• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.65)
mr. nobody - jaco van dormael
başlıkta bahsi geçen bay hiçkimse, 2092 yılında dünyada kalmış son ölümlü olan 117 yaşındaki némo adlı bir adam. ölüm döşeğindeki némo genç bir çocukken bir peronda durduğunu hatırlar. tren kalkmak üzeredir. annesiyle birlikte mi gitmeli, yoksa babasıyla mı kalmalıdır? bu karar, sonsuz sayıda olasılığı doğuracaktır... ve pek çok gezegen, iki ölüm ve sevilecek kadınlar....


  1. yaptığımız veya yapmadığımız her seçimin, yani mevcut ihtimallerin hepsinin yaşandığı birer evren olduğunu iddia eden "paralel evrenler kuramı"'na dayanan bir hikaye örgüsüne sahip, uzun olmasına rağmen, gayet güzel çekildiği için izlemesi keyif veren bir bilim-kurgu filmi...

    hani bazen geçmişi hatırladığınızda, ülen şunu şöyle yapsaydım ne olurdu diye merak edersiniz ya, işte bu filmde her iki ihtimalin de kurgusal sonuçlarını izliyoruz... hikayede birden fazla karar anı olduğu için de olası evren/kurgu sayısı geometrik şekilde artıyor... filmin bazen "n'oluyor amk" hissi vermesi bu yüzden...

    string teorideki paralel evrenler kuramı tam olarak filmde anlatıldığı gibi değil, the butterfly effect'in de tam olarak filminde anlatıldığı gibi olmaması gibi yine... ama bilim, kurgu dünyası için müthiş malzemeler sunuyor, yaratıcı insanlar da bunları güzel dramalara dönüştürüyor işte böyle...

    filmde jared leto'nun karakteri hakikaten aranıp da bulunamayacak kadar güzel bir insan... tüm olası evrenlerde... ama seyiriciyi en mutlu eden, anna ile yaşadıkları evren, ki onu da bu güzel adam (ve kadın) mutlu oldu diye seviyoruz...

    ===

    şimdi gelelim filmin hikayesinin ayıklamasına... bi kere bu filmin anlaşılabilir bir örgüsü var. david lynch filmleri gibi değil yani, "mulholland dr. - david lynch"'i 35 kere (abartiyorum) izlemiş, ama gene de işin içinden çıkamamış biri olarak, mr nobody'yi çözümleyebildiğimi sanıyorum:

    !---- spoiler ----!

    filmdeki tek gerçek, nemo'nun belgesel sunduğu, ve bir çekim sonrası evine dönerken yoldaki kuşa çarpıp gole uçarak boğulduğu yaşam örgüsü... ve bizim izlediğimiz diğer tüm alternatif yaşam çizgileri, nemo'nun ölmeden önce, gözlerinin önünden hayatının ve olası tüm sonuçlarının bir film şeridi gibi geçmesi olayı... sonuçta big-bang'ten, zamanın yönünden, entropiden, string teorisinden ve paralel evrenlerden haberi olan bir bilimadamı elbet bizim amele hayallerimizden daha derin bir dünya yaratıyor ölmek üzere olduğu o bir kaç saniye içinde...

    en uzun rüyaların bile 3-4 saniye sürdüğünü okumuştum bir yerde, ki bazen ülen ne çetrefilli rüya idi deriz, hepsi 2 saniye belki... insan beyni kendi kendini çözemiyor henüz...

    dikkat edin, filmin tamamı şu ile ilintili göndermelerde dolu... soundtrack bile... ve nemo asla 34'ten daha yaşlı değil... olası tüm ihtimallerde 34 yasında ölüyor.. 118 yasındaki hali, gerçek olmadığını, hatta gelecekteki tüm evrenin 9 yasındaki bir çocuğun hayal ürünü olduğunu söylüyor... ayrıca elise'nin onu terkettiği gerçekliği nemo'nun 9 yasındaki halinin tiyatrodan izlediğini görüyoruz misal... bunların hepsi 9 ve 15 yaşlarında yaptığı ve yapmadığı seçimlerin olası sonuçlarının kendi hayal dünyasindaki sonuçları...

    bence tabi...

    !---- spoiler ----!
  2. hani bir film izledim hayatım değişti derler ya, benim içinde bu film öyledir. kaderi sorguladığım bir dönemde yolumu bulmamı sağlamıştır resmen.
  3. olası yaşamların her birinden ayrı bir film çıkar da hepsini bir arada çekmek yürek ister. hem kurguyu oturtacaksın, hem de görüntü ve ses yönetimini şahlandıracaksın, ohoo, büyük iş. sigara dumanını sigaraya geri döndürmüşler.

    seçim mi, rast mı?
  4. Havada kalan bir iki nokta olsa da ben filme yapılan hem ''çok iyi, çok güzel'' hem de ''çok özgün, çok karışık'' yorumlarının abartı olduğunu düşündüm film boyunca. Çok severek izledim, beğendim o ayrı ama o kadar, fazlası değil.

    Bol spoiler olacak ona göre;

    !---- spoiler ----!

    Film boyunca bazı filmleri hatırladım ama hatta kendimce ciddi bir Donnie Darko göndermesi sezdim filmde. Filmi izlerken aklımdan geçen diğer filmler şunlardı;

    1- Donnie Darko(2001)
    Zamanda yolculuk, kimilerine göre astral seyahat, seçimlerin hayata/kadere etkisi vb. yönleriyle bu filmi andırdı bana ki Donnie Darko en sevdiğim filmlerdendir. ''Wake up'' repliği ve bir sahnedeki el sallama hareketi de bana Donnie Darko göndermesi gibi geldi.

    2- The Butterfly Effect (2004)
    Bu filme en çok benzeyen film. Ama onda daha lineer bir kurgu vardı. Kahramanımız bir karar verir sonuçlarını görür, tekrar başa döner başka bir karar verir onun sonuçlarını görür vs. diye devam ediyordu film. Sonunda bir vazgeçişle kaderi yeniyordu ya da belki de atlatıyordu diyelim. Mr. Nobody filmi boyunca hep bu filmi anımsadım.

    3- The Time Traveler's Wife(2009)
    Özellikle romantik yanlarıyla bu filmi anımsattı bana Mr. Nobody

    4- Eternal Sunshine Of The Spotless Mind(2004)
    Kurgudaki karmaşıklık sebebiyle bu filmi sevmemiştim ben genelin aksine. Çünkü bana gereksiz bir karmaşa gibi gelmişti o kurgu. Mr Nobody ile bu film arasında bu benzerliği kurdum işte. Gereksiz yere biraz fazla karıştırılmış işler. Ama diğer yandan Mr Nobody, bana göre bu filmden çok daha ince bir işçiliğe sahip kurgu konusunda.

    5- The Time Machine (2002)
    Bu filmle ilgili bağlantı kurduğum tek nokta kaderin yenilmezliği. Nasıl bir seçim yaparsan yap olacak olan olur mantığında başlıyordu bu film. Sonrasında da zaten kaderin ne olduğunu çözmek için yolculuk yapmaya başlıyordu adamımız.

    Cem Yılmaz' ın bir röportajında şunu duymuştum. Airplane isimli 1980 yapımı animasyonun 20. yılı şerefine bir etkinlik yapılmış. Yapımcılar, filmin hayranlarıyla bir araya gelmişler falan. Orada insanlar yapımcılara, ''falanca sahnede Hitler göndermesi vardı değil mi?'', ''Şu sahnede böyle bir şey düşünmüştünüz değil mi?'' vs. gibi sorular sorunca yapımcılar birbilerine bakıp ''film bizden çoktan çıkmış, bizim aklımıza bile gelmedi bu söylenenler'' demişler. İşte benim kendimce yakaladığım bu benzeşmeler de aslında yönetmenin aklının ucundan bile geçmemiş olabilir.

    Filmi çok severek izledim, dolayısıyla her ne kadar girişte filmi eleştiriyor gibi görünsem de asıl eleştirdiğim şey filme yapılan yorumlar aslında. Övülecek çok şey var filmde. Bir kere işçilik bana göre kusursuz. O kadar güzel geçiş sahneleri var ki durdurup tekrar izleyesim geldi bazılarını. Bir eleştiri yapacaksam bu sadece gereğinden fazla uzun olması ve gereğinden fazla karmaşıklaştırılması üzerine olabilir.

    Öncelikle bu şema burada dursun;
    https://tr.wikipedia.org/wiki/Bay_Hi%C3%A7kimse#/media/File:Mr-nobody-445216.png

    Şema da incelendiğinde Kelebek Etkisi(The Butterfly Effect) ile neden ve nasıl bu kadar bağlantı kurduğumu iki filmi de izleyen herkes anlayacaktır sanıyorum. Seçim ne olursa olsun sonucunda işler pek de yolunda gitmiyor. O halde seçim yapmamak ya da daha radikal bir seçim yapmak gerekiyor. İki filmde de bu oluyor işte. Bu açıdan bakınca da yumurta kaynatan adamın neden olduğu yağmurun felaket doğurması gibi ilk başta gereksiz abartı gibi duran şeyler göze batmıyor çünkü filmin asıl söylemek istedikleri yaşanan olaylardan daha bağımsız şeyler. Yoksa geçmişteki ilkel insan sahnesi ya da gelecekteki Mars sahnesi fazlasıyla absürddü bence.

    Film, kahramanımız ile özellikle asıl kız ile arasında yaşanan ilişki yönünden eleştirilmiş, 15 yaşında iki çocuğun bu sahneleri çekmesi pornografik bulunmuş falan gibi bir şeyler okudum. Zıravlık bence, hiç kale almıyorum bu tarz eleştirileri. Ayrıca çok tutkulu, çok sevimli, çok gerçek sahnelerdi. Muazzamdı, olması gerektiği gibiydi.

    Havada kalan 3 noktaya değinmek istiyorum. Filmin ne olduğunu hepimiz anladık aslında. Her ne kadar anlamamamız için ekstra çaba sarf edilmiş gibi dursa da küçük bir çocuğun yaptığı/yapmadığı seçimlerin sonuçlarını karışık bir sırayla izliyoruz. Havada kalan ilk nokta çocuğun gerçekte neyi seçtiği sanıyorum. Çoğumuz buraya takıldık. İkinci nokta ise 2092 yılında ne olacağı? Yani zaman geri mi akmaya başlayacak? Üçüncü olan ise adamımızın adının Bay Hiçkimse olması, hiçbir seçim yapmamasından mı kaynaklanıyor? Seçim yapmıyor, seçim yapmadığı için ölmüyor, çünkü var olmuyor, geçmişte bir noktada zaman onun için duruyor, doğru seçimin ne olduğuna karar verdiğinde zaman tekrar akmaya başlıyor, bu sırada paralel evrenlerden birinde 100 küsür yaşındaki adamımız(yani bizim tanık olduğumuz, izlediğimiz adam) ölüyor çünkü yapılan seçimle artık o paralel evren kapanıyor. Sayısız paralel evren seçim yapılmadığı sürece varlığını korur, seçim yapıldığında bir tanesi gerçek olur ve gerçek olan da bizim 100 küsür yaşındaki adamımızın olduğu evren değil. Biz film boyunca seçimden sonra hiç var olmayacak bir evrenden izliyoruz olan biteni. Benim anladığım bu. ''Bu hayatımın en mutlu günü'' derken de seçimle birlikte var olacak evrendeki halini kastederek söylüyor bunu. Keza bu mantıkla bakınca zamanın geri akması da normal. Çünkü seçim yapıldığında diğer paralel evrenler yok olacağından zaman o evrenlerde geriye doğru akıp seçimin yapıldığı ana kadar gidecek. Bu konularda çok bilgim olmadığından bilgisizlikten aldığım cesaretle de bu kadar iyi anladığımı sanıyor olabilirim bu filmi.

    Son olarak, filmin müzikleri harika. Son zamanlarda hiçbir filmin müzikleri beni bu kadar etkilememişti.

    !---- spoiler ----!
  5. görüntü yönetmenliğinin harikulade oluşunun yanı sıra bunca çatallanan hikayeyi enfes bir biçimde sunmasıyla nazarımda değerli bir filmdir. mr nobody'de mekanların hikayede geçen zamanlara uygun konsepti ve renklerin her birinin, yapılan tercihleri sorgular biçimde hikayenin geri planında bir ifade biçimi taşıması etkileyicidir.

    hele bir de müzikleri, ona hiç girmiyorum. her seçim azar azar bir diğer seçimi etkilerken nemo'nun yaşam öyküsü pişmanlıklardan sıyrılma uğraşı vermektedir.
  6. bana biraz da (bkz: şahane hatalar - heather mcelhatton) kitabını hatırlattı. yaptığın/ yapacağın seçimlere göre hayatının alacağı yol/ yollar.

    bazen geleceğimizle ilgili kararlar vermeye çalışırken kafayı yeme raddesine gelip depresyona bile girebiliriz. çünkü yapacağımız seçimlere göre şekillenir hayatımız. yani bir nevi bizi biz yapan yapmış olduğumuz/ yapacağımız seçimlerdir. filmdeki karakterimizin ebeveylerinin ayrılık kararı alması sonucu hayatını hangisinin yanında geçireceğine dair seçim yapmaya zorlanmasıyla başlıyor her şey. annesini seçtiğinde, yapmış olduğu seçim sonucu yaşacağı hayatı, aşkları, işleri ve saire, babasını seçtiğinde, yapmış olduğu seçim sonucu yaşayacağı hayatı, aşkları, sorunları vs. bu kadar karışık seçim yumağının oluşturduğu hayatları vermede filmin kurgusu alkışı hak ediyor. çekimleri de ayrı bir kalite. seçeneklerimizin kısıtlı olduğunu düşündüğümüz zamanlarda gerçekten de farkına varamadığımız başka bir seçenek var olabilir. ama neyi seçersen seç hayat hep olacağına varır, felsefesi güdüyor ya da ben öyle anladım. ayrıca satrançtaki zugzwang terimiyle birçok insanın tanışmasına vesile olmuştur.

    (bkz: zugzwang)
    hubot
  7. fransa,kanada,almanya,bruksel ortak yapımı mükemmel film.soundtrack ve kurgu olarak da eşine az rastlanır türden bir film.tabi ki bu mükemmellikte başrol jared letonun performansını da unutmamak gerek.kelebek etkisi tarzında film arayanlara tek önerim.
  8. "hayat tercihlerimizden ibarettir." söyleminin kameraya alınmış versiyonu. her sahnesi ve repliği; üzerine tez yazılacak nitelikte kurgulanmış, tavsiye ettiğim birçok insan tarafından zaman kaybı olarak nitelendirilmiş, benim için ise bir dönem yaşam amacı olan film idi.

    filmi belkide 20 den fazla izlemiş soundtrack'lerini ezberlemiş biri olarak şunu söylemeliyim ki, bu filmi günde 2 kere arka arkaya izlemek ve geçmişi kurmak size hiçbir şey katmaz, sonsuz hayatlarınızdan birkaçını daha anımsar, belkide birkaç saniyeliğine de olsa geçimişte aldığınız kararlarınızı değiştirir ve bambaşka bir gerçeklik yaşarsınız. ama gel gelelim bu size reel dünyamızda paranoya ve içekapanıklık dışında hiçbir şey katmaz.

    kısacası akıl sağlığınız açısından üzerinde çok fazla kafa yorulmaması gereken bir film. bir diğeri için (bkz: i origins - mike cahill)
  9. kurgusundan öte bilim kısmına bayıldığım,

    !---- spoiler ----!

    nemo'nun belgeselci gibi bilimsel açıklamalar yaptığı sahneler bir araya getirilip

    !---- spoiler ----!

    izlenesi ufuk açıcı bir film.
  10. filmi kitapdan daha anlaşılır. kitaptaki dialog çok fazla uzuyor, sanki hiç bitmeyecekmiş gibi.