1. "plastik yalıtkandır."

    yıldız tarihi; fi.

    o zamanlar babam side'de "vigo tour" diye bir tur acentası işletiyor. ofis denize yaklaşık 100 metre. ben de her yaz gerçekleştirdiğim rutin baba ziyaretlerinden birindeyim (bkz: anne ve babanın boşanmış olması)

    bir gün yine babam ofisten şu ya da bu nedenle uçmuş (bkz: babanın ağır çapkın olması) (bkz: babanın uçanı kaçanı götürmesi) , ben de tekim. dedim "denize gidicem arkadaş, akşama kadar broşürlere 72467247664 ülkenin parasıyla tur fiyatı yaz falan... geçmiyor böyle.", çektim şortu, saldım kendimi plaj istikametine. 2-2,5 saat falan çimdim, sonra ağır tuvalet telaşı içinde ofise doğru yardırmaya başladım. ama o 100 metre bitmek bilmiyor arkadaş! yolda bi tane motel bahçesinin girişi var, girişten geçer geçmez de bi kulübe. içeride hacet görülüyor esnaf gürültüsü arasında. attım kendimi kulübeye, çöktüm klozete. aksilik de bu ya, şortun her tarafına kum dolmuş, terliği falan zaten bok götürüyor. şortu falan çıkarıp üstümdeki kumu, çamuru yıkayayım dedim. şortu hemen lavabonun yanında, duvardan bana şirin şirin bakan bi çıkıntıya astım ne olduğuna dikkat etmeden. aldım hortumu, ayağıma, üstüme başıma su tuttum. oh, her şey halloldu, gönül rahatlığıyla ofise gidebilirim artık.

    ulan elimi şorta bir attım; çaaaaaatt!! canım da öyle bir yandı ki... "lan n'oluyoz?" diyorum, anlam veremiyorum. bir daha attım elimi şorta, tekrardan... çaaatt!!! bu kez elimi attığım yere baktım, "aha" dedim, "elektrik çarpması bu bildiğin." ıslak şortu duvardaki kablo deliğinden sarkan kablo yumağına asmışım, aklımın taa... ama ta diplerine böyle. ulan üst baş çırılçıplak, 9-10 yaşında çocuğum. kulübenin kapısından kafayı uzatıp yardım istesem o halde... ihtimalleri düşünmemek en hayırlısı, o derece yani. lan düşüüün düşüüünn... benim o şorta dokunmamam lazım. terlikle almaya çalışıyorum; çaaaaattt!!! terlik dediğim sırılsıklam sünger bildiğin.

    o anda kafamın üstünde bir balon; su iletken, bakır iletken, cam yalıtkan... bıdı, bıdı ve bıdı... plastik! hah! plastik! yalıtkan ulan plastik! kulübede plastik ne ola ki? lavabonun altındaki gider borusunu kesmeye başladı gözüm, daha flörtü beklemeden aldım ağzıma gülümü, çektim siyah maskemi, kavradım belinden boruyu. iyi, güzel, boruyu aldık da... olum kitapta falan yazıyodu bu meret, öyle her bok doğru mu ki? kitapta o kadar anot, katot, bıdı bıdı yazıyordu, sınıftaki elektroliz deneyi niyazi oldu. mıknatısla demir tozunu falan ayıralım dedik, bi numara olmayınca "mıknatıs dandik" dedi hoca, sustuk. yine öyle bi şey olmasın?

    neyse artık, dışarıda mevsimlik işçiler falan... bu adamlar gece vakti plajı karpuz kabuğuna buluyor, gündüz vakti iş vermeyelim şimdi bunlara. kapattım gözümü, boruyu yavaştan dürttüm benim deniz şortuna; çaa... yok lan, çat mat yok, bayağı bayağı tuttum şortu. aldım oradan, önce bi elimle yokladım, lan giyerken miyerken bi şey olur da taşaklar yanar mı diye; sonuç mükemmel, bol lekeli ariel reklamı gibi gülüyor yüzler. elleri bir yıkayışım var, sanki az önce füzyon reaktörü çalıştırmışım, o halet-i ruhiyedeyim. o tahta kapıyı bir açtım; vay anam vay! tübitak ödülü aldım içeride, terden yapış yapış askılı atletiyle bahçeye hortum tutan dayıların haberi yok.

    o günden beri pozitif bilimler derslerinde "hocam bu bizim ne işimize yarıyıcak günlük hayatta" çıkışını yapan o hızlı gençlere ezekiel 25'i okuyup öfkemi serbest bırakasım gelir.
  2. söz konusu üniversiteyse gördüğüm hemen her ders. üniversiteye kadar olan kısım ise dil bilgisi, tarih ve temel matematik dışında daha çok genel kültürdür.
  3. besinlerin sindirim sırası ve verdikleri enerjiler lise biyoloji dersinde öğrendiğim ve sporla uğraşmaya başladığımda bana en çok yararı olan temel bilgidir.

    sindirim sırası:karbonhidratlar>yağlar>proteinler
    enerji verme miktarları:yağlar>karbonhidratlar>proteinler

    bu yüzdendir ki egzersize başlamadan önce hızlı tüketilen karbonhidratlar alınır ve bunlardan ortaya çıkan enerji ile yağlar parçalanır. egzersizden sonra da kaslara pompalanan kanın içerisine bir miktar protein vermek en iyi seçimdir.

    sadece şu bilgi ile bir insan kendisine çok düzenli ve sağlıklı bir diyet&egzersiz programı hazırlayabilir.
  4. düz bir yolda ilerliyorsun. ileride ama karşı kaldırımda olan bir yere ulaşma çabasındasın. düz yürümeye devam ederken bir yandan da karşı kaldırıma meylediyorsun. kısaca hipotenüs çiziyorsun aslında yürüyüşünle. karşılıklı iki kaldırım doksan derecelik açı oluşturduğundan sen de bu açının karşısındakı kenarı rota yapıp yürüyüş yolunu kısaltmış oldun.
  5. her şey senin problemin, onların değil.
    cakal