• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.37)
midnight in paris - woody allen
sonbaharda evlenecek olan amerikalı nişanlı çift gil ve ınez, ınez'in babasının iş gereği paris'e gelmesini fırsat bilip, küçük bir tatil için bu gözde avrupa şehrinin yolunu tutarlar. başta her şey eğlence dolu bir avrupa kentini gezmekten ibaretken, özellikle damat adayın gil'in paris caddelerinde gece yarısı yaşadığı gerçek üstü maceralar sadece onun değil tüm ailenin hayatını değiştirecektir... zira bu genç adam, paris’e büyük bir aşk beslemeye başlar ve edebiyatçı kimliği ve tutkusu pekişir..


  1. edebiyatı seven bir insan için filmden çok şölen tadındadır.
    !---- spoiler ----!

    dali ancak bu kadar dali olabilirdi

    !---- spoiler ----!
  2. insanda paris'e gitme isteği uyandıran masalımsı film. başarılı oyunculukları ve tatlı müzikleriyle kendisini defalarca izlettirebilir. böyle bir dünya var mı? olsa da gitsek.

    filmin sahip olduğu ödüller
  3. filmi izledikten sonra rüyamda hemingway'i görmüştüm. daha onceden bir kitabını da okudugumdan yazara da aşinaydim. herneyse, hemingway ile onun kocaman kütüphanesinde deri koltukta oturuyorduk. üzerinde beyaz bir atlet altında da içlik vardı. elinde de tabii ki viskisi. yanyana oturmusuz, viski tutmayan elinde beyaz sayfalar var ve suratıma sallıyor sayfaları. kızgın bir sesle, "onları okumayacaksin, sadece beni okuyacaksin!" diye bagiriyordu. en sevdiğim ruyalarimdandir.
    nesli
  4. adrien brody'nin salvador dali olarak arz-ı endam ettiği 1920'lerin paris'inde geçmekte olan bir woody allen filmisi. izlerken insanı "şimdi 1920'li yıllarda paris'te yaşamak vardı." tarzında düşüncelere sevk eder, sanat çevrelerinin birbirleriyle olan ilişkisine yakından tanıklık etme isteği ile dolup taşarsınız. filmin bütün o mütevazi, samimi ve sımsıcak nitelikteki işleyişinin altında aslında çok görkemli bir havanın yattığının farkına varırsınız. öyle de güzeldir.
  5. izlerken bir saniyesinden bile sıkılmadım. girişteki paris görüntüleri gerçekten çok hoştu. entelektüel seviyenin hat safhada olduğu mekanlarda geçen muhabbetler ve buralardaki oyunculuk beni baya güldürdü. güçlü bir mesajı da beraberinde bize aktaran filmi bana önerdiği için @kanzza 'ya teşekkür ederim.
  6. filmde hemingway'in ağzından çıkan iki cümle ile bile sevmenin ne demek olduğu hakkında saatlerce düşünülebilir. en iyi senaryo oscarını almış yaşanmışlıklar üzerine bir woody allen başyapıtı.

    !---- spoiler ----!
    "gerçek aşk ölüm korkusunu erteler" ,
    "bence kadının cesareti erkeğinkine eşittir."
    !---- spoiler ----!
  7. woody allen hem dönemi bütün ihtişamıyla ballandıra ballandıra gözler önüne seriyor, hem de "heveslenmeyin, herkes kendi yaşadığı zamanı sıkıcı bulur" diyor.

    şimdi bu bademcikler davul olmuşken antep fıstıklı-bitter çikolatalı dondurma göstermek değildir de nedir, soruyorum.
    halit
  8. insanların içinde bulunduğu zamanı sevmediğini, herkesin bir önceki zamana ve çağa özlem duyduğunu ve bu yüzden en iyi çağ diye bir şey yoktur fikrini güzel anlatan woody allen filmi. aynı zamanda içinde ernest hemingway'in geçtiği sahnelere bayıldığım film. ayrıca adamlara özendim ne güzel yağmurda romantik romantik filan yürüyolar, yollar düzgün filan. burada yağmur yağınca o girdili çıktılı, şekilsiz yollara hep su falan birikiyo, her yer çamur oluyo, paçalarımız batıyo. sanırım film bir takıntımı daha gün yüzüne çıkardı.
  9. edebiyat aşıgi bir adamın paris'te gece yarıları hemingway gibi eski yazarlar/ressamlar ile yaşadığı sıradışı olayları anlatan film. aşina ve sıkıcı hayatlarımiza olan körkütük tutkumuza eleştirmesine hiç değinmiyorum bile.