1. kikk
  2. başıma bişey gelmeyecekse:
    madam bovary ve anayurt oteli, o zamanki ben için çok pişman ediciydiler.
  3. oğlak dönencesi - henry miller

    hiçbir kitap hakkında şu yorumu yapmayı istemiyorum ama "okursanız bir şey kazanmazsınız"
    yasaklardan kurtulup, sansürsüz hali basıldığında okumaya çalıştım. olmadı.
  4. kürk mantolu madonna - sabahattin ali
    kitabı bir kaç öncelikli lazım kitapla beraber almıştım. belki 2, belki 3 ay kitaplıkta durdu. her seferinde gözüme çarpıyordu fakat bir türlü zaman bulup okuyamamıştım. arkadaşımla buluşmak için giyinmiş dışarı çıkacakken "ben yarım saat- kırk beş dakika geç kalacağım, bekle çıkma, ararım" mesajı geldi. hazır üstümü giydim nasıl olsa diye hem çıkarmaya üşendiğimden hem de kırışmasın diye yatağın ucuna eğreti şekilde oturdum. bu lanet olasıca kitap gözüme ilişti. zaman geçirme bahanesiyle başlamış olurum, gelince de bitirim diye düşündüm.^:zaten 160 sayfa civarı birşey ^
    sen nasıl bir anlatıcısın sabahattin ali? o nasıl bir akıcılık? onlar nasıl karakterler öyle? nasıl tahlil gücü?
    40-45 dakika sonra telefon çaldığında farkına vardım bir ayağım uyuşmuş şekilde hala yatağın ucunda oturuyor olduğumu!
    "ben geç geleceğim, sen git, merak edilecek bir şey yok, sonra ararım" yazıp gönderdim aceleyle. peşinden kapattım telefonu.
    kaç saat sürdü hatırlamıyorum ama ne üstümü ne de yerimi değiştirmiştim kitap bittiğinde.
    değil kitap duygusal filmlerde bile ruh hali zor etkilenen ben kamyon çarpmış gibi hissettim kendimi. çok sevdiğim birini kaybetsem, yılllardır beraber olduğum kişinin beni aldattığını yahut hayatım boyunca tekrardan deniz göremeyeceğimi öğrensem ancak bu kadar moralim bozulabilirdi. çöktüm kaldım olduğum yerde. uzun bir süre yerdeki halıya dalıp kaldığımı hatırlıyorum.
    o kadar moralim bozulmuştu ki 10-15 dakikalık ilk şoku atlattıktan sonra dışarı hiç çıkmak istemediğimi fark ettim, üstümü değiştirdim, lambayı söndürüp yattım. saatlerce gözümü tavana dikip düşündüm, düşündüm, düşündüm...uyudum.
    neden pişman olduğuma gelince; o gün düşüncelere dalmış şekilde uyuya kaldığımda telefonu açmamıştım. başıma bir şeylerin gelmiş olabileceğini düşünüp onlarca kez aramalar, mesaj bırakmalar. tartışmalar, kavgalar, ..vs
    öylesine muhteşem bir kitaptır ki mutlaka okuyun, okutturun. benim gibi de sorumsuz olmayın.

    edit: bu yazıyı favorilerine ekleyen raif efendi nickli yazar sen çok yaşa emi. şans mı desem? ironi mi? kitabın gazabından hiç kurtulamayacağım galiba!
    xama
  5. iyi isimler bulup sayfalarca hiç okumuş olduğunuzu hissettiren, tuna kiremitçi kitapları. ( git kendini çok sevdirmeden ; bu işte bir yalnızlık var)
    pişmemiş. ocakta yemeği varmış, acelesiyle yazdığı kitapları ile elif şafak. ( aşk, baba ve piç, araf)
    herkesin pek bi övdüğü benim de bir sürü para bayılıp aldığım, olumsuz bir şey söylediğinde ucuz entellektüellerin aşırı saldırısına uğrayacağınız bir sürü kitap; ( yüz yıllık yalnızlık,
    iq 84 ; babalar ve oğullar, masumiyet müzesi, gazoz ağacı,
    ve popüler kitapların içinden seçtiğiniz, boş zaman geçirgeçleri;
    fısıltı serisi, alacakaranlık serisi; yüzüklerin efendisi ...
    pişman değilim editi: yüzüklerin efendisi kitabı
    yazarına sağlığında bir şey getirmemiş. orijinal bir dünya ve varlıklar tasarladığı yadsınamaz ama kitabı yani üçlemeyi bitirene rastlamadım. filmiyle yüceltilmiş bir kitap hatta filmi ile cılkı çıkarılmış bir kitap.
    bunun yerine içine dünyaları sığdırmış gül'ün adı ve bilginin yaşayan en önemli kalesi umberto eco kenarda kalmış. asıl onun kitabı defalarca filmlerle anlatılmalıydı.
  6. (hermetik bilge pitagoras-malik ilyas tanrıbağı) adam paganizm ile islamı birleştirmiş resmen öyle satıyor, şu şöyledir bu böyledir dediği hiçbir şeyin sebebi yok, reel geçerliliği de yok.. adamın kafası o kadar karışık ki ve o kadar bilgiyi değil kendi yorumunu koymuş ki ne saçmalıyor diyorum okudukça. geçen dedim bu kitaba haksızlık mı etmiştim acaba bir daha başlayayım diye.. yok hala aynı düşünüyorum.