1. "insan parası varsa çalışmak zorunda kalmaz. böylece zamanı satın alır. bu kalan zamanda da kendini mutlu edebilecek şeyleri yapar. yani para mutluluğu satın alır."

    albert camus'un aforizması bu ve haksız da sayılmaz eğer paranız varsa mutluluğu satın alabilirsiniz.
  2. mutluluğun tanımını ortaya koyduğumuzda yanıt bulacak sorudur. kişiye göre değişir.

    mutluluk diye tanımladığımız olaya erişmemiz için paraya ihtiyacımız varsa evet, satın alır.
    ama mutluluğa erişmek için para bir etken değilse mutluluğa para olmadan da ulaşılabilir.

    seni mutlu eden şeyleri yaz, karşılarına parasal değerini yaz. hepsinin karşısında 0 varsa demek ki senin mutluluğun paraya bağlı değil.
  3. satılık bir mutluluktan ne kadar fayda gelirse o kadar satın alır.
  4. para ile her şeye sahip olunacağı söylenir...
    yiyecek satın alabilirsin, ama iştah satın alamazsın.
    ilaç alırsın ama sağlık alamazsın.
    bilgi alırsın ama bilgelik alamazsın.
    gösteriş alırsın ama güzellik alamazsın.
    eğlence alırsın ama neşe alamazsın.
    tanıdık alırsın ama dost alamazsın.
    hizmetçi alırsın ama sadakat alamazsın.
    boş vakit alırsın ama huzur alamazsın.

    para ile her şeyin kabuğunu alır ;
    hiçbir şeyin çekirdeğini alamazsın.

    (bkz: arne garborg)
  5. "muhtaç duruma düşmemek" gibi algılarsak, alır.

    6 aydır yırtık ayakkabı giyen biri olarak olaya çocuk açısından bakacağım. markete girdik; et reyonuna gittik niye ufakliga protein gerek. çıktık; eee çocuk bu sosyallesecek oyun grubuna götürdük. saati 150 tl civari, hep kapalı ortam olmaz doğaya çıkalım, evde kek poğaça köfte vs. yaptık fırın çalıştı, aaaa elektrik faturasina ne olmuş böyle dedik.

    5 küsür liradan benzin aldık gittik. hopladik zipladik ağaçlara baktık limon zeytin vs topladık çamurdan şekil yaptık falan.

    6 ayda bir ayakkabı, her sene mont kazak vs kiyafet aldık. (aklıma gelmişken bunu yazayım: bayramda markete gittik, mahşeri bir kalabalık saat geç oldu vs derken çikolata almayı unuttuk. eş kişisi evde yok, en yakın akraba eş dost da 800 km uzakta diye evde eski püskü kiyafetlerle oturuyoruz. kapı çaldı, açtım baktım köyün çocukları hep bir ağızdan iyi bayramlar dedi;) size de iyi bayramlar çocuklar dedim demesine ama evde şeker yok! karşılıklı beklesiyoruz kapıda, bu arada bemin ufaklık üstünde demir ilacı, elma suyu gibi envai çeşit leke bulunan tişört, altinda pacalari kisalmis pijamasi ile kapiya geldi. çocuklar biz şeker almayi unuttuk, ama poğaça kurabiye kek yaptim onlardan getireyim dedim. en büyükleri niye yok, bugün bayram olduğunu bilmiyor musun dedi, diğeri de bebeğe neden bayram kıyafeti almadın dedi.)

    eee oyuncak olmazsa olmaz onu da aldık.

    seneye okula gidecek bir de kırtasiye servis yemek parası derken anne yırtık ayakkabıyla gezmeye devam, baba da en son 2 yıl önce bir kazak almıştı onla bütün kış devam. ha mutlu muyuz valla mutluyuz.

    sonuç; şu an içinde bulunduğun maddi olanaklara göre değişir.
  6. para ve zaman insanların eksikliğini en çok hissettiği şeylerdir. ikisine de sahip olmak stres seviyesini düşürür ama mutluluk farklı bir şey. tatmin duygusu gerekiyor.
  7. "ne paraya çevrilmez, biz onun peşindeyiz..."
    behçet necatigil
  8. benim mutluluğumu satın alır.
  9. sizi mutlu eden şeylere bağlı.