• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (10.00)
parayı verdi düdüğü çaldı - frances stonor saunders
soğuk savaş yıllarında marksizm ve komünizme ilgi duymaya başlayan batı avrupa aydınlarını "amerikan tarzı"na daha uygun bir bakış açısına ısındırmaya çalışan cia’nın hikâyesini dinlemek ister misiniz?. çok ciddi bir araştırma sonucunda, birçok kişiyle görüşülerek hazırlanan "parayı verdi düdüğü çaldı", cia’nın kültür cephesinde yürüttüğü faaliyetlere bir açıklık getiriyor.

yazarı frances stonor saunders, bu önemli konuyu anlatırken keskin bir gözlemci oluyor ve muzip mizah anlayışını hiç elden bırakmıyor. kitabı okurken, insan ister istemez, komplo teorilerine inanacak duruma geliniyor. çünkü cia’nın amerikan kültürünü nasıl bir propaganda silahı olarak gördüğünü, bu amaç uğruna nasıl konferanslar düzenlediğini, dergiler çıkarttığını, orkestraların turneleri ve resim sergileri için ödenek sağladığını öğreniyorsunuz. soyut ekspresyonizmin sosyalist gerçekçiliğin öğretileri karşısında özgürlüğü temsil etmek için yaratılmış bir akım olduğunu gördüğünüzde de, sanatın propagandaya alet olmasını nefretle kınıyorsunuz. saunders, ilginç bir döneme farklı bir açıdan yaklaşmış. politika ya da sanat ve edebiyatla ilgilenen, yaşadığı dünyaya yabancı kalmak istemeyen herkesin ilgisini çekebilecek bir çalışma "parayı verdi düdüğü çaldı".


  1. uzun zamandır, hiçbir kitabı bunun kadar beklemedim ben, kargo şirketini taciz mi etmedim, uzayan her gün belalar mı okumadım...sonunda kavuştum ve beklediğime değdi. ülker ince hangi işe elini atsa hayranlıkla bakakalıyorum zaten. çok yaşasın!

    parayı verdi düdüğü çaldı, tarihçi, gazeteci ve eleştirmen frances stonor saunders'ın yazdığı, dilimize ülker ince tarafından çevrilmiş bir kitap. orijinal adı "who paid the piper? the cia and cultural cold war". türkçe olarak ilk basımında "parayı verdi düdüğü çaldı cia ve kültürel soğuk savaş" adı ile yayımlanan kitap imge yayınevinin yeni basımında "parayı verdi düdüğü çaldı sanat ve edebiyat dünyasında cia parmağı" adı ile raflarda.

    çok önemli, üzerine düşünülmesi ve kesinlikle tartışılması gereken bir kaynak.

    ne anlatıyor? şöyle ki, soğuk savaş dönemine ve bu dönemde yürütülen stratejilere aşinayızdır, bir çoğu şaşırtıcı değildir çoğumuz için. ideolojik ve kültürel hegemonya kurma amacıyla yürütülen stratejiler de yine malumumuzdur. ancak bu kitap tam da bildiğimiz bu noktalara başka bir yerden ayna tutuyor. cia'nın avrupa'da yükselişe geçen sola karşı bu alanda kimleri kullanmak istediğini, kimleri fonladığını düşündüğümüzde aklımıza ilk olarak "pek tabii ki kendi kalemlerini" demek gelir değil mi? değil. hedef, anti-komünist, demokratik sol kalemler, bunlar için kurulan dergiler, radyolar, parlatılan kitaplar, finanse edilen filmler... frances stonor saunders fenerini buraya tutuyor, belgeleriyle.

    tanıtım metninde özdemir ince şöyle yazmış:

    "soğuk savaşın civcivli günlerinde abd, batı avrupa'da gizli bir kültürel propaganda programına büyük miktarda para ayırmıştı. bu programın ana özelliği, böyle bir programın olmadığı iddiasıydı. amerika'nın merkezi istihbarat teşkilatı (cia) bu programı büyük bir gizlilik içinde yürüttü. kültürel özgürlük kongresinin otuz beş ülkede bürosu vardı. kongre yüzlerce personel çalıştırıyor, yirminin üzerinde saygın dergi yayımlıyor, resim sergileri açıyordu; bir haber ve film servisine sahipti; tanınmış kişilerin katıldığı uluslararası toplantılar düzenliyor, müzikçilere ve ressamlara ödüller dağıtıyor, konser ve sergi olanakları sağlıyordu. tek amaç uzun zamandır marksizm ve komünizme yakınlık duyan batı avrupa aydınlarını yavaş yavaş "amerikan tarzı" bir bakış açısına sığdırmaktı.

    meğer cia'nın en etkili silahı encounter dergisini okumak için boşu boşuna abone parası ödemişim yıllarca. istersem bedava gönderirlermiş. fransa'da yayımlanan preuves dergisini almak için hachette dükkânlarına taşınıp durmuşum. meğer jean-paul sartre'ın les temps modernes dergisini madara etmek için çıkartıyorlarmış.

    hey gidi bertrand russell, hey gidi george orwell, hey gidi ignazio silone, hey gidi stephen spender, hey gidi arthur koestler!..."

    ülker ince'nin harika çevirisi ile, ilginç bir kitap. edebiyatla ilgilenenlerin ilgisini çekeceği kesin. bitirince tekrar gelir daha detaylı yazarım, o zamana kadar -eğer okumadıysanız- kesinlikle tavsiye ederim. o değil de, ülker ince'nin hayranı olduğumu söylemiş miydim?
    mesut