1. o beyaz bir kuştu

    o, beyaz bir kuştu, uzun kanatlı;
    ardında ışıktan bir iz bıraktı.
    yel gibi dağları aştı bir atlı
    arada bir engin deniz bıraktı.

    uzaktan gelirken derin akisler,
    kapadı geçtiğim yolları sisler.
    tutuştu içimde birikmiş hisler;
    gönlümü o kadar temiz bıraktı.

    o, beyaz bir kuştu, ak kanatlıydı;
    yel gibi dağları aşan atlıydı;
    hayâldi, hayâlden bile tatlıydı;
    ne ışık bıraktı, ne iz bıraktı!