• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.23)
kumarbaz - fyodor mihailoviç dostoyevski
dostoyevski vicdansız yayıncısı stellovski'yle yaptığı sözleşme gereği kumarbaz'ı bir ay içerisinde bitirmek zorundadır. aksi halde gelecekteki tüm romanlarının yayın hakkını elden çıkarmış olacaktır. acelesi yüzünden romanı kendi eliyle yazamaz ve yanına daha sonra evleneceği anna grigoryevna'yı alır. kumarbaz, yirmi beş günde bitirilmiş olsa da tüm yaşama yayılmış bir deneyimin, dostoyevski'nin kendi kumar tutkusunun ürünüdür. stellovski, dostoyevski üzerinde oluşturduğu kâbusla bir taraftan dostoyevski'yi, daha sonra evleneceği anna'yla kendini keşfettiği bir yolculuğa çıkarır, diğer taraftan edebiyat tarihine ölümsüz bir eser kazandırmış olur. (tanıtım bülteninden) (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. kumarbazın iç dünyasını, kafasında dönenleri, o anki stres-heyecan-adrenalin-zevk gibi karmaşık hisleri okura tamamen yansıtan, muhteşem bir dostoyevski eseri. büyük konuşmak istemem ama, olay örgüsü ve karakterlerin enteresan yönleri ile yazarın belki de en renkli eseri.
  2. tolstoy kendisi için kalemini tanrı tutuyor tarzı bir şey söylemiş. zaten bu kitabı 25 günde tanrıdan başkası bitiremezdi galiba. gerçi 24 günde bitirip 1 gün tatil yapmış da olabilir. son olarak gerçekten sevdiğim bir söz vardı içinde (yazmı bitirmeden önce anlamında son olarak.)

    "öyle sanıyordum ki, şu eski çağlarda, erkek yerine koymadığı için kölesinin karşısında çırılçıplak soyunan bir imparatoriçenin gözüyle bakıyordu bana..."
  3. ilk olarak 2012'de okuduğum kumarbaz'ı kronolojik dostoyevski okumalarımda ikinciye okudum. kurgusal olarak çok sağlam olmasa da çok etkileyici tespitlere sahip kitap. bunlardan bazıları:

    "insanın bazen en çılgınca, en olanaksız bir düşünceye kapılıverdiği, ona bel bağladığı olur. öte yandan bu düşünce, kuvvetli, içi yakan bir arzuya sahip olduğunuz zamana rastlamışsa bunu kaderin size hazırladığı önüne geçilmez bir alınyazısı gibi görürsünüz. belki de bu bir önsezi ile iradenin olağanüstü çabasının birleşmesi, kendi hayalinizle zehirlenmeniz ya da başka bir şeydir."

    "gerçekten insan en iyi dostunu karşısında küçülmüş halde görmekten zevk alıyor. zaten dostlukların temeli çoğunlukla böyle küçümsemelere dayanıyor. bu pek eski ve her akıllı adamın bildiği bir gerçektir."
  4. şöyle bir şey söylenir; dostoyevski kendisi de kumar oynadığı için bir kumarbazın ruh halini çok iyi anlatmış. (tam bu değildir cümle şu an o yoruma bakamadan yazıyorum) bu aslında bir övgü ama ben övgüyü bir adım daha ileri götürmek istiyorum; dostoyevski ömründe hiç kumar oynamasaydı da bir kumarbazın ruh halini yine bu kadar ustalıkla anlatabilirdi, çünkü o dostoyevski. bildiğim kadarıyla hiç cinayet işlemedi kendisi yine de raskolnikov' un ruh halini anlatırken insan ister istemez 'dostoyevski hayatından gerçekten birini öldürdü mü yoksa' diye düşünmeden edemiyor. onun için en güzel yorumu tosltoy yapmış belki de: ''onun(dostoyevski' nin) kalemini tanrı kullanır.'' bu yorumla tolstoy basit bir övgüde bulunmuyor, o çok iyi bir yazardır minvalinde bir şey söylemiyor. bana kalırsa tolstoy, ''sadece tanrı bir insanın ruh halini, pişmanlıklarını, aklından geçenleri dostoyevski kadar iyi bilebilir'' demek istiyor.

    bu kitapla ilgili şöyle bir hikaye anlatılır. dostoyevski' nin çok borcu varmış, dolayısıyla çok kısa bir süre içerisinde bir kitap yazması gerekiyormuş ve bunu yazmış hemen. bu hikayeyi anlatan kişi kitabı küçümsemek için, dostoyevski' nin hissederek değil de para karşılığı yazı yazdığını ifade etmek için anlatmıştı hikayeyi. dostoyevski' nin dönem dönem para karşılığı sipariş üzerine yazdığı hatta rivayete göre kitapları daha çabuk tamamlayabilmek için katip tuttuğu bilinir. yine de bu benim gözümde dostoyevski' yi küçültmez aksine yüceltir. düşünün şimdi; bu adam sipariş üzerine, belirli bir zaman diliminde, herhangi bir ön hazırlık yapmadan bunları yazabiliyorsa bir de üzerine düşünüp yazdığında ortaya neler koyabilirdi acaba? nitekim suç ve ceza çıkıyor ortaya bahsettiğim şekilde yazdığında.

    edit: ''dostoyevski' nin dönem dönem para karşılığı sipariş üzerine yazdığı hatta rivayete göre kitapları daha çabuk tamamlayabilmek için katip tuttuğu bilinir.'' demişim de nereden bilinir? cevap yok işte. sağdan soldan duyduğumu gelip nesnel bir bilgi gibi aktarmışım. (bkz: kendi capimda) nickli yazarımız uyardı.

    !---- spoiler ----!

    ziyadesiyle yanılıyorsunuz.
    dostoyevskinin biyografilerini ve mektuplarını okuyacak olursanız. asla para ve sipariş için kitap yazmadığını göreceksinizdir. yazacak olduğu kitap için avans almıştır. o kitap, kurgu zihninde tasarlanmış ama kağıda dökülmemiştir bunun için avans almıştır. ama ben sana şu meblağda para vereyim sen bana kitap yaz gibi bir durum söz konusu olmamıştır.

    !---- spoiler ----!
  5. sadece kumar tutkusu değil, aşkı ile kumar tutkusu arasındaki geçişi de güzel aktarıyor. kumar bağımlısı oldukça, yaşadığı aşk azalıyor.
  6. ilk olarak ilkokul yıllarımda basit bir versiyonunu okumuştum.daha sonra iş bankası kültür yayınları basımı elime geçti ve oradan okudum.işte tam anlamıyla o okumadan sonra kitabı anladım.üstelik kitabı okurken bir ay gibi bi kısa sürede yazması gerektiğinden de haberim yoktu.bitirdikten sonra çok şaşırmıştım.dostoyevski müthiş anlatımıyla bütün karakterleri,ruh hallerini iliklerinize kadar hissettiriyor.kumar sahnelerinde bu kadar heyecanlanacağımı hiç tahmin etmezdim.diğer romanlarında olduğu gibi rus milliyetçiliği yine hissediliyor.

    "alman idolüne tapmaktansa, bütün ömrümce bir kırgız çadırında göçebe yaşamı sürmeyi yeğlerim!''

    "yolculuktayken bütün polonyalılar kont olur."

    "burjuvazinin tam ortasında,(paris) her meteliğin ince ince hesaplandığı, dünyanın en çıkarcı çevresinde yaşıyordum."

    kumar konusunda muzdarip olan yazarın kumar borcunu ödemek için kaleme aldığı söylentiler arasında. kitabı okuduktan sonra insan acaba diye düşünüyor.

    kitabın felsefesini dostoyevski'nin harika diliyle son satırlarından anlamak mümkün.

    !---- spoiler ----!

    ah harika bir azim örneği olmuştu doğrusu: her şeyi kaybetmiştim, her şeyi... kumarhaneden çıktım, şöyle bir yokladım sağımı solumu.. yeleğimin cebinde bir gulden kalmıştı. ''iyi o zaman , yemek param varmış !'' diye düşündüm, ama yüz adım gittikten sonra kararımdan cayıp geri döndüm. bir guldenimi manque'a koydum(bu kez manque'a koymuştum nedense)... insan yabancı ülkede yapayalnızken vatanından, dostlarından uzakta, o gün ne yiyeceğini bile bilmez haldeyken , son, en son guldeniyle kumar oynadığında gerçekten özel bir duyguya kapılıyor! kazandım ve yirmi dakika sonra cebimde yüz yetmiş guldenle kumarhaneden çıktım.işte size bir gerçek efendim!bazen sol gulden bile değerli olabilir!ya o esnada cesaretimi kaybetseydim, ya karar vermeye cüret edemeseydim?
    yarın, yarın her şey bitecek

    !---- spoiler ----!
  7. 25 gunde isler aksamasin diye bu eseri birakmak nasil bir histir dostoyevskiyi ote dunyada bulup sormak istiyorum. kumarbazin hissiyati oldugu gibi bize geciyor, tabi bunda kendisinin de kumarbaz olmasinin etkisi ne kadar bilemiyorum.
    abi
  8. kitabin icerigi, anlatimi yeterince etkileyici iken, bir aydan kisa surede yazilmis olmasi dostoyevski'ye olan saygimi katlamistir.
  9. !---- spoiler ----!

    kitabı okuyacak aşık gençlere uyarılar içerir

    !---- spoiler ----!
    kitaptaki polina karakteri yaptığı her hareketle kezbanların atası olduğunu gösteriyor. kahramanımız aleksey ivanoviç ise bu kezbanin peşinden koşarken insanı çileden çıkaracak kadar aptallaşabiliyor. çağımız kezbanlarıyla derin yarası olan alekseylerimiz bu kitapta daha da kötü hissedebilirler, uzak dursunlar.
  10. dostoyevski okumayan varsa eğer (kimileri klasik okumaktan çekinir) bununla başlasın. gerisi gelir zaten.