1. “Dünyanın nasıl olduğu değildir gizemli olan; olmasıdır” der Wittgenstein Tractatus’da. Nedeni dil’dir; dilin çift yönlü doğasının taşıdığı muamma. Açıklıktaki gizemin, belirişteki sakınımın çift yönlülüğünden kaynaklanır muamma. Heidegger’in giderek daha fazla dile dönmesinin nedeni de, muammanın bizzat dille ilgili -ve dilden dolayı- olmasıdır. “Varlık” ile “varoluş” arasındaki mesafe, “gerçek zaman” ile “kavram olarak zaman” arasındaki uçurum kapatılamıyordur. Dil, bu yanıyla, bir “iletişim aracı” olmanın ötesinde ve öncesinde, “hakikat” veyahut da “dünyanın hakikati” meselesidir. “Hakikat”, Varlık’ın açıklığı, başka bir deyişle belirişidir, ancak aynı zamanda gizemin, hakikat-olmayanın da içerilmesiyle mümkün olur beliriş. Dil, varlığın zuhur edişi olarak hakikatin sahnedir; bu sahnede, ışık ve karanlık koşullanmışlık halinde belirir. Heidegger’in deyişiyle “aletheia”(hakikat) “saklı olanın örtüsünü kaldırmak” şeklinde ifade edilirse de, bu bir ele geçirme, mahfuz olanı zaptepme durumu değildir; her “metin” ontolojik bir gedikle maluldür, sır açıklıktan daha eskidir, muamma belirişten daha öncel, hakikatin kırılganlığının kaynağını buralarda bulabiliriz. “Lichtung”, belirişin koşuludur Heideggerci terminolojide, varlığın dilde tezahürünün; ancak, dil “saklayarak açığa çıkarıyor” ya da “açığa çıkarırken saklıyor”dur. Varlık, dilde kaybolur ve bu kayboluş, varlığın ancak dilde görülebilir, “açığa çıkabilir” olmasıyla tamamlanır. Aletheia‘nın köken olarak lethe‘nin olumsuzlanışından türetildiğini de kaydetmek yerinde olur “dil muamması”nı düşünmek açısından. Örtünün kaldırılması olarak hakikat, ifşa edilenin kapalılıktan ya da unutuştan çıkarılmasıdır, ancak “hakikat ifşa olurken kendini gizler” der Heidegger aynı zamanda; çünkü, mevcudiyet namevcutluktan mürekkeptir.

    kaynak: https://mutlaktoz.wordpress.com/