• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (7.64)
la finestra di fronte - ferzan özpetek
italya'da yaşayan ferzan özpetek'in ödül rekoru kıran son filmi 'karşı pencere', dokuz yıldır evli ve iki çocuklu genç bir kadın olan giovanna ile kocası filippo'nun tesadüfen yolda yaşlı bir adamla karşılaşmalarıyla başlıyor. hafızasını kaybeden yaşlı adamın hayatlarına girmesiyle genç kadının da yaşamı değişmeye başlıyor. evliliği pek yolunda gitmeyen genç kadının karşı pencereden gözlediği komşusuna duyduğu platonik aşk ve yaşlı adamın geçmişten yansıyan kırık aşk hikayesi ikisin de yaşamlarını etkilemeye başlıyor. genç kadın için artık yaşamını sorgulama zamanıdır. acaba karşı pencerelerden bize görünen yaşamlar neden cazip gelir, kendi yaşamlarımızı değiştirmek o kadar zor mudur? ferzan özpetek bu dördüncü filmde, hafıza, aşk ve yaşam üzerine duygusal bir sorgulamaya giriyor.


  1. ferzan özpeteğin 2003 yapımı filmidir. yönetmen her ne kadar türk yönetmen olarak anılsa da yaptığı filmlerin türkiye ile uzaktan yakından tek alakası sezan aksu şarkılarının çalması. ayrıca kendileri italya da yaşamakta ve orda sinema yapmaktadır. türkiye ye bakışı çektiği filmlerden yola çıkarak türkiye içinden bir bakış değil oryantalist bir bakış açısı vardır. bunun belirgin bir şekilde görüldüğü filmlerinden biri harem suare dir.

    özpetik in filmlerinde kullandığı bir başka konu ise eşcinsellik üzerinedir. bunu karşı pencerede kırık bir aşk hikayesi şeklinde görmekteyiz. filmde hafızasını kaybeden yaşlı adamın sevdiği kişiye ulaşamadığını biliriz. ama seyirci bu kişiyi hep kadın olarak hayal eder. bunun erkek olduğunun ortaya çıkmasıyla yönetmen seyirciyi ters köşeye yatırır ve bizim aslında toplumsal normların ne kadar içinde olduğumuzu da göstermiş olur.

    karşı pencere filmi her ferzan özpetek filmi gibi sıkmayan su gibi akıp giden filmlerden. yönetmenin filmlerinde en çok beğendiğim zaman geçişlerinden birini de karşı pencere de kullanmış.

    !---- spoiler ----!

    fırıncının adamı öldürdükten sonra sokağa çıkması ve sokakta koşuştururken kanlı elleriyle duvara dokunmasıyla duvarda parmaklarının izi kalır bu izin yavaş yavaş 1943 lü yıllardan günümüze geçer.

    film ilk sekansıyla izleyenleri direk filme kilitlemektedir. bir boğuşmacayla başlar ve fırıncının iş arkadaşını öldürmesiyle devam eden bir gerilim vardır.

    !---- spoiler ----!

    filmde insanların bir şeylerden ders alamaması hem toplum olarak hem de bireysel olarak. bu konuyu da bellek kavramı üzerinden aktarmaya çalışmış. bunu desteklemek içinde alzheimer hastası olan bir kişiyi kullanmış.

    yönetmen karşı pencere ve komşuların birbirini gözetlemesi üzerinden bir hikaye işlemiş. yani insanın en temel iç güdülerinden biri sayabileceğimiz başkasını röntgenliyip onun üzerinden düşüncelere daldığını görmekteyiz karakterlerin. bu yönüyle film alfred hitchcock un arka pencere filmiyle ortak noktası bulunmaktadır.

    filmde oynayan serra yılmaza da ayrıca bir parantez açmak lazım. italyan aksanıyla filme çok iyi yakışmış ve rolü her ne kadar yan bir rol olsa da hakkını vermiş.
  2. içinde birden fazla hikayenin döndüğü filmleri oldum olası sevmişimdir. the godfather ıı'nin güzel yanı da budur biraz. ferzan özpetek de bu kurguyu oldukça iyi sağlamış filminde.
  3. filmin sonunda

    !---- spoiler ----!
    "...ayrılmak zorunda kaldığımız sevdiklerimizin bir parçasını bizle bıraktığı doğru mu? eğer öyleyse içim biraz daha rahat edecek çünkü hiç yalnız kalmayacağım. anılara sahip olmak belki bu demek..."
    !---- spoiler ----!

    diyordu.

    ancak sanırım filmin kendisi anılarda iz bırakma konusunda benzer bir güce sahip değil ne yazık ki. bu akşam bir vesileyle izlediğim bu filmi yıllar önce zaten izlemiş olduğumu ancak filmin sonlarına doğru, o da hayal meyal hatırlayabildim.