1. küçük bir adada gözlerimi açtım. sadece birkaç tane ağaç vardı. adanın yarısına kumluk alan hakimken öbür tarafına ise toprak hakimdi.

    ilk günden yiyecek sorununu çözmeye çalıştım, ilk önce topraktan elde ettiğim tohumları ektim. daha sonra ağaçtan elde ettiğim tahtadan kılıç ve balta yaptım. ayrıca ağaçları yoklayıp elma düşer umuduyla dolandım. ama nafile, tek bir elma bile düşmedi. topraktan ve kumdan yaptığım üstü açık ve yüksekliği 3 küpten oluşan küçük evime aç bir şekilde girdim. ay tepemdeydi, karanlıktı ve etrafta zombiler okçular zebaniler kol geziyordu. açlık göstergesi olsa tek bir etçik kalırdı. birkaç dakika sonra o da gitti ve şafak sökmeye başlamıştı.

    artık açlıktan ölmeye başlamıştım, evden çıkıp ağaçların olduğu bölgeye doğru yürüdüm. ilerde bir okçu vardı ama beni görmemişti. hayata gözlerimi yummaya başlamıştım ki o da ne. çürümüş bir et yerde duruyordu. hemen ona saldırdım, sanki bir restorantta antrikot yiyorum gibiydi.

    sağlığım bir süreliğine de olsa stabil hale gelmişti ama artık bir şeyler yapmalıydım. adada biraz daha dolaştığımda bir inek gördüm. hemen kılıcıma sarılıp ona oracıkta öldürdüm. postunu yüzüp etini çıkardım, eti bu haliyle beni fazla doyurmayacaktı. ben de yeri kazıp taş çıkardım ve bir fırın yaptım. tahtayı ve eti fırına koyup pişmesini bekledim. aynı zamanda ektiğim tohumları kontrol ettim, 2 tanesi olmuştu ve 3 buğday elde ettim, yerlerini de tekrar tohum ile doldurdum. buğdayları ekmek yaparak eve, fırına doğru gittim. yiyecek sorunum, tam olarak olmasa da artık çözülüyordu.

    birkaç yil sonra...
    büyük kara parçasındayım, yeni barışkent ismindeki dev kalemde dolaşıyordum, hasatları ve hayvanları kontrol ettim. daha sonra yalnız orman adını verdiğim tamamını kendimin ektiği ormanıma gittim. içindeki dağ evine girip şömine karşısında şarabımı yudumladım. gözümün önüne eski küçük adam, ona barışkenti ismini vermiştim, ve şafağa doğru açlıktan ölmek üzereyken bulduğum o çürümüş et geldi. her şey onun sayesindeydi.

    işte bu minecraft. oynayın, oynattırın.