• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.63)
ko to tamo peva - slobodan sijan
2. dünya savaşı sırasında 8-10 kişinin bir otobüsle belgrad'a olan yolculuklarını konu alan ve 2 dünya savaşının toplumlara ve sanata olan etkisinin açık şekilde görülebileceği sırp filmi.


  1. 5 nisan 1941 tarihinde geçen bir otobüs yolculuğunu konu alan, 1980, sırp yapımı film.

    1941; sırp, hırvat ve sloven krallığı'nın birleşiminden oluşan yugoslavya krallığı'nın nazi almanya'sı tarafından işgal edildiği yıl. film, almanların yugoslavya'yı işgal ettiği, binlerce yahudi, çingene ve sırp'ın katledilmeye başlandığı bir dönemi anlatıyor.

    filmdeki simgesel anlatımların yanı sıra devlet otoritesinin iyice zayıflayıp herkesin kendi hakkını kendi kurallarıyla korumaya başlaması, kuralların korunması adı altında kişisel çıkarlara göre eylemlerde bulunulması, hastalıklı bir toplumsal yapı, bu hastalıklı toplumun taşıyıcılarının bir yerde, bir şekilde zarar görmeye mahkum olması, genelgeçer ahlak kurallarının mutlaka sorgulanması gerekliliği, önyargıların kişilerin hayatındaki yeri ve diğer insanlara etkisi, insanların domuzlarla aynı otobüsü paylaşması, devletlerin çıkarları nedeniyle insan ve hayvan arasındaki farkın giderek azalması gibi ayrıntılar dikkat çekici. 

    filmin bazı sahnelerinde aklıma george orwell'in "hayvan çiftliği" romanının son cümlesi geldi: "hayvanlar domuzlardan insanlara, insanlardan domuzlara bakarken, hangilerinin insan ve hangilerinin domuz olduğunu seçemez olmuşlardı." her ne kadar oldukça eğlenceli anlatılsa da savaşın kimin insan kimin domuz olduğunu seçemez duruma gelmemizdeki rolü üzerine düşünmemizi isteyen bir film gibi geldi bana.

    bir de... film boyunca barış şarkısını söyleyenlerin suçsuz yere aşağılanan, dayak yiyen çingeneler olması ilginç değil mi?
  2. orijinal adıyla türkçesi birlikte söylendiğinde kulağa oldukça şiirsel gelen film. ko to tamo peva/kim şarkı söylüyor orada?

    köhne bir otobüsle yolculuk yapan ve her biri ayrı telden çalan bir grup insanın yaşadıklarını anlatıyor görünse de üzerine sayfalar dolusu çıkarım yapılabilecek bir film.

    şarkıcılık hayali kuran "aşk doğru anda gelnezse hiç gelmemiş gibi olur" diyerek arabadaki geline asılan bir adam, denizi görmek için kaçıp evlenen bir gelin ve onun kocası, "hastalandığımdan beri beni kimse sevmiyor" diyen hasta bir adam, disiplinsizlikten yakınan bir alman hayranı, askerdeki oğluna para göndermek için yollara düşmüş bir ihtiyar, bir avcı, bir papaz, iki çingene, otobüs sahibi ve yarım akıllı oğlu.

    sıradan bir otobüs yolculuğundan çok insanın bin bir türlü hali anlatılıyor. çingenelerin film boyunca söylediği şarkıların sonunda tekrar ettikleri "keşke tüm bunlar bir rüyadan ibaret olsa." cümlesi hem insanlar arasındaki küçün savaşlar için hem de gerçek anlamda savaş için söylenmiş gibi.

    son yıllarda yaşadıklarımızın ve içinde bulunduğumuz çıkmazların bir filmi yapılsa hislerimizi anlatmak için bundan daha iyi bir cümle kurulamaz sanırım.