1. Türk eğitim sisteminden geçip de milliyetçiliğe öyle veya böyle dokunmamış, menfi veya müspet milliyetçilikle ilişkiye geçmemiş bir insan görmedim. Bu eğitim sisteminden geçenler ya milliyetçi argümanları benimsiyor ya da karşı argümanlarla bir karşı milliyetçilikte kendi kimliğini ediniyor. Bu meseleye eleştirel yaklaşan çoğu yazar-çizerin Türkiye'deki yabancı menşeili okullardan çıkması çok da şaşırtıcı değil. Beni bu konuda özgürleştirense Hannah Arendt'tir, elbette Türkiye'nin son yıllarda yaşadıklarının herkeste bir kimlik sorgulamasına sebep olduğu bağlamı göz önünde bulundurmak gerekir.

    Yukarda aile ile millet arasında bir ilişki kurularak milliyetçilik ailemizi birlikte tutan bağ olarak bahsedilmiş. Böyle bir pas verdiği için cehaletim ezelden'e teşekkürlerimi sunar, meseleye Arendt'ten giriş yaparım. Bu tam olarak da modernitenin kendi yaptığı soyutlamayı zihinlerimizde somutlaştırmasıdır. Ne denli zor bir şeyden bahsediyorum tahmin edebilirsiniz, en azından hissedebilirsiniz. Bu somutlaştırma için ne travmalar gerekli. Bunun Osmanlı'daki versiyonu Balkan Savaşları. Nihal Atsız'a bakarsanız, bunu iliklerinize kadar hissedersiniz. İşte travmanın geri dönüşü olmayan bir şekilde zihinlerimizde toplumsal olarak somutlaşması. Halbuki antik dönemde -Osmanlı bunun en olgunlaşmış boyutlarındandır- kamusal ve şahsi olmak üzere iki tür alan vardır Arendt'e göre. Fakat moderniteyle birlikte bu iki alan arasında -daha önce olan alanlarla iç içe geçmek suretiyle sınırların da soyutlanmasına neden olarak- toplumsal alanın ortaya çıktığı görülür. İşte Afyon'da yaşayan bir Türk'ün dedeleri, yıllarca yan dükkanındaki Ermeni'yle komşuluk ilişkisi kurabilmişken kendisi onun malını mülkünü yağmalamakta beis görmemiş, Erzurum'da hiç görmediği bir Türk'e kendini -gitmese de görmese de- daha yakın hissedebilmiştir.

    Hannah Arendt'in Eichmann davası nedeniyle arasının açıldığı çok yakın arkadaşı Kurt Blumenfeld'e bu dava sürecini konu alan filmde söylediği sözler, aslında ne uğruna (vaatler uğruna) nelerden (elimizde olanlardan) vazgeçtiğimizi gösterir.

    !---- spoiler ----!

    K.B: Kendi halkına karşı hiç mi sevgin yok?
    H.A: Ama Kurt, beni tanıyorsun. Ben hiçbir zaman bir halkı sevemedim. Yahudileri neden seveyim ki? Ben yalnızca arkadaşlarımı severim.

    !---- spoiler ----!

    Bir trailer da koymadı demeyin!
  2. şu tanımda her şeyiyle aciklanmis akimdir
    tanım