• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (6.42)
passengers - morten tyldum
uzay yolcuları, morten tyldum tarafından yönetilen ve senaryosu jon spaihts tarafından yazılan 2016 yılı abd yapımı bilim kurgu-gerilim filmi. başrollerinde chris pratt ve jennifer lawrence yer almaktadır. film, columbia pictures tarafından dağıtılarak 21 aralık 2016 tarihinde gösterime girdi, eleştirmenlerden karışık yorumlar aldı ve dünya çapında 237 milyon dolardan fazla hasılat elde etti.

uzak bir koloni gezegenine seyahat eden ve binlerce kişiyi taşıyan bir uzay aracı, uyku odalarında bir arıza yaşar. sonuç olarak, iki yolcu uyanmaları gereken zamandan 90 yıl önce uyanır.


  1. fazla beklentilerle gitmezseniz şayet, keyif alabileceğiniz bir yapım. bilimkurgu yanının çok doyurucu olduğunu düşünmüyorum ancak izlediğinizde vakit kaybı olmayacaktır.
    !---- spoiler ----!

    film boyunca sonunu merak ediyorsunuz ancak aslında sonu basit, tahmin edilebilir düzeyde. şaşırtıcı değil. absürt yanları da yok değil. özellikle barmen arthur kısmında. robot olduğunu bildiğimiz arthur'un insani özellikler göstermesi ve hafızasında tuttuğu aurora'nın uyanış hikayesi tutarsız geldi bana. ancak jim ve aurora'nın nefes kesen, gemiyi tamir etme bölümü hoşuma gitti. zaten en çok o kısımı heyecanlandırıcı. sonunda daha özgün bir tamamlama olsaydı keşke.

    !---- spoiler ----!
  2. !---- spoiler ----!

    o uzay gemisinde erkenden uyanan kişi siz olsaydınız, başka birini uyandırır mıydınız?

    !---- spoiler ----!
  3. bilim kurgu ve aksiyon olarak bakarsanız olaya vasat, romantik film tadında bakarsanız ise orjinal ve çok güzel diyebileceğiniz bir filmdi kendileri. detaylı inceleme için ise buyrunuz: passengers

    !---- spoiler ----!

    there is a reason they woke up: adam hata sonucu, kadın da adamın leyla oluşu sebebiyle uyanıyor. çok da şeyetmeyin özetle.

    !---- spoiler ----!
  4. basima birsey gelmeyecekse izledigim en boktan filmler siralamasinda zirveye oynayan birkac filmden biri olabilir kendisi diyecegim.
    ne bilim kurgusu bilim nkurgu, ne aski romantizmi ya da duygusalligi tatmin edici. vermek istedigi bir mesaj var onu da boyle gozumuze gozumuze sokmus..
    sevemedim sevemedim...
  5. baştan aşağı spoiler!!!

    filmin beğendiğim sadece iki şeyi vardı. biri arthur diğeri de eğer siz böyle bir durumda kalsaydınız başka birini uyandırır mıydınız sorusunu düşündürtmesi.

    ben olsam alayını uyandırırdım, gemi sahibi şirketi, dünyayı, houston'u, bilinen tüm gezegenleri arardım ki filmde de adam yapmaya çalışıyor da mesaj geç gidiyormuş.

    ya sen o teknolojiye ulaşıyorsun, insanları bilmem kaç yıl uyutup uyandırıyorsun ama bir iletişim sağlayamıyorsun. has..ir ordan demek istiyorum. valla ben fazla realist bakıyorum herhalde ama bilim kurgu yapıp şunu yapabiliyoruz ama bunu yapamıyoruz diyince de olmuyor sayın holivud. tadı kaçıyor. aynı uyanan kaptanın diğer mürettabatı uyandırmaya "olmaz vaktimiz yok" demesi gibi.

    ya bi git. puanım 6.5/10
  6. dün izleme şansı buldum. beğendim mi, beğenmedim mi emin değilim ama sinemada gidip para vermediğim için kendimi şanslı hissediyorum. yine de konusunu biliyor olsam, meraktan açar izlermişim.

    !---- spoiler ----!

    filmin çok yanlış bulduğum bir kısmı ilk önce jim'in uyanması. çünkü film bitince diyorsun ki, "anaaaa akıllı sisteme bak, arızası sonucu onu tamir edebilecek bir mühendis uyandırdı yanlışlıkla." ben olsam önce aurora'yı uyandırır, sonra da hataları fark ettirip tamir edebilmesi adına bir mühendisi, yani jim'i uyandırtırdım.

    yine de filmin böyle bir durumda birini uyandırır mıydınız sorusunu sormasından memnunum. gider bir mühendis olarak paşa paşa kapsülüme bakar, hatasını bulur ve tekrarlanacak başka bir hata yüzünden başka birinin daha uyanmasını beklerim. uyanmazsa da arthur var yanımda, biraz devreleriyle oynasam bi' mahsuru olmaz bence, eheheh. sen de ne şeytansın arthur he.

    !---- spoiler ----!

    ya bu adem'i kandıran havva'nın kendisi değil miydi? benim dediğim senaryo daha uygun gibi bu olaya. ya da çok belli etmeyelim anlamasınlar şimdi demişlerdir aralarında. vallahi az daha yutuyordum zokayı. bir subliminal mesaj daha çözüldü. sıradaki!
  7. biraz önce bitirmişken taze taze yazayım. şimdi film ne abartıldığı kadar kötüydü ne de iyi, izlenebilir seviyede bir film. bilim kurgu - romantik tarzı film olmuş ama ikisi de tam olamamış. bir de lawrence baya iticiydi. bu kadar üzerinde çok da konuşulacak bir film falan da değil. pek bir şey beklemeden zaman geçsin, eğleneyim diye izlenebilir bir film.
  8. hakkında bir dolu yorum okumuşken, kötü olduğunu bile bile neden izledim ben de bilmiyorum. sanırım salça sorunsalı; evet, et yemeklerine domates salçası gitmez mesela, biber olmalı; bilim kurguda da romantizm aynı o domates salçası gibi oluyor. bazen dolapta diğeri kalmayınca kötü olacağını bile bile koyuyor insan.

    aynı film uzay gemisinde değil de ıssız bir adaya düşmüş iki insanın hikayesi olarak anlatılsaymış ne değişirdi? bence hiçbir şey. ademle havva hikayesine inanıp romantizmin dibine vurmak için sanırım bu yüzyıl doğru zaman değil. şarkılı şiirli bitirelim:

    "Ben seni de sevmedim adem
    Doğruyu duymak istiyorsun madem
    Alt tarafı bir elma yedik beraber
    Zehir-i zıkkım oldu bize bal badem"

    adem olan anlar
    mesut
  9. bilimkurgu görünümünde romantik komedi
    vakit kaybı
  10. passengers
    sürükleyici ve bir o kadar da keyifli bir film. ayrıca ahlaki bir değeri de sorgulamamızı amaç edinmiş.

    filmin, çekimi, ortamı, oyuncuların güzelliği dışında dikkatimi çeken bir betimleme var.

    “adem ile havva.”

    konusu itibari ile bir yaratılış ve devamlılık ifadesine sahip bir film. tıpkı inanıldığı gibi, adem önce yaratılıyor(uyanıyor) sanki. sonra kadın ondan sonra yaratılıyor(uyanıyor)... kadının erkek tarafından uyandırılması da, erkeğin bir parçasından yaratılmış gibi bir betimlemeyle kendini gösteriyor.

    inanışa göre, adem ile havva cennetten dünyaya gelmeden önce yaratıldılar ve yasak olan o şeyi yaptıktan sonra dünyaya gönderildiler. bu noktada geminin cennet olarak betimlemesi de kendini gösteriyor. hatta ve hatta filmin sonunda, kutsal kitaplardaki 'aden bahçesi' yani cennet bahçesi olarak geçen bir güzelliğe dönüştürülmüş olması da bu ihtimali güçlendiriyor.

    gemideki yolcular ise henüz doğmamış ruhlar ve insanlığın bir betimlemesi gibi. diğer taraftan bir ara uyanan ve ne yapacaklarını bilmeyen kadın ve erkeğe yol gösteren kaptanın ise sanırım bütün dinlerde ismi geçen ‘cebrail’ olma ihtimali de muhtemel...

    bir kişi daha var ki onun hakkında ne söylenebilir?
    barmen olarak karşımıza çıkan ve bir android özelliği ile erkek ile bir süre yalnız takılan, onu alttan alta güden, ne yapmaması gerektiği ile ilgili değil de, mutluluk ve haz için ne yapması gerektiğini söyleyip duran, arthur!

    a da artık şeytan’ın betimlemesi.
    çok mu abartı oldu :)

    o zaman, adamın arthur' la olan sohbetlerini hatırla ve arthur'un kıyafetinin neden kırmızı olduğunu düşünün... ve sevimli hallerini, hep adamın iyiliğini ister gibi yaklaşımlarını, carpediem vurgusuna sahip yorumlarını, kadını uyandırması gerektiğini söyleyip, kadın uyandıktan sonra ispiyonlamasını ve ve kutsal kitaplardaki şeytan için söylenenleri düşün… ‘ve insanlar tüm işlediği suçlar için şeytanı gösterdiğinde, o şöyle diyecek: “ben sizin yoldan çıkmanızı söylemedim, günah işleyin demedim. sordunuz, söyledim”
    not: geminin makine bölümündeki patlamayı da düşün. şeklini oluşumunu! o da big bang betimlemesi… ve evren oluşur! sonra da insanlar doğar.