1. hem deniz ekosistemi, hem de kara ekosistemi ile bir bütün olarak devrede olan, sınırları politik, idari, yasal ekolojik ve dogmatik koşullara bağlı “kıyısal alan”, son çeyrek asırdır yeryüzünün en önemli konularından biri olmuştur.
    kıyıların sahip olduğu doğal kaynaklar, toplumların ekonomik ve sosyal açıdan gelişmelerinde önemli potansiyeller oluşturmuş ve ilişkili olduğu kentlerin ve bölgelerin kalkınmalarında kıyıyla bağlantısı olmayan diğer alanlara göre daha önemli katkılarda bulunmuştur.
    bu özelliğinden dolayı kara ve deniz etkileşiminin en yoğun olduğu kıyı alanları ve bu alanların çevresinde gelişen kıyı yerleşmeleri, hızlı nüfus artışı baskısı altında yoğun rant çatışmalarının ve spekülasyonların yaşandığı alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
    “kıyı, hem kara hem de denizin kullanışıyla oluşan bir çok faaliyete dönük bir kaynaktır. kıyı çizgisi her iki yanında yer alan tüm eylemlerin tek tek toplamından öte bir eylemler dizisine sahne olmaktadır. geri plandaki tüm ülkesel eylemlerin dış ilişkilerinin bir kısmı kıyı üzerinde gerçekleşir. bir yandan deniz taşıtları üretimi, su ürünleri elde edilmesi ve işlenmesi, önemli yeni ticaret aksları, hammadde ve özellikle petrol gelişine bağlı depolama, işleme ve başka yörelere iletme gibi ekonomik eylemler, kıyının geleneksel balıkçılık, savunma, ticaret işlevlerine yeni boyutlar kazandırmıştır.”
    kıyı alanları kullanım biçimlerine ilişkin yapılmış olan bir diğer sınıflandırma ise şu şekildedir;
    limanlar, tersaneler gibi deniz ulaşımında gerekli olan tesisler,
    sanayi ve ticaret merkezleri,
    balıkçılık ve benzeri deniz ürünleri ile uğraşan işletmeler,
    doğal deniz kaynaklarının araştırılmasına yönelik yapılar,
    dinlenme ve eğlenme amacıyla kurulan tesisler,
    turistik tesisler,
    askeri, eğitimle ilgili ya da yönetsel nitelikteki kamu yapıları,
    yerleşim yerleri,
    ikinci konutlar,
    spor tesisleri


    kıyıyı kullanan sektörlerden biri olan “turizm”, gerek uluslararası, gerekse ulusal düzeyde kazandığı büyük boyutlarla, yatırımları ve iş hacmini geliştiren, gelir yaratan, döviz sağlayan, istihdam alanları açan, sosyal ve kültürel yaşantıyı etkileyen siyasal bakımdan da önemli toplumsal fonksiyonları başaran bir nitelik kazanmıştır. özellikle uluslararası turizmde, turistik harcamalarda görülen sayısal artış, turizmi uluslararası ticaretin en başında yer alan sektörlerden birisi durumuna getirmiştir.
    ancak; turizm sektörü kıyı alanlarını kullanma talebinde olan diğer sektörlerle paylaşım sorunları yaşamaktadır. kıt ve yenilenemez olan kıyı kaynaklarının paylaşılmasında çatışan çıkar grupları ;
    1.sanayi yatırımı yapan bütün girişimciler
    2.turizm sektöründe yatırım yapan büyük sermaye
    3.turizm ve dinlenme yatırımları yapan küçük girişimciler
    4.bir sahil yerleşmesinin turizme açılma öncesindeki sakinleri
    5.emlakçılar-yapsatçılar
    6.orta sınıflar
    7.kıyı arsalarından satın alarak spekülatif değer artışından pay alamayacak gelir düzeyindeki emekçiler ve marjinal kesim mensupları
    8.kamu bürokrasisi olarak sınıflandırılmıştır.


    kıyıların hem kara hem de deniz arasında bir geçiş bölgesi olması ve bulunduğu bölgenin , kentin ve hatta ülkenin sosyal ve ekonomik hareketlerinde önemli role sahip olması , kıyıyı önemli bir kaynak haline getirir. bu sebeple kıyıların sahip olduğu potansiyelden kaynaklanan avantajların , ilişkili oldukları kıyı yerleşimlerinin doğal , sosyal , ekonomik ve mekansal gelişimlerinde belirleyici olduğu düşünülebilir.
    bu potansiyel kullanılırken ortaya bazı olumsuzluk ve çatışmalar çıkabilir. bunları turizm faaliyetleri , kıyı alanları ve kıyı yerleşimleri olarak özetlemek gerekirse ;
    yerel toplumun yerleşik kültürü ve yaşam biçimi ile turistik amaçla gelenlerin davranış biçimi ve değerleri arasında yaşanan uyumsuzluklar,
    turizm etkinlikleri ile kıyıdaki balık çiftliklerinin birbirine olumsuz etkileri
    turizme açılan kıyı yörelerinin tarihsel ya da doğal çevre değerlerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya gelmesi,
    turizm alanlarında, düşük gelir gruplarının kıyılardan yararlanma olanaklarının azalması,
    kıyı yerleşmelerinde, sektörel değişmelerden kaynaklanan sosyal ve ekonomik sorunlar, örneğin tarım ve balıkçılığın yerine turizm sektörünün tercih edilmesi,
    kıyı yerleşmelerinde turizme bağlı olarak artan mevsimlik nüfus artışları karşısında, yerel kamu hizmetlerinin karşılanmasında karşılaşılan sorunlar,
    turizm alanları çevresinde “mevzii planlar” biçiminde parça parça oluşan kooperatif gelişmeleri ya da yazlık sitelerin oluşturduğu yerleşmeler.


    bu durumlar göz önüne alındığında “turizm”, döviz kazandırıcı ve istihdam yaratıcı özelliği ile ekonomik, insanların dinlenme ihtiyacını karşılayan ve farklı kültürleri bir araya getiren yönleriyle sosyo-kültürel, değişimlere neden olmakta ve yarattığı kaynak kullanımı talepleri ile de çevreyi önemli boyutta etkilemektedir.
    dolayısıyla kıyı alanları ve kıyı yerleşimlerinde, turizm sektörü ve bu alanlarda faaliyet gösteren diğer sektörler arasındaki ilişkileri düzenleyen, kıyı yerleşimlerinin ekonomik, sosyal ve fiziksel verilerini değerlendirerek, hem kara hem de deniz ortamındaki planlar, yatırımlar ve faaliyetleri ve bunların mekansal etkilerini düzenleyecek önlemlerin alınması , bu alanlardaki çatışmaların en aza indirilmesi açısından önem kazanmaktadır.