1. armstrong'u kokusmus bi sistemin zavalli kurbani olarak gormek yanlis olur... dogru, bisiklet sporu taa 1900lerin basindan beri uckagitcilikla ic icedir, 1950lerden sonra ise sistematik bi sekilde kokusmustur, ama armstrong da o sistemi bizzat kokusturan (ulen ne cok kokusmak dedim), temiz kalmaya calisanlari tehdit eden, ilk gencliginden beri rakiplerine rusvet vermek dahil kazanmak icin her yolu mubah goren, annesi dahil, hayatindaki hemen her insani isine yaramadigi ilk anda savurup atan bencil, kindar ve tehlikeli bi adam...

    ben de cok saglam saydirdim hakkaten, yalniz abd'de toplumun olaya bakisi cok sasirtici... daha bi kac yil oncesine kadar amerika'nin gercek superkahramani iken su an yerden yere vurulmakta... dul bir annenin tek basina binbir zorlukla yetistirdigi azimli bisikletci cocuk hikayesi yerini, yillar icinde 3 farkli adamla evlenip onlarin maddi ve manevi destegini kullanan firsatci bi kadinin alabildigine simarik ve ahlaksiz sporcu oglu hikayesine birakmis durumda... hangi hikaye dogru, tam olarak kestirmek zor... muhtemelen gercek ikisinin arasinda bi yerde...
  2. spor tanrısı.
    evet doping yaptığını itiraf ettikten sonra hepimizin ( hepimiz derken her zaman nefret eden italyan ve fransız bisiklet cenahını saymıyorum ) hissettiği o aldatılmışlık duygusu, tv başında heyecanla izlediğimiz anların hepsinin yalan ve tamamen hırsızlık olduğunu kabul etmemek ve okkalı bir küfür sallamamak elde değil. ama size kazık atmasına rağmen hala sevdiğiniz ve 'ne güzel günlerdi be' dediğiniz bir kadın ve ya erkek kimin hayatında yok ki ?
  3. hıncal uluç'un yıllar boyunca ''işte azmin zaferi'' diye her sporcuya örnek gösterdiği, 1 ocak sabahı bile sabah 5 te kalkıp şu kadar kilometre yol yapıyor aslan parçası diye babaladığı, sonunda başarılarının hepsinin dopingten kaynaklandığı belli olunca hiç sesini çıkartmadığı dopingci.