1. yine arkamda bıraktım geri döndüm. burnumda tüten memleketim.
    cakal
  2. burda olan biri olarak söylüyorum ama kışın gelmeyin bence:( zatüre olucam diye korkuyorum, hava epey soğuk, elimi montumdan çıkaramıyorum. böyle para çıkarmak için çantamı açıyorum, çantadan soğuk hava dalgası suratıma vuruyor haha

    onun dışında her yeri gezmeniz için 2 gün bile yeter küçük ülke. ucuz da. kiliseleri muazzam, her adımda bir müze ve kahve dükkanı. kahve simgeleriymiş sanırım insanlar sabahtan akşama kadar kahve içiyor.

    20 kişiden ancak 2 kişi ingilizce biliyor, ki beni çok zorlayan bir durum, her yer kiril alfabesi, bişey de anlamıyorum. rusça sözlük neyim alın yanınıza. bi de insanları çok soğuk. bişey soruyorum ya yere ya havaya bakarak cevaplıyor, hemen hızlanıp gidiyor. bunu da sordum genel olarak bana mı kasıtlı diye, türkleri sevmiyorlar dediler.

    suşi seven biri olarak hayatımın en lezzetli ve ucuzlarını burda yedim, sabah akşam yiyorum hatta, paket yaptırıyorum gece için, öyle leziz:)

    otobüsleri ilk görünce şoka girdim, hani bir arabaya hurda dersiniz o da seviyedir, bu otobüsler hurda bile değil, dökülmek üzereler. burda yaşayan bir türke sordum sebebini, komünizm dedi, herşey eski ama sağlammış. bilemedim.

    şu şifreyle girilen cafeye gittim bugün, çok güzeldi, ukrayna milliyetçikerin yeri olduğundan, kapıyı açan adam silahlı ve biraz korkutucuydu:) milliyetçi müzikler eşliğinde sıcak şarap içtim çok iyi geldi tadı, ama yerel biraları çok kötü, pek sevmedim.

    opera binasında da hayatımın en güzel balesini izledim. muhteşemdi, bale izlemeden dönülmeyecek yer bence.
  3. lviv'li bir arkadaşımın deyimiyle herkesin birbirini tanıdığı büyük bir yatak.

    mimaride polonya ve avusturya-macaristan etkisinin şehir merkezinde fazlasıyla hissedildiği, ancak şehrin merkezinden biraz uzaklaşınca eski sovyet binalarının yoğunlaştığı kocaman bir köy.