• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (7.83)
only lovers left alive - jim jarmusch
2013 yapımı, başrollerini tilda swinton ve tom hiddleston'ın oynadığı dram, romantik, korku içerikli bir filmdir. eve (tilda swinton) ve adam (tom hiddleston) birbirine yüzyıllardır deli gibi aşık iki vampirdir. adam karanlık ve depresif müzikler yapıyordur. eve'in kızkardeşinin gelmesiyle işleri karışır ve güvenlikleri tehlikeye girer. kaliteli kan bulmak gittikçe zorlaşıyordur ve bunu sağlayan tedarikçileri ki o da bir vampir, bir gün ölür. kan bulmak için tek çareleri kalıyordur artık.


  1. izleyiciyi filmin içine sokmak, ritmine alıştırmak ve karakterleri tanıtmak için ne yapmak gerekir sorusuna cevap veren bir girişe sahip film.

    sahneye, funnel of love uyarlaması eşlik etmekte.
  2. ben böyle naif bir film görmedim. gözlerimden kalpler çıkartarak izledim.

    !---- spoiler ----!

    insanlara zombi diyen yüzyıllar boyunca gördüklerinden ve yaşadıklarından bunalmış aşırı tatlı ve naif vampir esas karakterler. iki saat boyunca bir an bile sıkılmadım. hiçbir amacı yokmuş gibi duran fakat çok şey hissettiren filmlerden. oyunculuklar ayrıca çok hoş. tek kelimeyle filme ba-yıl-dım. resmen yönetmen zevk için film yapmış. ben böyle istiyorum nokta. ya replikler. az ama öz. hayallerdeki yaşam...böyle filmler daha çok olmalı. tom hiddleston ile tilda swinton'ın yataktaki uyuma hallerini çerçeveletip başucuma asmak istiyorum. onlar ne güzel resimlerdi öyle. ayrıca filmin son sahnesindeki hallerinin de ss'ni alıp masaüstü arka planı yapmak istiyorum.

    !---- spoiler ----!
  3. terk edilmiş ve aslında kapanmasıyla bir kentin de çöküntü hale gelmesine sebep olan detroit packard otomobil fabrikasının yarattığı atmosfer kesinlikle muhteşemdi. büyüleyici ve kasvetli. tam zombilere (insanlara) göre öyle değil mi? adam'ın zombilerden nefretini dile getirdiği sahne unutulmaz. sözleri de

    !---- spoiler ----!

    "bıktım onlardan ve kendi hayal güçlerinden duydukları korkudan da bıktım"

    !---- spoiler ----!

    ya duvardaki fotoğraflar? çoğunu bir bakışta çıkaramadım ama aralarından kafka, poe, tom waits, sade ve marlowe'u seçebildim. yüzyılların seçkisi gibi. marlowe'un adam için söylediği

    !---- spoiler ----!

    "intihara meyilli romantik dürzü. hamlet'i yazmadan tanımış olsaydım farklı bir hamlet yazardım"

    !---- spoiler ----!

    sözleri, jim jarmusch'un edebiyat tarihine ne kadar meraklı olduğunu ve shakespeare ile marlowe arasındaki çekişmeyi bir kez daha hatırlatmak isteyişi çok merak verici ve keyifliydi benim için. aslında hamlet'i Christopher Marlowe'un yazdığı söyleniyor. ilginç bir tartışma başlıbaşına. tesla, einstein ve darwin'den söz ettikleri sahne, aslında benim için insanlıktan umudun kesildiğinin beyanıydı.

    kitaplar, müzik aletleri ve müziğin kendisi de muhteşemdi. jarmusch'un da üyesi olduğu sqürl grubu ile jozef van wissem yapmışlar şarkıları. "taste of blood" çok lezzetliydi kesinlikle taste of blood

    bir de hoş detaylar geliyor aklıma mesela sinek mantarı, sonra 1905 yılından 100 küsür yıllık gibson model gitar kırıldığında adam'ın üzüntüsü ve eve'in

    !---- spoiler ----!

    "aşkım senin robdöşambr'ın bile 100 yıllık"

    !---- spoiler ----!

    deyişi, 1586 yılından kalma marlowe "kit" in yeleği, cocobolo ağacından mermi, aslında her vampirin sofistike ve entelektüel olmayışı (kızkardeş ava örneği), klişe ve bir o kadar güzel ritüeller, kadehler, bileklik ve kolyeler, kan yoluyla bulaşan hastalıklar,

    !---- spoiler ----!

    "dünyanın dönmesine yetecek kadar kaos"

    !---- spoiler ----!,

    adam'ın dr faust, caligari, strangelove lakapları, kuantum teorisi, "hala petrol savaşları mı devam ediyor yoksa su savaşları başladı mı?" diye sürüp giden bir sürü diyalog. benim için özel olarak kıymetli cümleyle bitirmek istiyorum. eve'in adam'a söylediği bir cümle bu:

    !---- spoiler ----!

    "bu kadar uzun süre yaşayıp da nasıl hiçbir şey anlamazsın? bu saplantılı ruh haliyle hayatını heba ediyorsun."

    !---- spoiler ----!

    son olarak tilda swinton ve tom hiddleston bir yana john hurt ve tanca (fas) sokakları muhteşem değil miydi?
  4. alternatif bir vampir filmi.. bugune kadar vampirlere atfedilen bir cok "cool" ozellik, bu dunyadanin dinamikleriyle ortus(e)medigi icin bir cok vampir filminin gercekle baglantisi hep zayif kalmistir. aslinda vampir filmlerinin boyle bir kaygisi da yoktur.

    peki ya gercekse, yani diyorum ki vampirler gercekse? bu dunyadaki yasamlarini olumlulerden ayiran neler olabilir ki? eva ve adam'in salonun ortasindaki salinimsal danslari gerek kurgusuyla gerek cekimiyle gerekse muzigiyle cok hos bir tat birakiyor.
  5. insanlık tarihine başından beri tanıklık edecek bir karakter yaratıyorsan doğa üstü olması gayet normal. vampirlik amaç değil araç modunda bu filmde. o yüzden vampir filmi deyip geçemeyiz. insanoğlunun açgözlülüğü, herşeyi hızla tüketmesi, petrol ve su için savaşırken asıl meseleyi kaçırmaları çok güzel anlatılmış. ama en çok adam'ın eve'ye insanoğlunun bilimin tarihsel gelişiminde nasıl bir engel olduğunu güzelce anlattığı sahneyi sevdim.
  6. tilda swinton ve tom hiddleston bu zamana kadar ki gördüğüm en iyi vampir karakterini canlandıran oyunculardı. film tamamiyle vampirlerle ilgili değil. insanların yüzyıllardır değişmeyen hatalar silsilesinde birbirilerine girmesini ve zayıflıklarını ele alıyor. replik az olmasına rağmen sosyal mesajı iyi veren filmlerden.
    bu filmi 14 şubatta en yakın arkadaşımla izlemeye gitmiştik. aşk filmi olduğunu düşünerek bilet almıştık ama çok daha iyisiyle karşılaştık. kendinizi filmin içinde bulduğunuz ve kaybedeceğiniz türden.
    nami
  7. 2013 yapımı olan filmde Tilda Swinton 53 yaşındaydı :) o yaşta böyle bi fizik, böyle bi güzellik ve böyle bi oyunculuk ender bulunanlardan bence.

    şu sahne ise filmde beni çok kıskandırmıştır, kadın harika, ses harika, dans harika
  8. sanat dünyasına yolculuk. müzikler, çekimler, neredeyse kusursuz.

    yıllara, hatta yüzyıllara yayılmış bir aşk hikayesi. evet vampirler var. ancak size açıkça söyleyebilirim ki şu ana kadar izlediğiniz en vampir filmi olmayan vampir filmidir bu eser. yani bildiğiniz vampir filmlerinin yanından bile geçmez. yavaş ilerleyen, hatta ilerlemeye karşı koyan sahneleri bir kısım izleyicileri tavlarken, diğer kısmı filmden soğutabilir. bu tür sinemaya alışkın olmayan izleyicilere pek zevk vermeyebilir.

    kısa ömrümüz boyunca küfrettiğimiz insanlık ile yüzyıllar boyu boğuşmak zorunda kalmanın ele alındığı her saniye daha da hayran oldum filme. tanrıçalaştırılmış tilda swinton, onun tanrıçalığına renk katan tom hiddlestone ile sizi eritiyor, sonra istediği şekle sokuyor film.

    aman aman bir hareketlilik, patlamalar, uçmalar yok. sadece sanat var. tadını çıkarın.
    ve elbette,
    "dünyanın dönmesine yetecek kadar kaos."
  9. bu filmin bir yerlerinde tilda swinton'un oynadığı karakter yola çıkarken bir bavul dolusu kitap alır yanına. bu kitapların arasında elif şafak'ın da bir romanı (tahminen aşk) dikkati çeker.
  10. jim jarmusch filmografisinin özeti niteliğinde bir film..en sevdiğim yönetmenlerden biridir kendisi. eksiksiz tüm filmlerini izlemiş biri olarak bu film bana göre en iyisidir ..