1. "onu bağışlayın
    o bazen
    vücudunun kederli bağlantısını
    durgun sularda
    boş mezarlarla, unutuyor
    ve aptalca zannediyor ki
    yaşama hakkı var,

    onu bağışlayın
    bir resmin sıradan öfkesini
    kışkırtmanın uzak arzusu
    kağıdının gözlerinde eriyor

    onu bağışlayın
    baştan başa tabutunda
    ayın kırmızı halesi geziniyor
    ve gecenin değişken kokuları
    vücudunu bin yıllık uykusundan
    uyandırıyor

    onu bağışlayın
    o içten yıkık
    ama hala gözlerinin içi ışık zerrelerinin hayaliyle parlıyor
    ve anlamsız saçları
    ümitsizce aşkının soluklarının etkisi ile titriyor

    ey mutluluğun sade ülkesinin sakinleri
    ey yağmurda açılan pencerelerinin komşuları
    onu bağışlayın
    onu bağışlayın
    çünkü büyülenmiş
    çünkü sizin ağır gelen varlığınızın kökleri
    onun gurbet topraklarında derinlere kök salıyor
    ve onun kolay inan kalbi
    hasretin acı darbeleriyle
    göğsünün içinde kabardıkça kabarıyor"


    üzerindeki baskının.
    içindeki yaşam arzusunun..
    aşkın karşı konulamaz çekiminin.
    vücut bulmuş haliydi şiirii..