1. hemen hemen en geniş çalışma alanı yelpazesine sahip olmasına rağmen türkiye şartlarında mezunlarının işsizlik oranı en yüksek mühendislik bölümlerinden biridir. sevmeden, fedakarlık etmeden okuması ve çalışması zordur. yaratıcı ve analitik düşünebilen insanların meslekten bir şeyler alırken mesleğe de bir şeyler katma imkanı daha fazladır. genelde mezunları duygusallıktan arınmaya ve mekanik düşünmeye meyillidir. sosyal hayatlarında karşılarına çıkan bir problemi mühendislik problemi gibi modellemeye kalkışanlarıyla karşılaşabilirsiniz. bölümün ders yoğunluğunun arasında kendini mesleki olarak geliştirirken sosyal ve kültürel gelişimini aksatmamak zordur. istanbul teknik üniversitesi'nde bu bölümü okuyacaksanız gençliğinizden bir şeyleri alıp götürebilir. hayatınızla mesleğiniz arasındaki zaman dağılımını doğru yapmanız gerektiğini, ders yoğunluğu sebebiyle bu bölümü henüz okurken öğrenebilirsiniz. bütün bunların yanında yeni bir şeyler ortaya koymanın üretmenin hazzına en çok varabileceğiniz bölümlerden birisidir. benim mesleğim, hayatımı şekillendirecek kelimelerden ikisidir.
  2. Tercih yapacak olanlar ve merak edenler için hem mesleğin içeriği hem de eğitimi konusunda detaylı bir bilgi vermekte fayda görüyorum. Öncelikle şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki hem yurtiçinde hem de yurtdışında iş sahası en geniş mesleklerin başında gelir Makine Mühendisliği. İş hayatında birçok fırsatla karşılaşmanız kuvvetle muhtemel ancak tahmin edeceğiniz üzere bu avantajın yanında getirdiği bazı dezavantajlar da var, “everything comes with a price” ;) İnsanların artık lise yıllarından başlayarak kariyer stresine girdikleri düşünüldüğünde, sırf iş bulma potansiyeli ve geniş iş sahası sebebiyle bile Makine Mühendisliğini tercihleri anlaşılabilir bir durum. Ne var ki ben buna kesinlikle karşıyım. Bu sadece meslek özelinde de değil, hayatın her alanında tercih yapmadan önce ihtimallere dair en azından beklentileri sınırlayabilmek adına bilgi sahibi olmak gerektiğine inanıyorum. Zaten bu yazı da bu amaca hizmet etmesi için oluşturuldu.

    İlk olarak Makine mühendisliği eğitimiyle başlamak istiyorum. Türkiye’de sağlam bir makine mühendisliği hatta daha da genişletelim sağlam bir mühendislik eğitimi almak için çok fazla alternatifiniz yok. Bugüne kadar gördüklerim ışığında şahsi fikrim, Türkiye’de sadece 2-3 okul Avrupa ve Amerika ile yarışabilecek düzeyde bu eğitimi size sağlayabilirler, tabii ki onlara kıyasla çok daha düşük bütçeler ve çok daha sınırlı imkanlarla. Bu yüzden de kendini geliştirme görevi çoğunlukla öğrenciye kalmaktadır. Ha ben zaten bunları biliyorum diyorsanız, biraz daha derinlere inmeye hazır olun.

    Makine mühendislikleri genellikle bulundukları üniversitelerin en zor bölümlerinden biri olarak kabul edilir, hatta çoğu zaman en zoru. Bununla ilgili hemen ufak bir hikaye aktarabilirim, hocalarımızdan birinin (kendisi bölümün en eskilerindendir) kendi ağzından. Bu hocamızın yeğeni sınava girer ve sanırım ilk 500’e falan girerek başarılı bir sonuç alır. Mühendis olmak istemektedir ancak hangi mühendislik sorusu hala cevapsızdır. Dolayısıyla bizim Hoca yardımcı olmak amacıyla, gider Elektrik-Elektronik (EE) Bölümü Bölüm Başkanı arkadaşına ve sorar: “Ne diyorsun bizim çocuğa nereyi yazdıralım sizin bölümü mü yoksa bizim bölümü mü ?”.

    Bölüm Başkanı Arkadaşı: “Abi koşa koşa bunu sormaya mı geldin Allah aşkına tabii ki bizim bölüm?”
    Bizim hoca tabi bunu duyunca gurur yapar ve şakalı bir şekilde: “Niye !?! sizin bölüm daha mı iyi diyorsun?”
    Bölüm Başkanı Arkadaşı: “Yok abi ondan değil siz çocukları katlediyorsunuz resmen, bırak bize gelsin daha rahat eder, ondan diyorum!” güler ve ekler “Tabii işin başında olunca sende de ister istemez bir meslek körlüğü başlamış sghsgag!”

    Sonuç, bizim hocanın yeğeni EE’ye kaydolur ve mutlu mesut yaşamaya devam eder  Bunu, yaptığı bir sınavın arkasına anlatmıştı ve eklemişti “Yakıyorduk az kalsın çocuğun başını!!!!”

    Aslında Makine mühendisliğinin zorluğu sadece her dersin kendi içinde zor olması değil, ders skalasının çok geniş ve dağınık olması (ki iş sahası genişliği direkt olarak bununla bağlantılıdır, yani dezavantajlardan birisi bu), bundan kaynaklı yoğunluk sebebiyle de zaman yönetiminin imkansızlığı. Dolayısıyla, bu bölümde istediğinizi elde edebilmeniz için gerekli birkaç yetenek var. Sayısalın iyi olması, fiziği sevmek gibi şeyler değil, bunların olduğunu zaten varsayıyorum, diğer türlü zaten. Çoğunuzu şu anda Neşet Ertaş’a kaptırdığımı biliyorum, ben de link verirken tamamını dinlemeden bırakamadım. İşte bu yeteneklerin başında kendi kendinize öğrenebilmek geliyor ve bunu olabildiğince hızlı yapmak. Pratik bir insana dönüşmeniz bir zorunluluk, çünkü diğer türlü bu yoğunluğu kaldırmanız pek mümkün değil, ya da bölüm dışında bir sosyal hayatınız olabilmesi için bu kesinlikle gerekli. Yeteneklerin dışında psikolojinizin sağlam olmasında da fayda var, çünkü bu uzun ve yıpratıcı bir süreç hem fiziksel, hem mental hem de duygusal. Sağlıklı olmalısınız. Bunu sakın yanlış anlamayın, demek istediğim, eğer sık sık hastaneye gitmek zorunda olduğunuz bir durum söz konusuysa, bu bölüm başınıza biraz bela olabilir. Bunlar çok minör konular gibi gelebilir ancak maalesef bunların ne kadar önemli olduğuna bölümdeki çevremde birçok kez tanık oldum. Tabii her üniversitenin Makine mühendisliği bu şekilde bir tutum içerisinde olmayabilir, ancak odtü "makina" da durum bu.

    Şimdi gelelim “e şimdi biz magina yazdık, nabacaz maginalarla mı oynayacaz bölümde”cilerin sorularına :) Öncelikle mühendisliklerin hepsi ilk senesinde ortak temel mühendislik dersleri alırlar. Bunlar, Matematik (Calculus), Fizik, Kimya, C (ya da başka bir temel programlama dili) dersleridir, yanında da genelde bir İngilizce dersi olur. Matematik, Fizik ve Kimya dersleri aslında sizin sınava hazırlanırken gördüğünüz konuları içerir, ancak daha gelişmiş ve daha akademik bir bakış açısıyla. Yani limit, türev, süreklilik ve integralin artık ne anlama geldiğini, bunların basit matematiksel kanıtlarını ve günlük mühendislik problemlerine nasıl uygulandığını öğrenirsiniz. Fizik’te Gauss sizi biraz şaşırtabilir ama korkmayın zeki çocuklarsınız yaparsınız siz :) Programlama dili dersleri zaten programlamaya giriş dersleridir o yüzden 2-3 tutorial serisi izleyip birkaç pratik yapsanız bile o dersi halledersiniz, ancak bu dillerdeki yetkinliğiniz artırmak ileride elinizi çok güçlendirecektir. Bunun yanısıra Makine mühendisliği’nin bir de bilgisayar destekli teknik çizim dersleri vardır. Öğreneceğiniz program üniversiteden üniversiteye göre değişir (solidworks, autocad, catia, nx..) ancak hangi programı öğrendiğiniz çok da önemli değildir bu aşamada. Zaten ilerleyen zamanlarda kendi kendinize de birçok farklı program öğrenmeniz gerekecek. Türkiye için konuşursak, Solidworks çok pratik bir çizim programıdır ve birçok farklı sanayiide kullanılır, daha ar-ge ve özgün tasarım odaklı işlerin yapıldığı havacılık gibi sektörlerde Catia tercih edilir, birkaç otomotiv fabrikasında da Siemens nx kullanıldığını görmüştüm.

    Ps: Hazırlık varsa kesinlikle hazırlık okuyun okulu bir sene erken bitireceğim diye saçmalamayın, dediğimi yapın  ve 1. Sınıfta ortalamanızı olabildiğince yüksek tutun ki sonra kafanızı taşlara vurmayın.

    Makine mühendisliği 2. Sınıfta başlar ve suratınıza ilk ciddi tokat bu sene iner. Bu sene içerisinde alacağınız dersler Termodinamik 1-2, Statik, Dinamik, Malzeme Bilimine Giriş (Material Science), Mukavemet (Strength) gibi temel Makine mühendisliği derslerinden oluşur. Mühedisilik eğitiminin nasıl olması konusunda hala farklı teoriler, fikirler ortaya atılmaktadır., ancak şu andaki mevcut yaklaşım tümevarımdır. Dolayısıyla 2. Sınıfta aldığınız derslerde öğrendiğiniz konseptleri nerelerde kullanacağınızı pek bilmezsiniz. O yüzden de dersi geçeyim yeter dersiniz, ancak 3. Sınıfta bir anda bir dersin projesinde karşınıza çıkar bu öğrendikleriniz ya da öğrenmedikleriniz ve herkes sizin bunları öğrendiğinizi ve bildiğinizi varsayar. Örneğin Mukavemet (strength) dersi makine elemanları (machine elements) için ölümcül önemde bir derstir ve ön koşuldur. O derste öğreneceğiniz stress, strain, properties of materials, shear and moment diagram gibi konseptleri direkt olarak makine elemlarında kullanacaksınız. O yüzden her zaman hocalarınızla interaktif olun ve bu konuların 3. Ve 4. Sınıfta hangi derslerde nasıl kullanıldığını sorunuz. Çok önemli bir başka ders olan Termodinamik dersinde sizden beklenenler, Termodinamik yasalarına tamamıyla hakim olmanız (kesinlikle ezberlemek değil, iyi bilmekten bahsediyorum), madde, enerji, iş, carnot çevrimi (carnot cycle), ekserji (exergy), entropi (entropy) konseptlerini tam olarak kafanızda oturtmanızdır. Bu kavramları iyi öğrendiğinizde evrenin işleyişi hakkında da birçok teoriye vakıf olacaksınız emin olun. Bakın, bu ders bence mühendisliğe atılan ilk adımdır, ve en temel derslerdendir ancak şundan eminim ki daha geçen ay diplomasını almış on bin yeni makine mühendisimize bunları sorsak ancak %2- %3 ’ünden doğru düzgün cevaplar alabiliriz..

    3. sınıf ileriki yıllarda bölüme dair en çok hatırlayacağınız sene olacaktır. Bence hepiniz ne demek istediğimi anladınız :) Açık ara en yoğun senedir. Eğer makine mühendisliğini “çok kabaca” uzmanlık alanlarına ayıracak olursak, bu sene alacağınız her bir ders birer uzmanlık alanına girişi temsil eder: Makine Elemanları 1-2 (Machine Elements 1-2 ), Isı Transferi 1-2 (Heat Transfer 1-2), Fluid Mechanics 1-2 (Akışkanlar mekaniği 1-2), Makine Teorisi ( Theory of Machines), Üretim Teknolojileri ya da Mühendisliği (Manufacturing Engineering 1-2), Nümerik Metodlar (Numerical Methods), Kontrol Sistemleri (Control Systems).

    Mühendislik Problemlerine temel üç çözüm yöntemi ile yaklaşılır, bunlar: Analitik , sayısal ve deneysel yöntemlerdir. Analitik yöntemler en doğru sonuçları verirler ancak güncel mühendislik problemlerinin kompleksliği göz önüne alındığında çoğunlukla uygulanabilir değildirler. Sayısal metotlar formulasyon üzerinden bazı kabuller yaparak basitleştirdiği denklemlerin çözümüyle çözüme ulaşırlar, eğer bu bölümü yazarsanız çokça duyacağınız sonlu elemanlar analizi (finite elements analysis) bu yöntemlerden birisidir. Bir diğer yöntem ise deneysel yaklaşımdır. Deneysel metotlar, kontrollü gerçekleştirilen birçok deneyin sonucunda elde edilen korelasyonları kullanırlar. Örneğin, ısı transferi (heat transer) dersinde bunları çokça kullanmak durumunda kalacaksınız.

    3. sınıfın bir özelliği ise herkesin az çok hangi alana kaymak istediğini fark etmeye başladığı senedir. Az çok herkesin ağzında abi ben ısıcı olacağım, ben akışkancı olacağım gibi tabirler duymaya başlarsınız.

    Yani kısaca 3. Sınıf derslerinde bu yaklaşımların üçünü de kullanarak, şu anda hayatınızda var olan, kullandığınız, kafanızı kaldırıp etrafınıza baktığınızda gördüğünüz, ya da düşünebildiğiniz bütün sistemlerin (yapısal, termal, dinamik..) tasarımının altında yatan teorileri öğreneceksiniz. Basitleştirilmiş benzer tasarımları bu derslerin projelerinde de yapacaksınız zaten, ya da bitirme projenizde.

    4.sınıf teknik seçmeli ve seçmeli derslerden oluşur. Teknik seçmeli dersler bölüm içerisinden alınır ve 3. Sınıf derslerinin daha da özelleşmiş ve ayrıntılı halleridir. Mesela Akışkanlar mekaniği (fluid mechanics) 3. Sınıf dersidir, Turbulence and Its measurement ise 4. Sınıf dersi, bunun gibi düşünebiliriz.

    Bu sene içerisinde 2 yol izleyebilirsiniz. Ya hali hazırda oluşmaya başlayan ilginize göre benzer tarzda dersler alarak kendinize küçük çaplı bir uzmanlık alanı belirlersiniz, ya da benim gibi henüz karar veremediğiniz için farklı farklı alanlarda çeşitli dersler alıp son bir kez ilginizi ölçersiniz.

    Ve sonunda büyük gün geldi ve mezun oldunuz!!!

    Öncelikle Makine Mühendisi kariyerini nasıl devam ettirir onu sorgulayalım. Aslında makine mühendisi her işi yapar, sektöre girince anlarsınız bunu :) ama biz yine de 6 ana faaliyet alanı belirleyebiliriz. Bunları tasarım, analiz, üretim, test, yönetim ve akademik olarak adlandırabiliriz.

    Türkiye’de en büyük iş alanı üretimdedir, dolayısıyla başaltı bir okul mezunuysanız iş bulma konusunda en akıllıca hareket üretime ya da onun destekçisi teste kendinizi yönlendirmeniz ve bu alanlarda kendinizi geliştirmenizdir. Mesela 4. Sınıfta kısaca NDT olarak bilinen Tahribatsız muayene yöntemleri (Non-Destructive testin methods) dersini alıp kendinize bir artı yazabilirsiniz. Ülkenin lokomotif sektörü otomotivdir ancak otomotiv firmalarının genelde ar-ge ve tasarım birimleri türkiye’de yer almaz, burada üretim, montaj ve test süreçleri işler. Tabi bazı firmaların ar-ge anlamında bazı girişimleri var ancak yeterli değil.

    Tasarım ve Analiz konusunda bayrak taşıyan firmalar savunma sanayii ve havacılık iştirakleri ve onlara alt yüklenicilik yapan daha küçük çaplı mühendislik şirketleridir. Savunma sanayii ve havacılık firmalarında tasarım ve analiz işleri çok yoğun ilerler, çünkü projelerin çoğu özgün tasarım gerektirir. Tasarım derken sadece otomobilin dış geometri dizaynı gibi yapısal tasarım aklınıza gelmesin, akışkan, termal, kontrol ya da kinematik tasarımlar da bunun içine girer. Bu da açıkçası üretim ve montaja bakarak daha iyi bir eğitim ve daha üstün yetenekler gerektirdiği için, bu firmalar çok daha seçici davranarak genellikle mühendislik konusunda kendisini kanıtlamış okulların başarılı mezunlarını tercih ederler.

    Mesela bir başka spektaküler sektör de hızlı tüketim mallarıdır. Günlük hayatta çokça kullandığımız temizlik malzemeleri, gıda gibi alanları bünyesinde farklı marka isimleriyle barındıran firmalar. Eğer bu firmalarda fabrikada değil de merkez ofislerde çalışma fırsatı elde etmek istiyorsanız yine ciddi bir yarışın içine girmek durumundasınız. Yine okul ve başarı konuları önünüze geçer ama fabrikada üretimde çalıştırmak üzere yapılan seçimler daha rahat oluyor diye duyuyorum çevremdeki insanlardan.

    Diğer bir seçenek de benim gibi daha çok işin mühendislik ve süreç yönetimi kısmında kalabilirsiniz, benim için gerekmedi ancak bu tarz bir pozisyon tasarımda, üretimde ya da analizde belli bir süre çalışıp, işin pisliğini bir süre çekmiş olmayı gerektirir. eğer tecrübesiz bir adaysanız bu sefer bu pozisyon için yetkinliğinizi görüşmelerde ispatlamanız gerekir.

    Akademik devam etmek istiyorsanız, çoğunlukla önünüzde üç seçenek var. Avrupa, Amerika ya da Türkiye. Türkiye’de akademisyen olmak konusuyla ben pek ilgilenmedim. Ancak Avrupa ve Amerika’yla çokça ilgilendim. Bu iki kıtada eğitim hayatınızı akademisyenlik yolunda binlerce dolarlar, Eurolar harcamadan gerçekleştirmek istiyorsanız biraz vizyonunuzu geniş tutmanızda fayda var, dahası kesinlikle çok girişken davranmanız gerekiyor. Ben amerika’da iki çok iyi mühendislik okulunda tam burslu bütünleşik doktora programına milyon dolarlık projelerde asistanlık dahil kabul almışken, benden daha etkileyici ortalamalara sahip insanların çoğu türkiye’deki okullarda asistanlık yapmaya başladılar. Vizyon ve girişkenlik konusu işte burada devreye giriyor. Tabi bu aslında farklı bir konu başlığı o yüzden daha fazla girmek istemiyorum. Belki ilerleyen zamanlarda bununla ilgili, gitmek isteyen insanlara yardımcı olmak için de bir yazı hazırlayabilirim. Hazırlayamasam bile mesaj kutumu yeşillendirirseniz, elimden geldiğince yardım etmeye çalışırım.

    Benim herkese tavsiyem, sırf puanınız tutuyor diye ya da ismi hoşunuza gidiyor diye bu bölümü yazmayın. Dediğimi tekrarlıyorum doğru düzgün eğitim veren 2-3 okul var, ona göre düşünün. Teknik olarak kendinizi geliştirirken, sosyal hayattan vazgeçmeyin. Çünkü sosyal becerileriniz, çoğu zaman teknik yeteneklerinizden daha çok g.tünüzü kurtarır. Özellikle dil konusunda amaaan be deyip geçmeyin, oturun adam gibi İngilizce öğrenin, adamı hasta etmeyin :)

    İyi bir okul mezunuysanız, iyi yetkinliklere sahipseniz daha ilk işinizden itibaren çok iyi paralar kazanabilirsiniz. 5-10 yıl içinde, paranın çok da değerli bir şey olmadığını düşünmeye başlarsınız, o kadar söyleyim ;) Ben daha o kadarını tecrübe etmedim aslında ama etrafımda gani gani bu profilde mühendis var ve hemen hemen hepsi aynı şeyleri söylüyorlar. Tabi ki mesleğin değerini ve itibarını sizler belirliyorsunuz. O yüzden hangi meslekte olursanız olun mesleğinize ve haklarınıza sahip çıkın, öyle köle ticareti yapan yavşaklara da fırsat vermeyin.

    ------------------------------------------------------------the end------------------------------------------------------------
  3. makina? yapmayın lütfen böyle hatalar. neyse. mrcitizen epeyce bir yazmış. ne yazsam boş bu saatten sonra. sadece diyeceğim o ki, sosyal olun. bu bölümü okuyorsanız bir şeylerle uğraşın, spor yapın, bir enstrüman çalın, tiyatro topluluklarına katılın en olmadı bol bol kitap okuyun. ama o okul bittiğinde sadece elinizde diploma olmasın. sizinle birlikte kaç kişiye daha veriyorlar o kağıdı? bunu sorun kendinize. aldatılmış hissedin. mezun olunca okul size özel bir şey yapıp güzel bir diploma veriyor gibi duruyor ama o kağıdı her oradan gidene verdiğini de unutmayın.
    jimi
  4. mühendisliğin atası. dışında kaldığı disiplin yok gibidir. kolunuzdaki saatten havadaki uçağa kadar herşey makina mühendisliği ile ilişkilidir.^:bu söz pamukkale makina'nın sitesinde yazıyordu.^ayrıca dört temel mühendislik dalından biridir.

    diğerleri:

    (bkz: elektrik mühendisliği)
    (bkz: inşaat mühendisliği)
    (bkz: kimya mühendisliği)

    hangisi üstün polemiğine girmeyiniz, girenleri uyarınız.
  5. italyanca'da macchina, latince'de machina, ingilizce ve fransızca'da machine olmasından mütevellit 2-2 berabere kalan kelimenin mühendisliğidir.
  6. özel duygular beslediğim bölüm.

    lanet olsun dostum, insanın psikolojisini bozuyor gördüğüm kadarıyla.
  7. severek okumadığım halde üç ay sonra üçüncülükle bitireceğim bölüm.diğer arkadaşların bahsettiği gibi çalışma alanı nerdeyse sonsuz fakat ben ne yapacağımı bilmiyorum.insan ancak sevdiği şeyde başarılı oluyor genşler.bölümümün bana kattığı tek artı ingilizce oldu.makinalarla alakanız yoksa, merak etmiyorsanız eğer, sakın okumayın.kız meselesini zaten söylemiyorum.

    "siktir git şurdan alyanı getir"
    -usta
    omega
  8. üstüne yüksek lisans yapmanın hiçbir işe yaramadığı gerçek olan bölüm.
    mert
  9. 1970-80'lerdeki popülaritesini hızla kaybeden bölüm. dünyada mekanik mühendisliği olarak bilinir (mechanical engineering). bizde makine diyerek kapsamı biraz daha dar gibi gözükür ama aslında öğretilen şey mekanik mühendisliğidir.