-
- okudum
- okuyorum
- okumak istiyorum
-
youreads puanı (8.27)
kafka'nın milena'ya nisan 1920 tarihli ilk mektubunda yağmurlu bir günden söz ederek deyiş yerindeyse bir roman tadında başlattığı bu yazışmalar, yazarın ölümünden kısa bir süre öncesine değin süregiderken, ümitsizliğin, çaresizliğin ve tıkanışın anlatımına dönüşür. çünkü kafka'nın da dediği üzere, "mektup yazmak, hayaletlerin önünde soyunmak demektir, ki onlar da aç kurtlar gibi bunu bekler zaten. yazıya dökülen öpücükler yerlerine ulaşmaz, hayaletler yolda içip bitirir onları."
-
bu mektup kitaplar meselesini bir çok kişi farklı yorumlar ama ben nedense birinin mektubunu hele de basılıp önüme sunulmuşsa okurken hiç de özeline giriyormuş gibi bir rahatsızlık hissetmem. bana sorarsanız asıl tartışılması gereken yazan zamanında muhatabından bu mektuplar yok edilsin istemişse ve bugün basılıyorsa muhatapları ve yayıncılar olmalı.
neyse, ben ne derinleşen muhteşem bir aşk bulabildim okuduklarımda, ne de aşkın diyalektiğini falan. daha çok çocukluğundan itibaren yaşadığı onca travma ile saplantılı demeyelim hadi ama bariz bağımlı bir hal kafkanınkisi. tahminim, cevap mektupları yok ama, bu derin travmalarını görüp sevmekten çok acıyan bir kadın vardı karşısında.
kıyaslamak ne derece doğrudur bilmem, ama leylim leylim - ahmed arif birkaç gömlek üsttedir mektupları ile. -
içinde öyle güzel cümleler var ki okurken tekrar tekrar okumaktan kendimi alamamıştım. görünürde sadece bir kere okuduğum bir kitap ama bu tekrar okumalarla, şunu da not alayım, bunu da yazayım, başındaki cümle olmadan anlamı yok derken bir kaç kere okumuş sayılabilirim.
bazı kitaplar okurken ben de bir şeyler yazmalıyım hissi uyandırıyor bende. hani o kadar güzelini yazabileceğimden değil ama çok doluymuşum boşaltmam gerekiyor gibi.
kısaca sen ne güzel sevmişsin kafka. kesinlikle yasak, biraz bencil, biraz korkak ama çok güzel sevmişsin.