1. çin'de yaşamış bir bilgemizdir kendisi. devlet adamı olmasına istinaden "insan sosyal bir varlıktır" düşüncesinden yola çıkarak felsefesini (öğretisini) oluşturmuş diyebiliriz. bireyleri sosyal ilişkilerindeki rollerinin meydana getirdiğini düşünmüş ve bu doğrultuda batı filozofları gibi doğayla falan ilgilenmemiştir. hayat hakkında bilgimiz yokken ölüm hakkında nasıl olacak da bilgimiz olacak demiştir.toplumlar yok olduğunda geriye birey ya da benlik diye bir şey kalmadığını savunmuştur.tek derdi insanın toplum içindeki davranışı, sosyal hali ve erdemi olmuştur. "üstün insan" ya da "yüce insan" öğretisi ile 4 ana maddeyi tanımlamış (ebeveyne saygı, insancıllık ve merhamet, adalet, ayinler) ve bunları gerçekleştirmenin önemini savunmuştur. bunu yaparken üstün insanın soylulukla alakası olmadığını da araya sıkıştırmış ve sınıf ayrımı ile mücadele etmiştir. ideal denge ve ahenkten bahsederek insanların zevk, kızgınlık, keder, neşe gibi duygulara kapılmamaları gerektiğini "denge" unsuruyla, bu duyguları yeri ve zamanı geldiğinde dozunda yaşamayı da "ahenk" unsuruyla anlatmıştır. bilgiye ve erdeme önem verir. toplumda hiyerarşik bir düzeni vardır, örneğin kadın kocasına saygı göstermeli, genç yaşlıya saygı göstermeli, çocuk ebeveyne, vatandaş devlete saygı göstermeli itaat etmelidir. konfüçyüs'e göre bir kişi her şeyi iyilik doğrultusunda yapmalıydı. konfüçyüsün öğretisi bir din değil etik felsefedir.

    bir de şöyle ilgi çekici bir mevzu var ;
    analektlerinin her paragrafının 140 karakter civarında olması, her zaman derin mesajlar vermek için basit cümleler kurması, kelimelerinin kendi görüş ve felsefesini yansıtması, 3 bin öğrencisi olması, yardımseverlik çağrısında bulunması gibi nedenlerle konfüçyus'un mikroblog sistemini ilk kullanan kişi olduğu iddia edilebiliyormuş.
    http://www.ntv.com.tr/arsiv/id/25444262
    abi