1. "babam fabrikadan aldığı maaşının yarısıyla yirmi sene boyunca taksit ödeyip inan yapı kooperatifi’nden bir daire sahibi oldu. taksitlerin bittiği ay deprem oldu, ev yıkıldı. tek yumrukla nakavt. her zaman böyle olur. mutlu olmak için bir sürü faktörün bir araya gelmesi gerekir. mutsuzluk için tek neden yeter." emrah serbes

    bazen böyledir.

    "mutluluğun, basit ve açık bir şey olup bir bardak şarap, bir kestane, kendi halinde bir mangalcık ve denizin uğultusundan başka bir şey olmadığına aklım yattı. yalnız, bütün bunların, mutluluk olduğunu insanın anlayabilmesi için basit ve açık bir kalbe sahip olması gerekiyordu." nikos kazancakis/zorba

    bazen böyle.
    b-612
  2. sokrates kaynağını bilgelik ve erdem olarak açıklamıştır.
    buddha dünyevi ihtiyaçlardan arınmak olarak açıklamıştır.
    konfüçyüs topluma uyum sağlamak olarak açıklamıştır.
    abi
  3. bir fincan kahveyi iki kez içebilmektir.

    hemen aklınıza romantik bi hikaye gelmesin, bu sefer temeli unutkanlığa dayanıyor.

    işten yorgun argın geldikten sonra sütlü kahvemi hazırladım, saçmalıklar ötesi hayat hikayemden masalları sağa sola whatsapp yoluyla anlatmaya çalışırken kahveden bir yudum almışım orda kalmış.

    içtim bitirdim sandığım kahveyi bardakta tekrar dolu bir şekilde, üstüne üstlük sıcacık halde bulmak "mutluluk" değil de neydi ?
  4. benim için "çocukların iyi olmaları" sanırım. onlar iyi değilken ben de olamıyorum.
  5. mutluluğu aradığın sürece,
    mutlu olacak kadar olgun değilsindir,
    ve ulaşacak kadar her istediğine.
    kayıplara yakındığın sürece
    ve hedeflerin varsa durmadan yöneldiğin,
    bilemezsin huzur nedir diye.
    vazgeçersen şayet her arzudan,
    ne hedef, ne de istek tanıyıp
    mutluluğu artık adıyla anmıyorsan,
    o zaman olup bitenlerin akışına
    dayanamaz yüreğin ve ruhun erişir huzura..

    (bkz: hermann hesse)
    hubot
  6. bana hep uyusturucuyu hatırlatır. yükselip havalarda süzülürsünüz. bazen sevgiyle gelir, bazen başarıyla ama her şekilde size bir şeyler katar ve tebrikler artık kaybedecek şeyleriniz vardır.
    sonrasındaysa kaybetmekten korktuğunuz şeylerin/insanların sizi acizleştirdiğini görmeye mecbur kalırsınız. birazcık da şanssızsanız, kaybedersiniz.
    işte o zaman düşüş başlar. özlem, acı vb duygular tarafından ele geçirilip keşke hiç yaşamasaydım dersiniz.
    benim için mutluluk, mutsuzluktan daha korkulası bir durum. mutsuzken kuyunun dibindesin. korkacak ne olabilir ki, kaybedecek?
    küçükken düşünürdüm, hala da düşünürüm, bir insan mutlu olmayı değil de mutsuz olmayı seçemez mi? mutsuzluk güvenli ve daimi çünkü. üzerinde hakimiyet kurmak daha kolay, uysal. ama bu durum bedene işlemiyor ne yazık ki. mutsuzluk ve stres, bedeni zihni açtığı kadar açamıyor. hastalıklar geliyor, uykusuzluk geliyor. yani acılara bile tutunamıyoruz adam akıllı.
    mutluluk karşısında elimiz kolumuz bağlı yani. geliyor, gidiyor, izliyoruz.
    jole
  7. mutluluk nedir sorusuyla başlamak lazım bu konuya, burada bir fikir birliği olmadan nasıl mutlu olunur sorusuna geçmenin çok tatmin edici cevaplar doğurmayacağı aşikar. Ancak ne yazık ki bu konuda bir fikir birliği yok.

    değişik önermeler var; huzurlu olma hali, hayattan tatmin olma, kendini iyi hissetmek, patlayıcı mutluluklar yaşamak (çocuğunun olması mesela), ve hatta kötü anıların iyi anılardan az olması bile bunlar arasında sayılabilir. Benim kişisel kanaatim kendini iyi hissedebilmek ve hayattan tatmin olmanın bir karışımı mutluluk.

    bir fikir birliği olmadığını söyledik tanımda o yüzden genel geçer bir kimler mutlu olur tanımlaması yapamıyoruz ancak kendimce kabul ettiğim tanım üzerinden ilerleyebiliriz.

    'Kendini iyi hissetmek + hayattan tatmin olmak'

    Üzüci bir haberle başlayacağım, bu tarz mutluluğun büyük çoğunluğu genetik, ama o kadar da üzülmeye gerek yok insanların çoğunluğu bu tarz genetiğe sahipler zaten. Ancak tek başına genetik yeterli olmuyor, insanların yaşı, maddi durumu, çalışma saatleri, beklentileri, sosyalleşme türleri ve miktarları gibi birçok etken mutluluğu etkiliyor.

    Çalışma saatleri ile ilgili ilginç bir araştırma vardı, insanlar kendilerince uygun gördükleri çalışma saatinden daha fazla çalışıyorlarsa mutlulukları negatif yönde etkileniyordu (bu beklendik denilebilir aslında) ancak ilginç olan insanlar uygun gördükleri çalışma saatinden daha az çalışınca da daha mutsuz oldukları görülmüş (keşke hep yatsam hiç çalışmasam diyenler için üzücü bir haber).

    Bir diğer konuda beklentiler, insanlar beklentileri gerçekleşmeyince mutsuz oluyorlar (kimisi bu durumu daha iyi kontrol altında tutuyor, (bkz: genetik) ), burada da minimalist insanları örnek alıyoruz, hayattan, başka insanlardan ne kadar az beklenti içinde olursan o kadar faydalı.

    Yaş faktörü de mutluluğumuzu etkiliyormuş, yapılan araştırmalar 50 yaşından sonra insanların genel olarak daha az telaşlı ve daha mutlu olduğunu söylüyor.

    Cinsiyet, bu aslında genetikten farklı çünkü burada cinsiyetin kendisinden ziyade toplumdaki yeri insanların mutluluğunu etkiliyor, bundan yaklaşık 50 yıl önce yapılan bir araştırmada kadınların genel olarak daha mutlu oldukları görülürken, şu anda daha mutlu olan taraf erkeklermiş (feminstler bundan etkilenip çalışmalarını azaltmaz umarım adalet > happiness).

    Fazladan seçme hakları (konu çok çetrefilli dostum bir mutlu olcaz şu çıkan maddelere bak), bu konuda çok güzel sosyal psikoloji deneyleri var ancak burası onun yeri değil, ilgililere duyurulur. Ama kısa şunu söylemek lazım fazlaseçenek mutluluğu negatif etkiliyor. Hatta bunu Paradox of Choice bile diyor elin oğlu.

    Sosyalleşme için de bir takım araştırmalar var ancak kişisel kanaatim, çok içine kapanık bir insana dönüştürmeyecek kadar olan yeterli, sayısı arttı mı sürüdeki rekabet benzeri şeyler olabiliyor, ve hatta genç yaşta zorbaların ve kurbanların oluşmasına bile sebebiyet verebiliyor. Ayrıca beğenilme kaygısı ve sürekli rekabet duygusuna kapılındığı zaman hepten ortalığı bok götürebiliyor.

    Maddi durum, burada belirli bir seviyenin altının mutlu olmaya vakti yok denilebilir, Maslow abiminiz ihtiyaçlar hiyerarşisinde en alt basamakları dolduramayan birisinin maalesef mutlu olmadığını düşünecek vakti olmuyor genelde. Bunun dışında mutlulukla ilgili bir korolasyon var ancak bu doğrusal bir korolasyon değil. Ne kadar çok param varsa o kadar mutluyum diyemezsin, belirli bir seviyeden sonra paranın artıp artmaması çok da etkilemiyor. Ki minimalist yaşıyorsan bu sınır çok aşağılarda zaten.

    Ve tabiki ne demiştik genetik önemli, gerçekten önemli, inanmazsın ama önemli.

    Kişisel deneyimimi de söyleyim, gamsız ve minimalistsen bir de doğayı seviyorsan ve sadece varolmak bile sana mutluluk veriyorsa sanırım olay genetik^:swh^

    bir takım kaynaklar :

    Çalışma saatleri ile ilgili olan
    Genetik genetik genetik
    mutluluğun yaşla bir ilgisi olmalı
    Cinsiyet meselesi
    bu da cinsiyet
    Paradox of Choice - wiki

    TL;DR;
    Genel olarak genetik ve Bertnard Russell'ın Mutlu Olma Sanatı adlı kitabını okuyun, bana göre bu konuda yazılmış bir başyapıt.
  8. bazen bir kelime, bazen küçük bir çikolata yeter insanı mutlu etmeye. anlık gelir, kolaydır mutlu olmak. zor olan mutlu kalmaktır.
  9. "insanlar yalnizca yasamin amacinin mutluluk olmadigini düsünmeye baslayinca mutluluga ulasabilir." (george orwell)