• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (10.00)
okurken ne görürüz - peter mendelsund
edebi eserlerdeki betimlemeleri okuduğumuzda zihnimizde ne canlanır? yazarın hayal ettikleriyle bizim hayal ettiklerimiz örtüşür mü, yoksa tamamen kendimize özgü karakterler/mekânlar mı yaratırız? betimlemeler hiçbir zaman eksiksiz değildir, mutlaka atlanan detaylar kalır. bu boşlukları nasıl doldururuz? dahası, betimlemeler bazen peyderpey gelir; sözgelimi bir karakterin boyuna posuna dair bilgi edindikten yirmi sayfa sonra öğreniriz göz rengini ve biçimini. peki o arada gözlere ne olur? karakterimiz gözsüz mü idare eder?

aslen kitap tasarımcısı ve aynı zamanda sıkı bir edebiyat okuru olan peter mendelsund, yönelttiği bu ve benzeri sorularla, okurken zihnimizde olup bitenleri daha detaylı düşünmeye çağırıyor bizi. okuduklarımızın zihnimizde nasıl işlendiğini, görselliğin bu süreçte nasıl bir rol oynadığını irdeliyor. bunu yaparken de hem batı edebiyatının önemli eserlerinden hem de esprili ve yaratıcı görsellerden faydalanıyor.

okumakla zihinde canlandırmak arasındaki incelikli ilişkiyi son derece özgün bir şekilde ele alan bu kitap, okuma deneyiminin kendisinin de en az okunan eserler kadar ilgi çekici ve üzerinde düşünmeye değer olduğunu gösteriyor bizlere.


  1. peter mendelsund'un asıl işi kitap kapağı tasarımcılığı...birçoğumuzun belki çok da önemli olmadığını düşündüğü, gelin görün ki çok ama çok önemli bir sanatı icra ediyor yani. bazen bir kitabı elimize alıp almamaya karar verdiren de, okurken "acaba" dediğimiz yerde bize ufak bir ipucu sunan da, okumayı bitirdikten sonra aklımızda en son kalan da aslında o kitabın kapağı oluyor çoğu zaman.

    gelelim kitaba... adından da anlaşılacağı üzere, mendelsund gayet akıcı bir dille okurken zihnimizde ne canlandığını soruyor ve buradan yola çıkarak okuma eyleminin yazarla okur arasında nasıl çift taraflı bir yaratıcılık eylemi olduğunu anlatıyor. ve işin tuhaf, belki de güzel yanı ise yazarın yazarken okuyucunun gözünde tam olarak neyin canlanacağını bilemeyecek olduğu gerçeği üzerinden yaptığı tespitler oluyor... gerçekten de öyle değil mi?

    ve son olarak, son dönemin kısır döngü tartışmalarından biri hakkındaki fikirleri de oldukça çarpıcı ve (bence) çok doğru: elektronik kitap mı basılı kitaplar mı?

    “her geçen gün daha çok insanın basılı kitapları özlemeye başladığını öğreniyor ve açıkçası epeyce duygusallaşıyorum... sevdikleri birine hediye edecekleri kitap kayıtsız şartsız basılı olmalıydı. ayrıca bazı romanları hep kitaplıklarında bulundurmak, canları istediğinde onlara dokunabilmek istiyorlardı. elektronik ortamın basılı ortama galip gelemeyeceğini o gün anladım. itiraf edeyim hayatımın en mutlu günlerinden biriydi.”
    mesut