1. ödevle ilgili araştırma yaparken bulduğum tek kesin sonuç öğrenciyi strese sokmaktan başka bir işi yaramıyor. ve öğrencileri hileye itiyor. bir ingilizce öğretmeni adayı olarak ödevleri gereksiz bulmaya başladım ve öğretmenliğim boyunca da ödev vereceğimi zannetmiyorum (inş)
  2. sözlük anlamı yapılması gereken iş ve davranış demektir. yani aslında verilmesine gerek dahi yok. şartlar ödevleri doğurur. öğrenciysen ders çalışmalısın. proje ve tasarım ödevleri de tamamen uygulamaya yönelik ödevlerdir. öğrenciye tecrübe kazandırmak amaçlanır. yani yapın ödevlerinizi arkadaşlar. benim bir tane vardı mesela tüm cumartesiyi ona ayırdım.
  3. bir çok araştırmacı ( horowitz 2005, clemmint,2007; moorman & haller, 2006a; checkley, 2013, mcentire, 2001) ödevin öğrencinin derse karşı tutumunu olumsuz yönde etkilediğini, derse olan ilgilerinin azaldığını bulmuş. bununla beraber ailelerle birlikte yapılan deneylerde ödevin aileler arasında özellikle ilkokulda cocuğu olanlarda kavgaya ve anlaşmazlıklara sebep oluyormuş. hepimiz şahit olmusuzdur anne ödevim var dediğimiz de git babanla yap cümlesini ve birde coğu teslim etmek için ödev yapıyormuş. kavramaya önem vermeden. ha bu arada ödev sosyal hayatın ölmesine sebeb oluyormuş, boş zamanları kısıtlıyormuş aile içi iletişimi bozoyormuş :*
  4. ödev: yapmayı, yerine getirmeyi kendi isteğimizle üstlendiğimiz, sorumluluğunu üzerimize aldığımız bir emirdir.

    (bkz: ödev ahlakı)
  5. sevmediğin bir bölümde okuyorsan tam bir eziyettir
  6. malesef ülkemizde öğretmenlerin çok yanlış anladığı öğrenmeyi pekiştirici bir yöntem. öyle ödevler veriliyor ki öğrenci bırakın yapabilmeyi ne olduğunu bile anlamıyor. iş velilere düşüyor malesef, başlıyorlar kırtasiyelerde koşturmaya. ortaya çıkan ürün de öğrenciye bir şey katmıyor. bu tarz ödevlerden çok öğrenciyi araştırmaya, kendi yapabileceği çalışmalara yönlendirmek daha mantıklı görünüyor, en azından ben öyle yapacağım.