1. oyunun tasarımcısı ve yönetmeni mirza metin'e göre "itkilerin tiyatrosu" , "dilin, dolayısı ile düşüncenin yasaklanmasının ironisi" imiş bu oyun.

    itkilerin sahnede ortaya çıkmasını amaçlamak, demek ki pek de hayırlı bir iş değilmiş gibi geldi bana oyun sonunda. sırayla ve defalarca çöp poşetlerini havaya atıp onlara sarılan, balonları şişirip şişirip öttüren, defalarca ve defalarca sandalye kapmaca oynayan ve bu işin sonunda soyunup birbirlerini ıslatıp, seyirciye balon dağıtan 5 kadını izliyor olmak sinirimi bozdu nitekim. gerçekten bende çağrışımını yaptıkları tek şey teletabiler oldu. bu düşüncenin yitiminin ironisinden ziyade aklın 2 yaş civarına kadar inmesi hali olarak yorumlanabilir sanırım.

    daha söylenecek çok şey var da aman neyse diyorum. bienallerde, sergilerde sergilenen sonsuza dek devam eden, insanların perdenin arkasına geçip ortalama 2 dakika orada kaldıktan sonra "hımm" diyerek çıktıkları videolardan birini 1 saat süreyle tiyatroda izlemek isteyenlere tavsiye ederim, akıl karı değil.