1. my least favorite life dinlerken aradığım karamsarlığı bulduğuma emin olmuştum. fiona apple ın gerçek, o vıcık neşesinden kaçabilmiş sesi diye de sevinmiştim. o bar, o tabure, o iki adam. birebir tercümesi veya tercümesinin versiyonları, anlatılmak istenenin içeriğini türkçede karşılayamıyor.

    şu an yaşadığı hayatı, daha önce yaşadıklarını özleyerek/nefret ederek anmak. şimdiyi anmak. kendi şimdilerdenizden büyük bir yığın yaptığınızda, zaman diye bir ölçüye gerek kalmadığını farkettiğinizde, yaşadığınızı ve öldüğünüzü gösterir miktarda ölçü birimlerinizden, saat, gün ve yıllarınızdan yoksun kalınca, bu hayat hakkaten en az sevdiklerinizden.

    ama aradığımız karamsarlığın kaynağı lera lynn değil. bu, kendisinin de gayet net bilinmesini istediği, yersiz ve gevşek bir gerçek. "kesinlikle kendimi oynamıyorum. dizinin nasıl göründüğü ile ilgili. her karakter bozuk, çarpık, kaybolmuş" . sağlaması gereken uyumu dinledik yani. ilk tanışmalarında nic pizzolatto; mantıklı değil, neden bir batakhanede bu güzel müziği dinleyelim, uyumlu olman için sana 3. göz yapmamız gerekebilir derken, uğradığın makyajı keşke "saçıma yağ bile koydular yha" diye anlatmasaydın lera. tüm bu karanlığın senden geldiğini sanmıştım ben.

    karanlığın kaynağı, kelimelerinin sahibi rosanne cash. evet johnny cash in kızı. lying in the sun ile lera nın sesine taktıktan sonra, true detective için haleti ruhiye tasarlarken, lydia mendoza yı lera ya sunup, bunu nasıl diziye sesiyle tercüme ettirmesi gerektiğini düşündürten t-bone burnett. ve tüm bu işbirliğini, tek bir ipucuyla başlatan nic pizzolatto. karga olarak geri ölen -evet, dönen değil- bir sevgiliyi düşün ve bul, ve yaz, ve söyle. düşününce zaten tek kişi için fazla yoğun ve balçık gibi bir ruh hali.

    çok hakkını yemeyeyim lera, t-bone bennett, john fante ve james m. cain i düşünerek yıkıkların içinde bir kilise ile ilgili şarkı yazmanı istediğinde, gerekli kesikler atıldığında güzel kanıyorsun.

    ama insan kurcalayınca buluyor sanırım, acının kendisine bu kadar uzak biriyle, yeterli doğru yönlendirme ile kendi kendini ifade edebildiğini. koca bir insanı sadece enstrüman olarak kullansanız dahi, sesini duyurmakta hiç zorlanmadığını.