• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.00)
oza - andrey voznesenski
“dubna’da bir otel odasında, komodinin üzerinde bulunmuş bir defter” notuyla başlıyor kitap. andrey voznesenski, oza’yı birinin bir otel odasında unuttuğu günlük biçiminde yazılmış bir defter olarak tasarlamıştır. unutulan bu günlüğe sahibinden sonra aynı odada kalan adı sanı bilinmeyen insanların dahil edilmesi, hatta bir sarhoşun defterin en ilgi çekici bölümünü çekip koparması, şiirdeki gizemi büyütüyor; özellikle de şairin bu noktalara temas edemiyor oluşunun sezdirilmesi. oza’nın bir bölümünü, üstelik en ilgi çekici bölümünü çekip koparan sarhoş, okuyucunun hiçbir zaman elde edemeyeceği bir şeye sahiptir. bu, oza’nın bir başka anlatısal gücüdür.


  1. yunanca, hayat anlamına gelen zōē sözcüğünden türetilmiştir oza. siklotron insanları parçacıklara ayırıp, biçimlerini bozup, onları yeniden birleştirirken, voznesenski zoya ismini yıkıp ona yeniden hayat vermiştir; oza: “ ‘zoya’ diye bağırıyorum, ‘zoya!’ / ama belki onun adı oza?”. belki de hiçbir zaman ulaşamayacağı bir hale dönüştürmüştür onu. tıpkı dante gibi… ilahi komedya’nın üç cildi de ‘yıldız’ kelimesiyle sonra erer. bu anlamda beatrice dante için ne kadar mümkünsüz bir biçime, uzaklığa dönüşmüşse, oza da voznesenski için o kadar ulaşılamazdır. birinde tanrısal-soyut bir âlem varken, diğerinde insanın yarattığı mekanik-soyut bir âlem vardır.

    büyük bir aşk şiiridir oza: “ne korkunç şeydir şimdi seni yalnız düşünmek? / yalnız olmayabileceğini düşünmektir daha da korkuncu: / öylesine bir güzellik vermiş sana şeytan. / selam, oza!”