1. alman sosyolog robert michels'in reel demokrasinin zayıf taraflarından birini vurgulayan teorisi.

    robert michels'in bu teorisini kendi ifadeleriyle özetleyebilecek çoğu çalışmada atıf yapılan sözleri :

    "seçilmişlerin seçmenler, vekillerin vekalet verenler, delegelerin delege edenler üzerinde egemenlik kurmasına yol açan örgütün kendisidir. örgütten bahseden gerçekte oligarşiden bahsediyor demektir.” şeklindedir.

    demokrasi nitelik olarak çokluğa ve katılıma vurgu yapsa da, bu sistemin içerisinde söz sahibi olmak örgütlülüğü gerektirir. örgütlerde kendi içerisinde bir düzeni, sistematiği olan bir oluşumdur. bu bağlamda, örgütler belli kişiler (yönetici elit, kurul ya da lider) etrafında şekillenir. bu örgüt içerisindeki bir üye ile yönetim kademesinde tecrübe-bilgiye ulaşma imkanı kolay olan ve örgüt içi maddi-manevi desteğe sahip üyenin farklı olan düşünceleri arasındaki çözüm çoğunlukla 2.lehine sonuçlanır.

    bürokrasi aygıtı içerisinde de var olan bu durumu özellikle ülkemiz örneğinde siyasi partiler üzerinde netlikle görebiliyoruz. bir milletvekili, belli bir seçmen kitlesinin iradesini temsil etmek için seçilirken aslında parti üst yönetiminde alınan kararların haricinde herhangi bir irade gösterememektedir. bu yönüyle temsiliyet kalmamakta bir nevi oligarkların gaspına uğramaktadır.

    mecliste bir yasa tasarısı/teklifi oylanırken aslında parti güdümünde hareket eden milletvekilleri (önceden oy vereceksiniz/vermeyeceksiniz tebliği yapılmış) ve oylamada acaba el kaldırmadı mı diye kontrol eden oligarşinin izlerini görürüz.
    ozee