1. ara sıra gelip ağzıma sıçıp giden his. kötü bir ülkede yaşıyoruz ama ölmüyoruz. beterin beteri her zaman var, tahminimce en beter diye bir şey de yok, farklı açıdan bakınca en beterin de beteri var. ama beterimizin olması bizi sadece daha iyi yapar, iyi yapmaya yetmez. kötüyüz yani. diğer milletler gibi haddimizi aşıp çizdiğimiz bu sınırların içinde yaşayan bizler kötüyüz, hem biz kötüyüz, hem bize yapılanlar kötü.

    mesela tv'de başbakan "türkiye hukuk devletidir" diyor, buna tepki vermeye gücüm yetmiyor. ne sövesim geliyor, ne de onaylayasım ama herkes tepkisizmiş gibi hissediyorum. tepki verenler var ama o da bir işe yaramıyormuş gibi geliyor. allah'a inanıyorum ama hiçbir şeye inancım kalmamış gibi. yine de "o kadar da kötü müyüz" diye soruyorum kendime ama ne bileyim ben. karşılaştıracak bir şeyim yok. ne yurt dışına çıktım, ne de yurt dışını öğrendim. çok da umutlu değilim gerçi yurt dışından da.

    benim derdim sadece bizi yönetmeye kalkışanlar değil. (üstlerine nereden vazife olmuş da bizi yönetmeye kalkmışlar onu da anlamadım gitti zaten, tüm yöneticiler hakkında aynısını düşünüyorum) en başta kendim varım, o cepte. en yakın arkadaşım, üst kattaki komşu, mahalledeki çocuklar, yanında çalıştığım adam, kahvedeki 71'ci dayılar, görece daha elit veya mutlu gibi gözüken elemanlar... hepimizde bir yavşaklık var gibi, salak salak sırıtmama sebep olacak güzel insanlar da var ama onları da ara sıra tutturuyoruz, hazır servet gibi yok olup gidiyorlar. bunlarla ne derdim var? tam olarak bilmiyorum ama her şeyden bunları sorumlu tutuyorum galiba. sebebi onlar veya karşı koymayanlar da onlar. kimse de başarısızlık üzgünlüğü gözlemlemiyorum, kendimde de. karşı gibi olanlar bile halinden memnun gibi.

    hayır, şaka maka, şeriat da gelecek bu gidişle. bunları da düşünmeye fırsatımız kalmayacak. ben yine hiçbir şey yapmayacağım, tepkim sıfır olacak. yine çoğunluk mutlu olacak, her şeyi destekleyecekler. ama o çoğunluk birbirleriyle hep aynı şeyi destekleyecek. geri kalanlarımız da mutlu mu olur bilmem ama karşı koyamayacak. ellerini iki yana açıp, dudaklarını bükerek kafasını hafif yukarı kaldıran, sonra da bezgin bir şekilde "olmuyor" diyen birisiyle karşılaşsam; sarılıp ağlayacağım galiba. vallahi olmuyor.

    hepimiz sıradaki tabutun yolcularıyken, ki daha da korkuncu sıramız belli değilken böyle siktiri boktan bir ortamda yaşamayı başarmamız gerçekten hayret verici. emeği geçenlere çok kırgınım, bir de sinirliyim ama sakin bir sinir. vallahi ne yazdığımı da bilmiyorum. ama şu his var ya, gerçekten çok kötü be.