonra uyumaz da geceye kadar kendine zaman ayırılırsa o arada kitap okunabilir. fakat bu günün yorgunluğu ile birleşirse verim azalır. sabah erken uyanmak da pek kolay değil.
bir de yolculuklar sırasında 1 saat hiç yoktan okunur diye düşünüyorum. bu şekilde bakınca en yoğun kişi bile bir şekilde 2 saat okumaya ayırabilir. tabi canı isterse. bunun filmi, dizisi, arkadaşla mesajlaşması, youreds'te takılması falan da var. ben bu işi zamana değil de sayfa sayısına endekslemekten yanayım. günde 50 sayfa okursak, kalan zamanı istediğimiz gibi değerlendiririz. 50 sayfayı da ne zaman nerde okuduğumuzun bi önemi yok sonuçta. belli bi alışkanlık sonrası aktif okuyucuya dönüşebiliriz.