1. ülkemizin başlıca problemi. ülkemiz demeyeyim ortadoğu coğrafyası olarak değiştireyim pardon. insanların enerjilerini tanımlayan bu kelimeyi, içinden çıktığımız toplum yüzünden korkunç bir şeymiş gibi kullanıyoruz. cinsel enerjinin bastırılmışlığıyla alakalandırılan her şey başa bela zaten buralarda. amacım ülke kötülemek değil ama berbat bir haldeyiz. toplumun alt tabakasından görece iyi durumdaki orta, üst tabakalarında bile hal böyle. kontrol mekanizmamızın zayıf olmasının nedeni de din. din yüzünden aydınlanma çağı yaşayamadık, batıya da ayak uyduracağız derken saçma sapan bir toplum olduk. aydınlanma, teknolojik ilerlemeden çok halkın etnik kimliğini buna uyarlamasıyla anlaşılır. etnik kimliklerimizse hala arada kalmışlıklarla can çekişiyor. bu kimlikler bastırılmışlığın etkisiyle omuzlara, ayağa, bacağa çekim duyabiliyor. kelimelere dökünce çok çirkin biliyorum. bu çirkinliğin sebebi insan bedeniyle kurduğu ilişkide. rönesansla birlikte batıda sanatçı, bilim adamı gibi öncü insanlar vücudu keşfetmeye başladı. bu bedenin, organların doğayla olan ilişkisini inceledi. örneğin da vinci'nin ceset çalıp bunları incelemesi bedeni fetişleştirmemesini ve bunu insanlığa aktarmasını sağladı. çünkü meme, burun hiç fark etmez bunların bir işlevi olduğunu ve bundan fazlasını simgelemediğini gösterdi. gaetano zumbo ya da rembrandt gibiler de bunu devam ettirdi. rembrandt'ın anatomi dersi tablosu insan vücuduyla kurulan ilişkilerin sosyal bir yansısıydı sadece. sözü çok uzattım ama bedenin bizde yarattığı simgeyi aşamadığımızdan libidinal enerjimizi nereye kanalize edeceğimizi şaştık. erkek doktora eşini götürmeyen erkek imajı bile bunu gösteriyor.
    sezgi
  2. sigmund freud tarafından ortaya atılan,insana yaşama gücünü veren enerji için kullanılan terim.
    insanın davranışlarının temelini oluşturan cinsel içgüdüdür.
  3. şüphesiz insan soyunun devamını sağlayan yegane şeydir. seks gibi iğrenç bir ekşını bile yaptırabiliyor ya bize, helal olsun, ne diyeyim!
  4. aynı zamanda bir dergi
  5. bu konuyla alakalı anılarımı hiç sormayın hiç. aslında kafasına basmam gereken nokta tam da burası ama aslında burası mı yoksa bir şeyler bir sonuç mu? en son eski psikiyatrımın verdiği ilaçla işler karışmıştı. sonra başka ilaç içtim toparladım. sonra yine karıştı işler. boşverelim en iyisi. birgün de büyük pot kırdım. bir kişisel gelişim tarzı kitaptaki depresyon testini yapıyoruz ablam eniştem ve ben. depresyon testi yapıyoruz. en düşük puan 0 veriliyor sorulara. en yüksek 4. ben önceden 79 puanla mı ne aşırı depresyonda çıkmışım. ben her soruya cümleye 4 diyiveriyorum. eniştem neyse ki başka puanlar söyleyebiliyor. sonra karşımıza bu konuyla ilgili bir soru çıkıverdi. benim de yanlışlıkla ağzımdan kaçtı: "bu soruyu geçelim en iyisi." sonra eniştem boşver ikimize de 0 ver dedi. sonra test bitti. ablam bak eskisinden puanın düşük çıktı dedi bana ama yine aşırı depresyonda çıktım. içimden de o soruya 0 verdik 4 verince daha yüksek çıkıyor demedim tabii. olsun be dostum, güzel günler göreceğiz güneşli günler.
  6. dergi olanını alayım mı almayayım mı diye araştırdım biraz ama almaya değmez gibi duruyor, bu yönde bir kaç yoruma rastladım.

    gene de okuyan birilerinin görüşlerini duymak isterim. hemen karar vermemek lâzım.
  7. sigmund freud tarafından ortaya atılan iki dinamik vardır. bunlardan biri eros diğeri thanatos olmakla birlikte eros aynı zamanda libido olarak adlandırılmaktadır. libido dinamiği insana yaşama gücünü veren ve bastırılmış duyguları ateşlemektedir. tam tersi olan thanatos ise intihar, sadomazoşizm gibi kavramları açıklığa kavuşturmaktadır. eros yapıcı, thanatos yıkıcıdır.