1. beyninin sağ yarım küresini kullanan sanatı, masalı seven gabriel garcia tayfasını sevenler için önce kitabı;
    beyninin sol yarım küresini kullanan analitik, dostoyevski tadındaki düz adamlar için önce filmini önerdiğim soru.
  2. az önce okuduğum bir film yorumu sonrasında aklıma geldi...itiraf edeyim böyle bir sorunun varlığını dahi düşünmezdim...

    elbette önce kitabı okumalı derim ben. yazmanın yazar için en keyifli tarafı yazdığının tek, biricik olduğunu bilmesi iken bir yandan da şu açmazla boğuşmaktadır:"okuru okurken ne görür?"

    okuma eylemi yazarla okur arasında çift taraflı bir yaratıcılık eylemidir aslında. işin tuhaf, belki de güzel yanı yazarın yazarken okuyucunun gözünde tam olarak neyin canlanacağını bilemeyecek olduğudur. çünkü okur her satırda kendine bir dünya kurar ve bunun üzerinden ilerler... okumanın en büyük getirilerinden biri hayal gücümüze sınırsız vahalar sunması ise neden önce filmi izleyerek sınırlamayı tercih ediyoruz?

    (bkz: okurken ne görürüz - peter mendelsund)
    mesut
  3. önce hangi eser ortaya konulduysa yani orijinali hangisiyse o. çünkü ikincisi yeniden yorumlamadır ve orijinal eseri bilmeden yorumlamasını bilmek biraz eksik bırakabilir sanatseveri. ki kitap-film olarak düşünüldüğünde kitaplar orjinal eserler, filmler de uyarlamadır. bu bağlamda bence önce kitap.
  4. her zaman önce kitabı... yalnız siz kitabı okuyana kadar filmi çoktan çıktıysa filmdeki karakterleri görüp (filmi izlemeden) öyle okumak daha zevklidir..
  5. önce kesinlikle kitabı.

    harry potter serisini ilk okuduğum ve ilk izlediğim zamanları hatırlıyorum, filmde falan görmediğin için karakterlere kendince yüz ve ses vermek mükemmel bişey.
  6. öncesinden sonrasından ziyade, hangisi sorusu önemli bana göre.

    zira kitabını okuduğun bir romanın filmi basit geliyor, hayalgücü daha zengin insanın. kısıtlanmış gibi hissediyorsun daha ziyade..

    gölgesizler - hasan ali topbaş kitabı öyle büyüledi ki; filmini beğendiysem de, kitaptaki tad yok.. başka birinin hayal gücünün perdeye yansıması izlediğin.. sanki bir şeyler havada kalmış hissi var. yönetmen her ne kadar senaryoya bağlı hareket ettiyse de..

    filmini izlediysen de, kitabı okurken tad alamıyorsun. hep karakterlere bir şeyler giydirilmiş , bir sıkışıklık, hayal edememe hali..

    velhasıl ben kitabını okumayı tercih edip, okuduğum kitabın filmini izlemek istemeyenlerdenim.

    öncesi de, sonrası da bu kadar..
  7. bence bir sırası yok. zevk almak istediğiniz şeye göre değişir hatta. şöyle ki;

    mesela kafkanın davasının filmi varmış benim haberim yoktu önce kitabını okudum. iyi de olmuş. zaten kitabını anlamak bile oldukça güçtü, o yüzden önce kitabı okumak sonra filmi izlemek daha faydalı olmuştu.

    bilimkurgu veya fantastik türler açısından bakarsak, önce filmi izlemek daha iyi olacaktır. çünkü filmlerde kurgudansa görsellik daha ön planda ve filmden memnun ayrılıp daha sonra kitabını okumak daha faydalı. ben marslı'nın önce kitabını okumuştum ve filmdeki anlatımdan hoşlanmadım. veya otostopçunun galaksi rehberi gibi.
  8. harry potter örneği çok doğru, filmlerde göremediğiniz çoğu kıyıda köşede kalmış detayı kitaplardan okuyarak kafanızda canlandırabilme imkanına sahip oluyorsunuz. ayrıca kitaptan uyarlama film hakkında konuşulurken "kitapta öyle olmuyordu amaa" diyen kitabı okumuş kişi heyecanı diye bir şey de var^:swh^
  9. bizler kitap okurken kitaplardaki karakterleri hayal gücümüzle yaratırız.
    mekanları hayal gücümüzle yaratırız.
    hiçbir filmin bütçesi hayal gücümüz kadar sınırsız olamaz.
    bu yüzden önemli eserlerin kitabını okuyup, hayalimizde yarattıktan sonra sınırlı imkanlara sahip bir yönetmenin nasıl filme döktüğünü izleyebiliriz.
  10. okuyucu ile izleyici bakis acisi farklidir ama ben "once hangisi denk gelirse" seklinde cevap verecegim bu soruya. kitabin da filmin de hep ozel bir yeri olur bende. birbirinden bagimsiz degerlendirmek lazim bir karsilastirmaya girersek yazar yada yonetmeni yaristirmis gibi oluyoruz. ornek olarak (bkz: the shining - stanley kubrick) filminde stephen king'in yazarligi vs stanley kubrick' yonetmenligi olayina bir okur olarak farkli yaklasirim, bir izleyici olarak farkli. kiyas yapmak ne bileyim benim isim degil.