1. bana göre okunmuş bir kitabın, okunduğu belli olmalıdır ve kütüphaneden, sahaftan aldığım kitaplarda benden önceki okurdan böyle izler olması çok hoşuma gider. Kitapta cümlelerin altını çizmek, önceki okurla ve de önceki kendinle temas etmeni sağlar, o yüzden benim için vazgeçilmez eylemdir.

    kitaba zarar verdiğini düşünmüyorum, çünkü bu eylemi gerçekleştirmek için fosforlu kuru boya kalemi kullanıyorum, fosforlu kalem gibi kağıda zarar vermediği gibi, kurşun kalem gibi eğri büğrü çirkin çizgilere sebep olmuyor, bence bunun için yaratılmış bir icat, kendisini satırların altını çizmeyi seven herkese öneririm.
    Şöyle bir şey:
    fosforlu kuru boya kalemi
  2. ABD'li eğitimci, yazar ve yayıncı Mortimer J. Adler şöyle diyor oggito'daki Kitaplara Nasıl Not Alınır? başlıklı makalesinde:

    "Bir metinden mümkün olan en iyi biçimde yararlanmak için 'satırlar arası' okumak gerektiğini hepimiz biliyoruz. Okumanız sırasında aynı ölçüde önemli bir şey yapmaya, 'satırlar arasına yazma'ya ikna etmek istiyorum sizi. Bunu yapmadığınız sürece, en verimli şekilde okumanız pek de mümkün değil.

    Lafı döndürüp dolaştırmadan söyleyeyim, bir kitabı işaretlemek onu sakatlamak değil sevmektir.

    Size ait olmayan bir kitabı işaretlememelisiniz. Kitabı ödünç aldığınız kütüphaneciler ya da arkadaşlarınız sizden onları temiz tutmanızı bekler, öyle de yapmalısınız. Eğer kitap işaretlemenin faydası konusunda haklı olduğuma karar verirseniz, onları satın almanız gerekecektir. Dünyanın en büyük kitaplarının çoğu bugün basılı olarak bir dolardan da ucuza temin edilebiliyor.

    Bir kitaba sahip olmanın iki yolu vardır. Birincisi, aynı kıyafetler ve mobilyalar gibi, para ödeyerek kurulan mülkiyet hakkıdır. Ama bu satın alma eylemi sahip olmaya yalnızca bir giriştir. Tam sahiplik sadece kitabı kendinizin bir parçası haline getirdiğinizde ortaya çıkar ve bir kitabı kendinizin bir parçası yapmanın en iyi yolu da içine yazmaktan geçer. Şöyle bir örnek konuyu daha açık kılacaktır. Bir biftek aldınız ve onu kasabın buzdolabından kendi buzdolabınıza aktardınız. Ama bu bifteği tüketip kanınıza karıştırmadan kelimenin gerçek anlamıyla ona sahip olamazsınız. İddiam şudur ki, kitapların da size herhangi bir faydası olması için kanınıza karışması gerekir."

    şuna bir bakın. david foster wallace Don DeLillo'nun players kitabını nasıl okumuş. yeni bir kitap yazmış sanki mevcut kitabın üzerine: örnek 1

    fyodor mihailoviç dostoyevski'nin Tatsız Bir Olay kitabına Jack Kerouac'ın aldığı notlara bir bakın: örnek 2

    vladimir nabokov franz kafka'nın dönüşüm'ünü not almanın ötesinde canlandırma yaparak hatta çeviri hatalarını düzelterek okumuş: örnek 3

    gördüğünüz üzere mesele kitap altı çizmeyi epey aşmış durumda. kitabın kanınıza karışması için altını çizin, resim çizin, not alın ve hatta kitabı yeniden yazın sayfaları üzerine. elbette ödünç kitap olmaması koşuluyla. kendi adıma bu ekolün takipçisiyim.
  3. bir arastirma yapiliyorsa ya da paylasmaya deger aforizmalar oldugunu inaniyorsaniz okudunugunuz kitabin altini cizersiniz hatta not bile alirsiniz ama bunu gosteriye dokenleri gorunce kendi adima utandim. bir polisiye kitabi olay olay not alip "bu vuruldu", "bu oldu", "digeri sununla kardes" gibi notlar alip bunu twitterda paylasani gordum. derdiniz ne cok merak ediyorum yazarin radarina girip retweet pesinde kosmanizi anlarim da oturup hos vakit gecireceginiz kitap okuma durumunu niye iskenceye cevirirsin ki. "ben farkliyim" mesaji vermek ugruna daha kac gencimiz kendini rezil edecek meraklar icindeyim. polisiye kitapta en fazla alti cizilecek cumle bulursunuz olenlerin listesini cikarip postitlere yazmak ne kadar salakca birsey. bunun mantikli aciklamasi var mi acaba? kahve, sigara, kitap fotolari bile daha anlamli gelmeye basladi sunu gorunce. okuyorum imaji verme gereksinimi cagimizin vebasi oldu hic okumuyorum diyeni daha samimi buluyorum.