1. (bkz: başlık boş kalmış)

    kitap yazmıyorum, öyle bir hayal var, pembeli membeli bir rüya işte bu da... ama herhangi bir çaba, ele bir kalem alma olayı değil. daha çok "kitap yazmak" hayali değil de "kitap yazmış olmak" hayali belki...

    zaman zaman esiyor ama öyle; diyorum yazdığım onlarca şeyin (şey diyorum çünkü bir adı yok) bir orasından bir burasından kırpsam, ortadan eklesem, onun acısını bunun kahkahasını eklesem üstüne belki bir de bir iki kuple yeni bir şeyler çiziktiririm... oluverir mi ki... sonra diyorum adam sen de! ilkokul faaliyet ödevi mi bu, grapon kağıdı mı elindeki, kes biç yapıştırla kitap mı olur...

    sonra daha güzel bir aşama geliyor : kitabı yazmaktan daha en başından vazgeçiyorum. yazamadığımdan değilmiş de yazmak istemediğimdenmiş gibi bir havalanıyorum. oturup bir iki güzel kitap okuyorum hemen o havalarım sönüveriyor normal bir insana, bir okur'a geri dönüyorum.

    ben böyle uçlarda gidip geliyorum işte arada. son dönem okuduğum alejandro zambra kitaplarının ikisinde; biri yazar diğeri yazar olma hayali olan bir edebiyat öğretmeninin yazma süreçlerinden de bahsediliyordu. işte beni ve bu gidip gelme durumlarını anlatan cümleleri orda buldum.

    anlattığım "yazarım ki ben bunu" bölümü için bu paragraf mesela:

    """"aslında bir roman yazma isteği de yoktu, sadece anılarını üst üste yığabileceği uygun ve korunaklı bir alan bulmayı arzuluyordu. hafızasını bir çantaya tıkmak ve bu çantayı ağırlığı sırtını sakatlayıncaya kadar doldurmak istiyordu.""""
    (bkz: ağaçların özel hayatı - alejandro zambra)

    aslında isteğim /belki sizin de isteğiniz budur: anıları bir yerde derli toplu tutmak, belki bu sevda yalnızca bu istekten ibarettir...

    ve anlattığım vazgeçme bölümü için de bu paragraf:

    """"bir kitaptan bize göre olmadığını anladığımızda vazgeçiyoruz. o kitabı okumayı o kadar çok isteyince yazmak boynumuzun borcu diye düşünüyoruz. birinin çıkıp da okumak istediğimiz kitabı yazmasını beklemekten yorgun düşmüşüz""""
    (bkz: eve dönmenin yolları - alejandro zambra)

    biri hayatımızı anlatsın, düşüncelerimize uygun doğru cümleleri kursun hatta birer aforizma yaratsın istiyoruz. eğer bu yaşa gelip hala "hayatımızı anlatan kitap" ı bulamamışsak veya bir parça olsun bir paragrafla karşılaşamamışsak işte o kitabı ben yazmalıyım diyoruz. belki her şey burdan çıkıyor.bilmiyorum.

    ama sonra vazgeçiyoruz işte, beklemekten bile yorgun düşmüşken yazmak iyice gözümüzde büyüyor...

    ----
    evet işte böyle, bugün kafamı taktığım konuyu çalakalem döktüm buraya. youreads günlük veya youreads saçmalama tahtasıbaşlıklarına da gidebilirdi bu ileti, boş bulunca buraya saçtım işte düşüncelerimi...^:swh^

    okuduysanız umarım pişman etmemişimdir.
    sevgiler.
  2. dostlar, üzerinde çalıştığım bir kitabım var ve bitmesine az kaldı...

    yayınevleri ile anlaşma, gizlilik vs. gibi konularda haliyle pek bilgim yok.

    ilk kez yapıyorum boyle birşey.

    bu konuda önerilere açığım.

    (bkz: kitap yazacaklara öneriler) bu başlıkta pek birşey bulamadım.

    edit: güzel önerileri için verguzbay ve tiryaki adam 'a teşekkürlerimi buradan da sunmalıyım^:swh^
  3. herkesin -tuğçe kazaz'ın, elif şafak'ın, kahraman tazeoğlu'nun ve hatta orhan pamuk'un bile- yaptığı bir benim yapamadığım eylem...
  4. yazacak çok fazla hikayem olmasına rağmen, türlü türlü bahanelerle başlayamadım.
    belki de hayallerimi ertelemekten bunalıp vazgeçmişimdir yazmaktan...

    her gün aklımdan geçmesine rağmen başlamıyorum.

    bu yorumu da bir ümit başlarım diye yazıyorum.
  5. zor eylemdir. azim, bilgi birikimi ve sabır gerektirir. yapmaya çalıştığım şeydir. herhangi bir mesajı olan bir şey yazmıyorum açıkçası. fantastik bir hikaye -ilkel roman- denebilir benimkisine. sadece zevk için yapıyorum ve o kadar ince eleyip sık dokuyarak yazmama rağmen bir sürü yazım ve noktalama hatası, artıdan anlatım bozuklukları var. kitap yazmak çok ciddi bir iştir. geri dönüp onlarca kez yazdığınız şeyi okumanız gerekir. senaryo yazmak iyidir hoştur -ki çok severim bunu- fakat kitap yazmak bundan çok daha zordur ve sabır ister...