• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.83)
otomatik portakal - anthony burgess
tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sistematik bir baskı uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum......cockney dilinde (ingiliz argosu) bir deyiş vardır. "uqueer as as clockwork orange". bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. bu çok sevdiğim lafı, yıllarca bir kitap başlığında kullanmayı düşünmüşümdür. bir de tabii malezya'da "canlı" anlamına gelen "orang" sözcüğü var. kitabı yazmaya başladığımda, rengi ve hoş bir kokusu olan bir meyvenin kullanıldığı bu deyişin, tam da benim anlatmak istediğim duruma, pavlov kanunlarının uygulanmasına dayalı bir hikâyeye çok iyi oturduğunu düşündüm...-anthony burges-karabasan gibi bir gelecek atmosferi... geceleyin sokaklara dehşet saçan, yaşamları şiddet üzerine kurulu gençler... sosyal kehanet? kara mizah? özgür iradenin irdelenişi?.. otomatik portakal bunların hepsidir. aynı zamanda hayranlık verici bir dilsel deneydir, çünkü burgess antikahramanı için yeni bir dil yaratır: yakın geleceğin argosu "nadsat"ı.... ve stanley kubrick'in muhteşem film uyarlaması, yirminci yüzyılın kült eserlerinden biri olan bu romanın şöhretini pekiştirmiştir...(tanıtım bülteninden) (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. youreads eşzamanlı kitap okumaları sayesinde hic duymadigim (ve bundan suan cok utaniyorum) bu kitabi okumak serefine ben de eristim dostlarim. en kisa zamanda filimini de izleyip yorumlarimi yapacagim mutlaka.
    ilk kez bir kitabi okurken "youreads'e dogru duzgun bir kitap yorumu girmeliyim" kaygisi ile notlar aldim ve simdi onlari madde madde yazmaya calisacagim.
    !---- spoiler ----!
    genel olarak metaforlara bayildim; kanser=sigara, "pasaportuma uyku diyarinin sinirinda damga vurdurup da kalkan cizgili engelin altindan gecip gitmeden once.."= bu nasil guzel bir metafordur tanrim!
    "hakliydi, kanuna gore cocuk ya da hamile ya da hasta olmayan herkesin calismaya gitmesi gerekiyordu." cumlesi ile yazar modern kolelik sistemini ne de guzel tanimlamis..
    bir bolumde P.R.Deltoid diyor ki "..icine seytan filan mi giriyor?". burada hemen sabahattin ali'yi andim. kitapta bir sure daha ilerlediginizde Alex'in gazete okurken rastladigi dindar birinin makalesinde de "bunun seytanin isi oldugu" tesbitini okuyup, "yani biz masum cocuklar suclu degildik. tabii tabii tabii." diyerek bu gorusle de dalgasini geciyordu.
    hemen akabinde Alex'in agzindan okuyoruz: "ama kotulugun sebebini bulmaya calisarak tirnaklarini kemirmeleri, kahkahadan kirilmama yol aciyor kardeslerim. Iyiligin sebebini aradiklari yok, oyleyse tersini neden merak ediyorlar ki? madem kimileri iyi insan olmayi seciyor, madem bundan haz aliyorlar, onlara hayatta karismam, kimse de bana karismasin. ama bana karisiyorlardi. ustelik kotuluk bireye ozgudur, sizlere, bana ve tek tabancaligimiza ozgudur ve bizleri yaratan bizim tanri'dir, hem de gururla ve keyifle yaratmistir. ama birey olmayan seyler kotuluge katlanamazlar, yani devlet ve yargiclar ve okullar kotuluge izin veremezler cunku bireylere izin veremezler." iyilikle kotuluk kavramlari uzerinden birey olmayi ve sistemin bizi birey olmaktan cikartip sistemin nasil da kolesi yaptigini farkli bir yolla anlatmis yazar..
    "...goze goz dise dis diyorum. birisi sana vurursa sen de ona vurursun, degil mi? siz gaddar serseriler de devlete cok sert vuruyorsunuz, oyleyse devlet niye ayni sekilde karsilik vermesin?..." sozleriyle, hapishane mudurunun agzindan da konuya farkli bir bakis acisini gormus olduk.
    papazin agzindansa aslinda tum kitabin kisa bir ozetini okumus olduk "İyi bir insan olmak çok da hoş olmayabilir küçük 6655321. İyi bir insan olmak korkunç olabilir. Bunu sana söylerken, kulağa ne kadar çelişkili geldiğini biliyorum. Bu mesele yüzünden gecelerce gözüme uyku girmeyeceğini biliyorum. Tanrı ne ister? Tanrı iyilik mi ister yoksa iyi olma seçeneğini mi? Kötülüğü seçen bir insan, kendisine iyilik dayatılmış bir insandan bazı açılardan daha üstün olabilir mi? Bunlar derin ve zor sorular, küçük 6655321. Ama şimdi sana tek söylemek istediğim şu: İleride bugünlere bakıp da Tanrı’nın en basit ve naçiz uşağı olan beni hatırlarsan, yalvarırım hakkımda kötü düşünme, başına geleceklerle herhangi bir şekilde ilgim olduğunu düşünme. Yalvarmak demişken, senin için dua etmenin pek anlamlı olmayacağını kavramak üzüntü veriyor. Artık dua gücünün ötesinde bir boyuta geçiyorsun. Düşüncesi bile korkunç, korkunç bir şey bu. Yine de bir bakıma, etik bir seçim yapma yetini kaybetmeyi seçmekle aslında bir bakıma iyiliği seçmiş oluyorsun. Böyle düşünmek hoşuma gidecek. Tanrı hepimize yardım etsin 6655321, böyle düşünmek hoşuma gidecek.”
    alex'in icindeki muzik sevgisini oldurduklerinden yakinmasi uzerine dr. branom: "hapisteki sairin dedigi gibi, her insan sevdigi seyi oldurur. ceza ogesi budur belki de." diyor ve beni dusuncelere alip goturuyor.
    bu sefer dr.brodsky'den geliyor: "“Bir akıl çağının kâfirliği. Doğruyu görür ve onaylar, ama yanlışı yaparım."
    yine papazdan geliyor: “Aslında seçme şansı yok, değil mi? Kendisini öyle iğrenç bir şekilde küçük düşürmesine yol açan şey, kendi çıkarlarını düşünmesi, fiziksel acıdan korkması. Hiç samimi olmadığı çok barizdi. Evet, artık bir kabahat işlemiyor. Ama ahlaki seçimler yapabilecek bir varlık olmaktan çıktı.”
    bu tamamen benim kisisel yorumum, dogru olmayabilir: kitabin sonlarinda karsimiza cikan Joe karakteri aslinda Alex'in anne ve babasinin icsesi gibi kullanilmis. insanlar oz ebeveynlerini secemedikleri gibi, oz evlatlarini da secemezler. bu noktada, ebeyveynlerin kendi oz ogullarina, alex'e soyleyemediklerini yazar Joe'nun agzindan soyletmis.
    ve final "ama sizler, ey kardeslerim, eskidenki kucuk alex'inizi arada sirada hatirlayin. amin. ve bok pusur." :)

    !---- spoiler ----!

    stanley kubrick filmini izledikten sonra gelen edit: kitabi okuduktan bir hafta sonra filmi izledim. genel fikrim, kitabin beni filmden daha cok etkliedigi yonunde ancak bu cok subjektif bir yaklasim olacak. cunku, oncelikle kitabi okudum ve hayalgucumle bir sahne kurdum ve yonettim. filmi sonradan izledigim icin ve filmde su yorumda da bahsedildigi gibi kitaptaki cok onemli ayrintilarin (neden otomatik portakal?, !!dikkat spoiler!! alex'in hapsihanede oldurdugu adam neden yok?, ya da barda icki ismarladiklari kadinlar neden yok? vs) olmayisi beni kitabi daha cok begenmek noktasina getirdi. ha yine filmi izlemeyi de tavsiye eder miyim? evet. ama once kitabi okuyun ve hayal gucunuzu de gorun derim ;)(*:goz kirp)