1. sık sık bu yolculukları tekrarlayan biri olarak birçok şey sıralayabilirim buraya.

    öncelikle banko, mola yerine gelmesini bekleyip geldiğinde de inip çay ve sigara yapmak. emin olun o sigaranın zevki normalde içilenden daha farklı ve güzel. yine yolcu indirme-bindirme yerlerinde kısa süreli verilen duraklamalarda da inip sizinle birlikte inen 3-5 kişiyle de o sigaraları yeniden tüttürmek, yalnız son dumanı otobüsün içine vermiyoruz ha!

    sonra biraz gözlem yapmayı seviyorsanız da tam yeri otobüs yolculukları. benim için sosyolojik bir gözlem alanı gibi çünkü. herkes farklı farklı yerlere farklı telaşlarla gidiyor ve bu yüzlerinden okunuyor.

    diğer yandan bir psikiyatrik tedavi niteliğinde, insanın kendiyle hesaplaşmasını sağlayan uzun süreli içsel konuşmaları yaratıyor o zaman diliminde. düşünceler birbirini kovalıyor yol ilerlerken. belki kendinle ilgili fark edemediğin bir şeyi o yolculukta fark ediyorsun. çünkü o an tamamiyle sensin ve kendinsin, özgürsün.

    literatürde basit bir eylem olan otobüs yolculuğu aslında yaşamayı bilen için son derece keyifli ve değerli olabiliyor.

    otobüs güzellemesi yaptım biraz sanki ama yaşayanlar anlayacaktır.
  2. molada ölümüne işediğiniz halde muavinin yaptığı kola ikramından sonra saatlerce koltukta kıvranmanız.
    bebek ağlaması.
    yolcu almaya gittiğinde sigara ya da tuvalete çıkan tipler (misal ben)
    koltuğunu hayvan gibi yaslayan tip
    havalandırmadan gelen iğrenç koku ve osuruk paranoyası
    molada istemeseniz de kıçıkırık tost ve meyve suyuna 10-11 tlden aşağı para vermemeniz.
    şoförün uzaylı dilinde yaptığı anons (eczacılar ile aynı dil mi bilgim yok)
    gündüz güzel gelen kızın gece otobüste salya sümük uyurken görmeniz.
    otobüsteki tabletin çalışmaması.
    şarj yerinin çalışmaması
    gündüz gözünüze vuran ışık
    kıçınıza yapışan donunuz
    sıcak diye gittiğiniz yerin yolunda mutlaka buz gibi soğuk bir yerde mola vermeniz ve bir sigara için kardan adam olmanız. soğuktan yanınıza niye hırka almadığınız konusunda hayıflanmanız ve çay içerek ısınmaya çalışmanız. çay dışarda içiliyorsa (malum sigara da içilecek) ellerinizi kıçınıza sıkıştırıp makattan sıcak almaya çalışmanız. sonra da alelacele otobüse kaçmanız.
    soğuktan şikayet etmeniz ama vardığınız yere gidince o soğuğu aramanız.
    bir kazan kuru fasulye yemişcesine gaz dolmanız.
    uyuyamamanız ve canınızın sıkılması.
    kusanlar
    mutlaka bir kez firmadan şikayetçi olduğunu söyleyen tip
    içerisi buz gibi olduğu halde klima açan şoför ve yandaşları.
    klimaya itiraz eden tip ya da enterasan bir şekilde kapatmaması konusunda uyarı yapan tip
    şoförün yaktığı sigaraya imrenerek bakmak
    yolun bitmeyeceğini düşünmek ve uçak bileti hayali kurmak
    aşağı yukarı bu tip şeyler işte :)
  3. gece 03:00-03:30, molada bir yandan götün donarken tostunu yiyip çayını içerek bir sıra dizilmiş otobüslerin yıkanmasını izlemek... işte bunu özlüyorum.uçak çıktı mertlik gitti.
  4. metro turizm ile daha da essiz detaylar yakalayabilirsiniz
  5. bir tl tuvalet ücretini vermemek veya 100 tl vermek. ^:geçenlerde bu yüzden adam öldürdüler çok tehlikeli.^
    mizah dergisi okumak.
    hostesden sürekli su istemek.
    yanında ki amcadan önce davranarak "kimlerdensin amca?" sorusu ile onu afallatmak hal bu ki önce o söyleyecekti.
    ve şu mikrofonu yiyerek konuşan tesis görevlisi.
  6. şoförün hemen arkasında oturmak, yolu seyrederek gitmek.
    şoföre kahve çay gece boyu giderken seni de gören muavinin sana da sürekli getirmesi, bi süre sonra onunla ve şoförle muhabbete başlamak.
    molada tuvalete gidip para üstüne gerek olmayacak şekilde parayı vermek.
    sonra otobüse gelip içerden yıkanmasını izlemek.
    son sigaranın son nefesini içerde veren dallamaya yanından geçerken tip tip bakıp içinden küfür etmek.
    her koşulda özlediğin birini bir durumu bırakırken, gideceğin yerde de özlediklerinin olması ikilemi.
    yol boyu müzik dinleyip düşünmek.
    wtf
  7. kafaya şemsiyeyle vurulması.
  8. benim gibi uyuyamayanlar için müzik eşliğinde düşünme seansı.çok faydalı olduğu denenmiş,görülmüştür.
    eale
  9. yaklaşık 10 yıldır farklı sıklıklarla otobüs yolculuğu yaparım. küçük yaşlardan beri bindiğimden olsa gerek vücudum otobüs koltuğuna adapte olmuş; otobüse biner pozisyonumu alır uyurum. bu yüzden de gece yolculukları benim için en ideal olanı. hem uyku düzenim bozulmuyor hem de gideceğim şehre erkenden varmış oluyorum, ekstra bir zaman kaybı yaşamıyorum.

    ancak ne olduysa geçen ramazan bayramında oldu. tatil için bodrum'a gece bileti bulamadım. gündüzden almak zorunda kaldım. kimsenin etliye sütlüye bulaşamadığı tekli koltuklardan almak isterdim ancak yer kalmamıştı. cam kenarı koltuğuma geçer geçmez kulaklığımı taktım ve ludovico eunidi'nin spotify'da en çok dinlenenler listesini dinlemeye başladım. ve yolculuk bitene kadar başladığım yerde kaldım. o ilk 22 parçayı başa alıp alıp dinledim ve gözümü camdan ayıramadım. geceleri dışarıda yaklaşıp uzaklaşan otoban ışıklarından fazlası yoktur. ancak gündüzler hiç öyle mi... altında kavrulurum dediğim güneş bana hiç bakmıyordu. sanki sadece etrafın güzelliğine güzellik katmak için oradaydı. o piyanodan çıkan her bir ses ve seslerin uyumu gördüğüm manzaraların sanki cennet bahçeleriymiş sanki her biri bir sanatçının eserleriymiş de ben de ziyaret etmek için o otobüse binmişim gibi mükemmel görünmeye başladı. ve birbirine benzeyen bu müzikler ve bu manzaralar ve bunların oluşturduğu bu ahenk hiç bozulmadı. bozulmadığı gibi iç dünyamda türlü türlü düşüncelerin aklıma gelmesini sağladı. o gün bu gündür otobüs yolculuğu bir araç, "aman günü kaybetmeyeyim de geceye alayım" diyeceğim bir olay olmaktan çıktı beni kendi götürdüğü uzaklardan daha da uzaklaştıran bir etkinlik halini aldı.