1. tl;dr severler için, nükleer enerji, ülke elektriğini sağlamak için gerekli unsurlardandır. olmaması düşünülemez. güneş paneli, rüzgar, büyük yatırımlarla ancak bir kasabayı aydınlatır.
  2. kapatılmış nükleer santraller işleyen nükleer santrallerden daha tehlikelidir. bu çalışan nükleer santrali tehlikesiz mi yapar ? ucuz enerji için bu risk alınmalı mıdır ? noktasında sonuca varamadığım konu.
    kuz
  3. nükleer enerji hakkında bilmediğim çok fazla şey olduğunu öğrendiğim başlık. ben konuya bir nükleer fizikçi veya nükleer enerji mühendisi gibi yaklaşamayacağım üzgünüm. önce halktan birisi sonra da politika konusunda eğitimli biri olarak şunu söyleyebilirim. nükleer enerji kullanan ülkelerin devlet geleneği ile türkiye'nin devlet geleneği takdir edersiniz ki aynı değil. nükleer enerji kullanan ülkeler ya açık pazarın en güçlü oyuncuları üretim ve/veya tüketim açısından amerika, almanya, çin gibi ülkeler ya eski komünist ülkeler yada fransa gibi karşılaştığı bütün sorunlara devletçi ekonomik hamleler ve reflekslerle çözüm getiren ülkeler. türkiye bunlardan herhangi biri değil. açık pazar temelde ürettiğin herhangi bir ürün veya hizmetin satılmasıyla ayakta durabileceğin bir alan. o yüzden tam bağımsızlık diye bir durum yok artık dünyada. ürettiğin/tükettiğin kadarsın.türkiye'nin ise ürettiği herhangi birşeyi yok. türkiye eğer bilişim çağını da kaçırırsa 50 yıl sonrasının muhabbeti de şu şekilde gelişir:
    vatandaş1=v1
    vatandaş2=v2
    v1= abi enerjimizi kendimiz üretiyoruz uçağımızı kendimiz üretiyoruz ama yazılımı bize ait değil o işi de halletsek tam bağımsız olacağız.
    v2=he
    yani demem o ki ayakta durabilmeniz için üretim yapmanız lazım. varsın enerjinizi dışarıdan alın da yazılım üretin. korkmayın ülkeniz batmaz.
    dipnot:türkiye 30 küsür yıldır terörle uğraşıyor. üstüne kimine göre 3 kimine göre 4 darbe yedi. politik olarak istikrarsız dönemlerden bir türlü kurtulamadı ve son olarak kutuplu bir halka sahip. bütün bunlar olurken de enerjisini hep dışarıdan aldı. enerji çok da büyük bir harcama değil bana sorarsanız.
  4. maliyeti çok yüksek olan enerji türüdür. bir nükleer reaktör sıfırdan çalıştırmaya 4-5 milyar dolar gibi bir bütçe ister. (2010 rakamı) bu rakamı hadi diyince ortaya dökemezsiniz o yüzden bunu yapan nükleer enerji şirketleri (lobiler) kredilerini de kendileri verirler. ortalama TR gibi bir ülke bu parayı alıp kenara koyamaz, bu kredilere muhtaçtır. bu krediyi veren şirkete de nükleer alanın bütün imtiyazlarını bırakmak zorunda kalabilir. akkuyu hakkında bir tartışma vardı , o alanın rusyaya bırakılması gibi. anlaşıldı mı bilgim yok.

    tekrar edelim; nükleer enerji pahalıdır.

    peki bu santrallerin ömrü ne kadar? 50 yıl belki yeni teknoloji ile 70 yıl.

    öte yandan güneş enerjisi eskimez. maliyeti düşüktür. şu rakamlara bakabiliriz. http://ecowatch.com/2015/09/09/worlds-largest-solar-farm/

    çin pakistan için müthiş kapasiteli bir güneş enerjisi tarlası inşa ediyor. (şu klasik a-Si güneş panelleri en ucuz çinde. 1W/1dolar altına maliyeti çekmiş durumdalar) 200 hektarlık çorak bir alana 130 milyon dolar paraya, 1000 MWlık bir yatırım.

    ucuz mu? ucuz. devletleri bırakın orta kapasiteli bir şirket bu miktarı cebinden verebilir. kurulumu sadece ayları/günleri alıyor. tehlikesi var mı? uçan göçen kuşlara zararı var. çorak arazideki, çöldeki, canlı çeşitliliğini de göz önüne aldığımızda zarar minimum. nükleer enerjinin çalıştırılırken nispeten zararsız olduğu doğrudur ama riskleri hayati boyuttadır. zarar ve riskin farkını burdaki her okumuş arkadaşın bileceğin şüphem yok. ben zararlı demiyorum, riskli diyorum. linkteki güneş enerjisi tarlasının kapasitesi 1000 MW, yukarıdaki nükleerin marifetlerinden biri olarak sayılan güce erişilebiliyor. öyle 20 MWlar falan tarihte kaldı. (geçen sene avustrulyalı bir şirket bir batında 600 MWlık bir güneş tarlası kuracaktı türkiyeye: http://www.sabah.com.tr/ekonomi/2015/04/11/dyesoldan-mersine-gunes-tesisi ) pakistandaki tesis mesela 320bin kişilik evin elektriğini sağlayacak. 4 kişilik bir aile desen büyük bir şehrin elektrik kaynağı. öyle kasaba falan değil.

    eksik ve de eski bilgilerle güneşi ya da öteki yenilenebilir kaynakları ezmeyin. şu anki teknoloji ile bunlar yapılabilirse yeni nesil güneş panellerinin yapabilecekleri hayal bile değil. nükleeri de sevimlileştirmeyin. siz hiç nükleer reaktörün dibinde balık tutup, onu yiyemeyeceğinizi en baştan bilmenin nasıl bir duygu olduğunu bilir misiniz? ( gerçi ben tuttuğum balıkları yemem geri bırakırım maksat spor, isteyenler falan oluyordu)
  5. taraftarları için, on madde ile;

    1- nükleer santral yakıtının yüzde yüzünü tek ülkeden temin etmek üzere anlaşma yapıyorsanız,

    2- yalnızca yakıtı değil, kritik insan kaynağının tamamını aynı ülkeden alıyorsanız,

    3- nükleer enerji üretimi sebebiyle memleketin koylarına beton dökmek, deniz suyunu ısıtmak ve -caps- binlerce yıl- boyunca radyoaktif olmayı sürdürecek atıklar üreteceğinden haberdarsanız,

    4- ülkenizin kayıp-kaçak oranının avrupa zirvesinde olduğunu ve bu hatların ısrarla yenilenmediğini, bu sebeple bir tam gün boyunca bütün ülkenin durma noktasına geldiğini unutmadıysanız,

    5- ülkenizde nükleer santral kapasitesinde güneş ve rüzgar santralinin epdk kapısında ruhsat beklediğini, ama siyasi tercihler sebebiyle bu ruhsatların bekletilerek bir enerji kıtlığı imajı yaratıldığını, ama bu imajın sahte olduğunu biliyorsanız,

    6- 1 ay içinde düşman ilan ettiğiniz bir ülkenin insafına güveneceğiniz projelere imza atmak üzereyseniz,

    7- nükleer santral müdürlüüğüne ilahiyat profesörü atayacak kadar şark kurnazı, işbilmez ve serseri bir kafa yapınız varsa,

    8- düşen fiyatları vatandaşlarınıza yansıtmayıp, sadece zamları yansıtıyor, uluslararası piyasalarda doğalgaz fiyatları düşerken (petrol ile bağlantılı) sizin ülkenizde artıyorsa,

    9- bir teknoloji devi, ar-ge üssü, dünyaya üretim yapmayı yeniden öğreten japonya bile nükleer kazalarla sarsılıyorsa,

    10- ülkeniz nükleer santral olmadan nükleer kazaya karışan nadir ülkelerden ise (http://www.taek.gov.tr/attachments/kazalar/ikitelli_tr.pdf)

    11- bilimsellik adı altında şarlatanlık değil, hakikaten bilimsel bilgi arıyorsanız ve -caps- ülkenizin çıkarlarını düşünüyorsanız -caps-

    karşı olmanız, çocuklarınız, torunlarınız için ne pahasına olursa olsun engellemeniz gereken enerji türüdür.
  6. son yıllarda nükleer enerji kullanılmalı mı kullanılmamalı sorunu insanları düşündürürken,atom enerjisinin ne olduğuna dair herkesin anlayabileceği bir açıklama gerekiyor.

    atom,maddenin en küçük yapı birimidir,ve neredeyse tamamı boşluktan oluşur. öyle ki,atom çekirdeği açısından ona en yakın yörüngede bulunan elektron ( atom çekirdeğinin etrafında dönen enerji parçacıkları ) arasındaki mesafe, eğer hidrojen çekirdeğini 10 cm yarıçaplı bir top olarak düşünürsek,1 kilometredir. gündelik yaşantımız ölçeklerinde anlayabilmek için hidrojen çekirdeğini, yani protonu, 1.7 metre çapında bir maketle göstermeye çalışırsak, etrafında dönen elektronu yüz kilometre uzakta bulacaktık.

    peki bundan nasıl enerji elde ederiz?
    bir köprü hayal edelim,temelleri olan,bildiğimiz kocaman bir köprü. bu köprüyü sallarsak,hafif bir dalgalanma oluşacak,ancak eşiği geçtiğimizde,yapı parçalarına ayrılacaktır. ve bildiğiniz üzere,bir yapı yıkıldığında,enerji açığa çıkarır. kabaca böyle tasvir edebiliriz.
    ayrıyeten,enerjinin korunumu kanunu adında bir fizik yasası bulunmakta. bunu da basitçe ifade etmek gerekirse evrende hiçbir şeyin yok olmadığını,sadece dönüşüm geçirdiğini doğrulayan bir yasa.

    fizik dilinde,bir atom çekirdeğinden serbestleşen bir nötronun, bir diğer atom çekirdeğine
    çarparak, o atomun da bozunmasına neden olan ve daha çok serbest nötronun açığa çıkmasını sağlayarak,zincirleme bir reaksiyonun oluşması ve sürdürülmesi atom enerjisinin temelidir.

    yani,atom çekirdeğine nötron adında bir tanecik başarı ile isabet ettirildiğinde,atom çekirdeği kararsızlaşır. tıpkı sallanan bir köprü gibi stabil olmayan hareketlere başlar. ve kendisi de nötron açığa çıkarır. bu nötronlar sürekli atom çekirdeklerine çarparak ortaya muazzam bir potansiyel açığa çıkarır. hadi yeniden enerjinin korunumu yasasını hatırlayalım. atom çekirdeği parçalandığında,ortaya çıkan taneciklerin toplamı,atom çekirdeğinin kütlesinden daha küçüktür. peki,geri kalan kütleye ne oldu? enerji. şimdi önünüzde çok büyük sayılarda atom çekirdeğinin kararsız olduğunu ve parçalanacağını düşünün. evet. sonuçları muazzam olacaktır. nükleer bombalarda bu prensip kullanılmıştır.

    kısaca atomdan enerji elde edilmesi olabilen en basit dil ile bu. peki nükleer enerji?
    ikinci dünya savaşından sonra nükleer enerji çok çalışılmış ve çok konuşulmuş bir konudur. biliminsanlarının nükleer enerji için sayısız örneği ve tezi varken,siyasetçiler olabilecek en ilkel nükleer enerji yolunu seçmiştir. basitçe kontrollü bir şekilde atom çekirdeğinden enerji açığa çıkarıp,o enerjiyi su kaynatmakta kullanma,açığa çıkan buhar gücünü dönüştürüp elektrik elde etme sistemi. bu sistem hala kullanımdadır.

    bu iyi bir şey mi? yoksa kötü mü? benim kişisel görüşüm gökyüzüne bakmamız yönünde. sınırsız bir enerji kaynağı istiyorsak,buna insanlık olarak gözümüzü ilk açtığımız andan beri sahibiz. hem de bedavaya. güneş enerjisi.

    umarım konu hakkında hiçbir fikri olmayan biri bu yazıyı gördüğünde en azından kafasında az biraz canlandırma yapabilir. yanlışım varsa lütfen düzeltmekten çekinmeyin.
    ek olarak (bkz: ikinci dünya savaşı) (bkz: robert oppenheimer)
    kg
  7. canla başla ve dahi bol üç noktalı, yanlış hesapla savunulan enerji türü.

    ne dedim? ad hominemlerle kafa bulandırılır. adam oturmuş hesap çıkarmış, hepsi düz mantık ve de yanlış. Fiyat veriyoruz, borsada, ekonomi dergilerindeki fiyatları veriyoruz. kimsenin gizlisi saklısı yok adam çıkmış Xmilyar 2500 senelik bütçe falan gibi şizofrenik rakamlar buluyor. Çin ile Pakistan anlaşma yapıyor maliyeti 130 milyon dolar orta büyüklükte bir şehir için. linki bir daha vereyim: http://ecowatch.com/2015/09/09/worlds-largest-solar-farm/

    sonra gitmiş piyasanın en çok kullanılan Silikon ve türevleri yerine Galyumarsenit güneş pilini seçmiş ne hikmetse. Kadmiyum tellüride bile değil. Amaç kafa bulandırmak.

    Kendisi 3 boyutlu düşünmekten aciz, türkiyeyi çarşaf gibi 2 boyutlu düşünüyor. Sanki bunlar üst üstü koyulamazmış gibi. Sanki güneş ışınları her yerde var olan değil sadece sabit bir açıyla dünyaya geliyormuş gibi. O gelen ışının önüne koydun koydun arkadaşım yoksa sana elektrik yok. Aristo falan duysa bunları utanırdı kendi düz mantıkçılığından.

    Son olarak solar collector sistemlerinden de haberi yok bu nükleercilerin.

    Tekrar ediyorum, eksik ve eski bilgilerle savunulmaya çalışılan enerji türü. biraz mantıklı rakamlarla ve bilgilerle tanışmak isterseniz buyrun: https://www.ise.fraunhofer.de/en/publications/veroeffentlichungen-pdf-dateien-en/studien-und-konzeptpapiere/recent-facts-about-photovoltaics-in-germany.pdf

    bu da yetmezse amerikan NREL kurumunun raporlarını da paylaşayım.
  8. isin ehilleri tarafindan yapilmasi kosuluyla destekledigim enerji turu.

    burada buyuk bir sorun var. senin ulken ithal dogalgazdan elektrik uretiyor. bir enerji daha ne kadar israf edilebilir, bilmiyorum. sen dolar bazli olarak aldigin dogalgazdan elektrik uretiyorsun. boyle bir seyi aklim almiyor.

    desteklenmemesinin sebebi genelde hukumete olan guvensizlikten kaynaklaniyor. haksiz da sayilmaz insanlar bu konuda. ama kesinlikle nukleer enerji su an icin sart. ama duzgun isletilmek kosuluyla. turk kafasiyla bu enerjiden faydalanacaksak sikinti var, yok bati kafasiyla yapacaksak ya da yaptiracaksak olabilir.
  9. numaralandırmaya gerek yok artık sanıyorum;

    siz diyorsunuz ki, nükleer enerji ayrı bir mesele, ülkemize kurulacak nükleer güç santrali ayrı bir mesele. hayır efendim, ülkeminizin gündeminde bulunan tek nükleer enerji başlığı budur, dolayısıyla ayrı düşünülmesi sözkonusu dahi değildir.

    termodinamiği anlayacak boyutta olduğunuzu dahi sanmıyorum; zira soğutma konusunda söylediklerinizin de tamamı (maalesef) yalan. diğer tüm konularda olduğu gibi, bu konuda da yalan söylüyorsunuz; işte kanıtı. elektrik mühendisleri odası yılda 10 milyar litre suyun soğutma maksadıyla denizden çekileceğini, ısıtıldıktan sonra geri verileceğini söylüyor.

    diğer yandan, radyoaktivitesi -caps- binlerce -caps- yıl sürecek atıklar konusunda hiçbir savınızın olmaması, hakikaten takdire şayan. hiçbir çözümünüz, hatta söyleyecek yalanınız dahi olmadığından olabilir mi?

    fiyat konusuna gelince; elektrik alım satımı devletin tekelinde değil mi? devlet elektriği yenilenebilir enerji kaynaklarından 13,6 euro-cent karşılığı; yani 0,43 tl karşılığı alıyor. yani yatırıma falan elini sürmeden, güneş santrali yapan adamdan aldığı fiyat bu. nükleer enerji santralinden ise 0,22 dolar-cent karşılığında, yani 0,63 kuruş karşılığında satın alacak. ve utanmadan sıkılmadan arlanmadan diyorsunuz ki, nükleer enerji güneşten rüzgardan daha ucuz. bu savınız da baştan aşağı yalan!

    o kadar biliyorsanız, milyon dolarlara mal olan, insanların öldüğü kazaları sayın. elinizde o kadar parmak varsa, çekin fotoğrafını yükleyin. bir elin parmağı kadar kaza olduğu da yalan!

    600 kişi sayısı ile ilgili kaynak bekliyoruz. sayıyı veren ben değilim.

    söylediklerinizden herhangi bir şeyi çekip çıkardığım da yalan. radyasyon ile ilgili verdiğiniz tek örnek bu, ben de ona yanıt verdim.

    ben konuda uzman değilim, uzman olduğum konu farklı. ama uzmanları okuyacak ve okuduğunu anlayacak kadar konudan anlıyorum.

    herkese öneririm.
  10. -milyar litre mertebesinde su ısınacak, ekosistemin altı üstüne gelecek
    +soğutmada kullanılan su denize verilmez, soğutma kulesi bıdı bıdı
    -nası verilmez al sana kaynak
    +verilen su radyoaktif değil ki zaten

    savunanların genel düzeyi budur.

    ayrıca, uzman ve nükleerin genelini tartışmak isteyen arkadaşlardan atıklarınn binlerce yıl nasıl güvenle saklanacağına dair bilgi ve kaynak bekliyoruz. aydınlat bizi youreads.