1. kendini karşılıksız sevgi ve güvene değer bulmak. annenin çocuğunu sevmesi ve ona güven vermesi, koruması, yanında olması ve zamanla çocuğun bu sevgi ve güven ortamını kendine sağlaması ile oluşuyor. nihayet kişi özgüven sağlıyor ve birey olarak değerli olduğuna kendini inandırıyor.

    kabaca anne çocuğunun öldürülmemesi için onu topluma sevgi ile hazırlıyor diyebiliriz.

    ilgi: (bkz: özsaygı)
    abi
  2. tdk'nın en sikko davrandığı alanlardan biri bu tür kelimeler.
    dün '30 yaş üstü bekar kadın öz güveni' başlığını böyle bir ortamda olmaması gerektiğini düşünüp 'ayrıca özgüven kelimesi de yanlış yazılmış.' diyerek şikayet ettim.
    bugün tdk'ya girdim,bi' baktım. doğrusu o şekildeymiş. daha iki sene önce ösym sınavında 'özgüven' doğruydu. hatta girin bakın, o seneye dair kayıtlı her şeyde kendileri de bitişik yazmış.

    tanım: özgüven kelimesinin doğru kullanımı.
  3. elde edilmesi kolay, kaybı iki nato füzesine bakan hede.
  4. "terimin kendisinden de anlaşılacağı üzere özgüven için güvenin yerleşeceği bir öz gereklidir"
    karen horney, nevrozlar ve insan gelişimi
  5. özgüven, diğerlerinden üstün oldugunu düşünmek değildir.kendini diğerleriyle kıyaslamaktan özgürleşmektir
  6. kendini beğenmişlik ile karıştırılmaması gerekendir. özgüven, kişinin kendi hatalarını ve eksikliklerini de kucaklayarak kendini sevmek için mükemmel olmayı beklememesidir. başarısızlığı ya da "rezil olma"yı doğal görüp bunu kişiselleştirmeden yoluna devam edebilmektir.
  7. saçmalamaya, saçmalamayı önemsememeye, saçmalama işiyle iştigal ettiği yüzüne vurulduğun da bunu da önemsememeye özgüven diyorsanız sadece zaman ve enerji kaybısınız. keşke ölseniz. ^::)^